Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ermeni tehciri Kararnamesi ve İttihatçıların Yargılanmaları
Yalçın Toker
YAZARLAR
14 Eylül 2015 Pazartesi

Ermeni tehciri Kararnamesi ve İttihatçıların Yargılanmaları

Önceki yazılarımda, Osmanlı döneminde teb’a-i sadıka dediğimiz Ermenilerin, 93 Harbi (1877-78 Türk Rus Savaşı) sırasında Rus Ordularına yardım ve yataklık şeklinde başlayan hainlikleri ile, sonrasındaki isyan ve vahşetlerini anlatmaya başlamıştım. I. Dünya Savaşı döneminde bu hıyanetleri çok arttı. Öyle ki, Doğu Anadolu’daki işgalci Rusların kurdukları Ermeni süvari ve piyade alaylarının mevcudu 100 bin kişiye ulaştı. Bunların bir çoğu da Osmanlı Ordusu içinde bulunan ve silahları ile birlikte firar ederek Rus Ordusuna katılan Ermeni hainleriydi..
O dönemde, yalnız silahlıları değil, bölgedeki sivil halk da, işgalci Rus kuvvetlerine yol gösterme ve casusluk yapma ihaneti içinde idiler..  Bütün bombalama, yakıp yıkma, yolları kesme, telefon hatlarını parçalama hainlikleri Ermenilerce gerçekleştiriliyordu. Bütün bu Ermeni kahpeliklerinden Ruslarla savaş halindeki Ordularımız çok büyük zarar görmekteydi. Türk Ordusuna sabotaj yapan Ermeni çetelerini yönetenler arasında, Osmanlı Mebusan Meclisindeki Pastırmacıyan gibi milletvekilleri bile vardı.. Ordularımızdan firar eden Ermeniler, bizim silahlarımızla bize kurşun sıkıyorlar, vatanını korumaya çalışan Türk askerini kahrediyorlardı.
Nihayet bu sabredilemez hainliklere son vermek amacıyla, Osmanlı Hükümeti harekete geçti. Önce Harbiye Nazırı ve Başkumandan vekili Enver Paşa, 7 Nisan 1915 günü Ermeni Patriği ile görüşerek, “Ordumuzu arkadan vuran nankör dindaşlarına doğru yolu göstermesini” ondan istedi. Sonuç çıkmayınca Hükümet, 25 Nisan 1915 tarihinde ülkedeki Hınçak, Taşnak gibi bütün Ermeni cemiyet ve örgütlerinin kapatılması kararı aldı, evraklarına el koydu.
Ardından da 27 Mayıs 1915 tarihli geçici Tehcir(göçettirme) Kararnamesini çıkardı. O sırada Meclis tatilde olduğu için, geçici kanun olarak yürürlüğe giren ve Batılıların bugün hala “soykırım” diye adlandırdıkları bu kararname şu dört maddeden ibaretti:
"1- Savaş sırasında Ordu, Kolordu ve Tümen komutanları ve bunların vekilleri ve mevki komutanları, halktan gelecek Hükümet emirlerine, memleketin savunmasına, asayişin korunmasına karşı çıkma ve silahlı mukavemet etme hallerinde, bunların en şiddetli şekilde önlenmesi için her tedbiri almaya yetkili ve görevlidirler..
2- Ordu, Kolordu ve Tümen komutanları askeri yönden gerek duydukları durumlarda, casusluk veya vatan hâinliği yaptıkları tespit edilen kent ve kasaba halkını tek tek veya topluca başka mahallere sevk ve iskân ettirebilirler.
3 ve 4- Kararnamenin yürütülmesini Padişah Mehmet Reşat Hazretleri irade buyurmuşlardır."
Ermeni tehciri işte bu maddelere istinaden gerçekleştirildi ve geçici kanun 15 Eylül’de Meclis tarafından da onaylandı.
 
TEHCİRİ UYGULAMA TALİMATNAMESİ:
 
Bu arada, Kanunun 2. maddesine açıklık getirmek için, 30 Mayıs 1915 tarihli, Osmanlı Dahiliye Vekaleti’nin (İçişleri Bakanlığı) Aşiretleri İskan ve Göçmenler Dairesi tarafından da, 15 maddelik bir de Talimatname yayınlandı. Tehcir işleminin nasıl yapılacağı, sorumlularının kimler olacağı ve tehcirin şekli gibi ayrıntılara açıklık getiren bu 15 madde arasındaki bazı önemlileri şunlardı:
"1. Nakledilecek olan kişilerin nakillerinden yerel idareler sorumludur.
2. Nakledilecek olan Ermeniler, yanlarına bütün eşyalarını ve hayvanlarını almakta serbesttir.
3. Yerlerinden alınan Ermenilerin yeni yerlerine giderken can ve mal güvenlikleriyle, yeme içme ve istirahatlerinin sağlanması, yol üzerindeki yerel idarelerin sorumluluğundadır.
4. Yeni yerleşim yerlerine varışlarında Ermeniler, ya tek başlarına kasaba ve köylerde yapılacak evlere yahut da Hükümet tarafından belirlenecek alanlarda kurulacak köylere yerleştirilecektir.
6. Ermenilerin yerleşmeleri için kurulacak kasaba ve köylerin sınırları Bağdat ve diğer demiryollarından en az 25 kilometre uzakta olacaktır.
7. Yerleştirilen Ermenilerin kayıt defteri tutulacak, adları, yaşları, meslekleri, doğum yerleri yazılacaktır.
12. Yerleştirilecek her aileye, daha önceki ekonomik şartları ve ihtiyaçları göz önüne alınarak uygun miktarda toprak verilecektir.
15. Ziraat ve sanatla uğraşacaklara uygun miktarda sermaye, araç ve gereç verilecektir.         
                                                                                         Mehmed Talat (İçişleri Bakanı)”
 
O ZAMANKİ ERMENİ NÜFUSU
 
İşte bu koşullarla, Doğu Anadolu illerindeki Ermeniler, Urfa, Halep gibi Güney illerimize zorunlu göçe tabi tutuldular. O dönemde Anadolu’daki Ermeni nüfus dağılımı şöyle idi:
Bitlis: 185 bin Ermeni, 261 bin Müslüman, Van: 190 bin Ermeni, 259 bin Müslüman, Erzurum: 205 bin Ermeni 540 bin Müslüman, Elazığ: 130 bin Ermeni, 480 bin Müslüman, Maraş: 55 bin Ermeni, 146 bin Müslüman, Diyarbakır: 82 bin Ermeni, 400 bin Müslüman. Osmanlı kayıtlarına göre göç ettirilen Ermeni sayısı 702.900 kişi idi. Göçler sırasında bölgenin iklim ve ulaşım şartlarının yetersizliği, tifüs gibi salgın hastalıklar yüzünden, Batı kaynaklarına göre 300 ile 400 bin arasında Ermeni’nin hayatını kaybettiği yazılmaktadır. Türk araştırmacıları ise bu rakama, savaş sırasında çatışmalara girerek ölenlerin de dahil olduğunu belirtirler. İşte Batılıların soykırım diye adlandırdıkları tehcir ölümlerinin iç yüzü budur. Tabii savaşlar sırasındaki bizim milyonlarca şehidimiz ise onların umurlarında olmamakta..(*)
 
İTTİHATÇILARIN KAÇMASI VE TEHCİR YARGILAMALARI
 
Ermeni Tehciri kararını alan dönemin İttihatçı Hükümet mensupları, Mondros Mütarekesinden sonra, galip Devletlerce çok suçlandılar. İngilizler, yargılanmak üzere bunların kendilerine teslim edilmesini Padişahtan istediler. Padişah Vahdettin, bu konuda şöyle demişti: “İngilizler; Talat, Enver ve Cemal Paşalar 6 saat içinde bize teslim edilmezlerse Mondoros Mütarekesini iptal ederek, İstanbul’u işgal edecekleri haberini gönderiyorlar. Memleketin başına getirdiklerini kafi görmüyorlarsa, kendileri düşünüp gizlice gitsinler.. Onlar bu işleri iyi bilirler..”
Padişahın, “ülkeyi gizlice terketmeleri” yönündeki bu mesajını, zamanın Bahriye Nazırı Rauf Bey (Orbay), Talat Paşa’ya iletti.. Ve 2-3 Kasım 1919 günü İttihatçıların ileri gelenleri Talat, Enver ve Cemal Paşalarla, Dr. Nazım, Bahattin Şakir, polis müdürleri Bedri ve Azmi Beyler, bir Alman torpidosuna binerek İstanbul’dan kaçtılar ve Odessa üzerinden Almanya’ya iltica ettiler..
Memlekette kalanları ise, İngiliz’in emir kulu haline gelmiş olan İtilafçı Hükümet’in Sadrazamı Damat Ferit tarafından Bekirağa bölüğüne dolduruldular. Önce Meclis’in 5. Şube isimli komisyonunda sorgulanan İttihatçı Devlet adamları, sonra 16.12.1918 tarihinde kurulan Divan-ı Harbi Örfi’de tehcir ve savaş suçlusu olarak yargılandılar. İngilizlerin baskıları ve Nemrut Mustafa gibi satılmışların kararları ile, pek çok eski Devlet yöneticisi, Boğazlıyan kaymakamı Kemal Bey, Doktor Bahattin Şakir, Vali Cemal Azmi gibi vatanseverler haksız yere idama ve ağır hapis cezalarına çarptırıldılar.
Nazım Paşa Başkanlığındaki Divan-ı Harbi Örfi’de başlayan Ermeni tehciri yargılamalarındaki manzara ise şöyle idi;
VİCAHEN(yüzüne karşı) YARGILANANLAR: Sadrazam Sait Halim Paşa, Halil Bey, Ahmet Nesimi Bey, İbrahim Bey, Talat BeyZiya Gökalp Bey, Cevat Bey..
GIYABEN (kendileri yokken, arkalarından) YARGILANANLAR: Talat, Enver ve Cemal Paşalar, Dr. Nazım. Bahattin Şakir, Doktor Rusuhi Efendi, Aziz Efendi.
Yargılamalar sonunda İttihatçı liderlerden Talat, Enver ve Cemal Paşa’larla, Dr. Nazım gıyaplarında idama, Maliye Vekili Cavit Bey ise 15 yıl küreğe mahkum edildiler. Bilindiği üzere sonraki yıllarda Talat Paşa Berlin’de, Cemal Paşa Tiflis’te, Sait Halim Paşa Roma’da Ermeni suikastçiler tarafından şehit edildiler.
Bu arada İngilizler de Ali İhsan ve Fahrettin Paşa gibi komutanları, Ziya Gökalp, Hüseyin Cahit Yalçın gibi İttihatçı önderlerin de aralarında bulunduğu tam 145 kişiyi Malta Adasına sürgün edip orada yargıladılar. Fakat sonunda bunlara isnat edilen suçları belgeleyemedikleri için, geri getirip bize teslim ettiler.(**)

(*) Milli Mücadelede İç İsyanlar ve Son Ermeni Olayları /Yalçın Toker, Toker Yayınları, sa: 179., Tel: 0535 3199349  e-KİTAP: kitap@dr.com.tr
 (**) Malta Sürgünlerinden Portreler/Yalçın Toker, Toker Yayınları, sa: 179., Tel: 0535 3199349  e-KİTAP: kitap@dr.com.tr  www.ttnetkitap.com/yayinevi/detay/yayinevi/447
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime