Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Erdoğan ya sahaya inecek ya da bu şarkı bitecek! Kim bu asi yeniçeriler? İktidar kiminle çarpışıyor?
Talat Atilla
YAZARLAR
8 Nisan 2024 Pazartesi

Erdoğan ya sahaya inecek ya da bu şarkı bitecek! Kim bu asi yeniçeriler? İktidar kiminle çarpışıyor?

Rahmetli Süleyman Demirel, AP büyük kongresinden bir gün önce aralarında Güneri Civaoğlu gibi önemli gazetecilerin de olduğu birçok kritik misafirini ofisine çağırır. Kongrede genel başkan seçileceğini -kaç oy alacağını da söyleyerek- açıklar.

Gerçekten söylediği rakamın sadece 1 eksiğiyle seçilir.
O tek oyda yanılma sebebi, 1 delegenin hastalandığı için gelememesidir.
Demirel’i büyük yapan işte bu “siyaset matematiğine hâkimiyeti” oldu.
Demirel'deki bu yetenek Cumhurbaşkanı Erdoğan'da var.(dı)
Belki hala var ama 7-8 senedir kendisine bilinçli olarak tahsis edilen konforlu alandan çık(a)madığı için her seçimde geriliyor.
İktidar, toplamda yüzde 15 oy kaybetti.
Hatta daha fazlasını...
Kaybettiği yüzde 15, İyi Parti ile Yeniden Refah'ın toplamından daha fazla...
Seçmen, siyasi tarihimizde büyük izler bırakan Erdoğan ve arkadaşlarına oy verme anlamında büyük kredi açtı.
Açtığı krediyi sıfırlamamak için seçimlerde üst üste ikaz atışları yaptı.
İstese, göğsüne ateş edip yıkabilirdi.
Kıyamadı.
Seçmenin kendisine kıyamamasını, saplantılı bağlılık olarak algılamakta ısrar eden iktidara seçmen, son yerel seçimde "sensiz de yaşarım" diyerek son ikaz atışını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neden kaybettiklerine yönelik basına sızdırılan öz eleştirisi doğru tespitler içeriyordu ama realize edileceği konusunda o kadar emin değilim.
Çünkü...
İktidarın nüfuz ettiği her yerde yorgun, fazlasıyla doymuş, kendisini iktidar sonrasına hazırlayan ve risk almadan yürüme refleksini içselleştirmiş kadrolar var.
Dava denilen olgu sadece bir sanal metafor bunlar için.
Erdoğan'ı konforlu alana profesyonelce hapsedenler, o konforlu alandan çıkmaması için bundan sonra da gereğini yapacaklardır.
Erdoğan sahaya inmezse, tünelin sonunun karanlık olduğunu bilecek tecrübede bir siyasetçi.
Hatta belki de yaşayan en tecrübeli liderlerden ama pratiğe geçirilemeyen hiç bir doğru, doğru olarak kabul edilemez.
Cumhuriyetin 5/1'inden fazlasını yönetmiş bir partinin refleksleri bu kadar hantal olmamalıydı.
Ortada aslında bir parti olmayınca, sadece bir Erdoğan fenomeni olunca gerçek ile hayal arasında sadece zar kalınlığında bir aralık kalıyor haliyle.
Mansur Yavaş'ın çözdüğü sırrı liderinden dolayı bu kadar güçlü öyküyle donatılmış bir partinin çözememesi, zaten partinin kurumsal ol(a)mamasından kaynaklanıyor.
Millet, elbette yapılan yollar-köprüler- barajlarla gurur duyar ama onları seyrettikten, gezdikten sonra buluşacağı yer evdeki tenceresidir.
Yavaş, Ankara'ya kalıcı büyük eserler yapmadı ya da yapamadı ama günlük yaşamını sürdüremeyecek bir kitlenin can simidi oldu.
Sırrı buydu.
Bir de parmak sallamadı!
Sözün özü...
Erdoğan sahaya inmez, kontrolü tam anlamıyla eline almaz, işi ehline vermez, gelirdeki sosyal adaleti düzenlemezse ilk seçimde yenilmesi fizik kuralı kadar kesindir.
Palyatif üç beş kişiyi değiştirme meselesini çoktan aşan ağır bir sıkıntı ile karşı karşıya Erdoğan...
Herkes ceketini alır gider olan Erdoğan'a olur.
Parti aynı zamanda misyonunu da güncellemeli.
Mesela Anap'ın 2024 model versiyonu iktidar için bir çıkış noktası olabilir.

Fakat...
İktidar güç unsurlarının çoğunun kendi mevziisini korumaya çalışacağından ve Erdoğan'ı manipüle etmeye çalışacağından zerre kadar da şüphem yok!
İktidar unsurlarının bazılarındaki kibir, kovulan şeytanda bile yok!
İşe tövbe ile başlamalarını öneririm!

DEVLETİN ASİ YENİÇERİLERİ!

Madem yazıya Demirel'den atıfla başladık. Öyle de devam edelim.
Demirel, 12 Eylül ihtilalini ilk önce bir gazeteciden duyar.
Ordunun, Tuzla’daki askeri birliklerinin İstanbul’a doğru intikal halinde oldukları bilgisi gelir kendisine.
Demirel “Olabilir, ama burada yaprak kımıldamıyor” gibi tuhaf, tecrübesi ile mütenasip olmayan bir yanıt verir.
Ve darbe olduğunu anlayınca diplomatik, askeri de rahatsız etmeyecek sözler söyler muhatabına.
Telefonlarının dinlendiğini bilir!
“Türkiye’nin bir tane ordusu var. Başka yok. Ne yaparlarsa yapsınlar, yanlış da yapsalar gözümüz gibidir...”
Hatırlarsanız Cumhurbaşkanı Erdoğan'da 15 Temmuz darbe kalkışmasını devletten değil, bir yakınından öğrenmişti.
8 aydır etkili bir damarın Türkiye'yi önce yönetilemez hale getirip, sonra demokrasiyi akamete uğratma potansiyelinden bahsediyorum.
Nisan- Mayıs ve Haziran aylarına özellikle dikkat çekerek...
Kimin söylediğini şimdi hatırlayamadığım "gücüm, kimsenin gücümü bilmemesidir" sözünden feyz alan devletin asi yeniçerileri fırsat kolluyor.
Devletin ilgili birimleri muhakkak bir şekilde ilgilidir ama ya çözmesi gerekenlerin bir bölümü de işin içindeyse!
Tıpkı 15 Temmuz gibi...
Bürokrasi, bazı gazeteciler ve iş adamlarının da içinde bulunduğu karanlık bir enerjinin güç kazandığını görüyorum!

İKTİDAR KİMİNLE ÇARPIŞIYOR?

Hayır, yerel seçim yenilgisinden bahsetmiyorum. Önceki gün önce İstanbul’da sonra Konya’da ve diğer yerlerde peş peşe patlak veren Filistin’e destek İsrail’e lanet mitinglerinden bahsediyorum.
Şaşırtıcı, değil mi? Daha düne kadar AK Parti’nin yelkenlerini dolduran bu konu bugün AK Parti’ye karşı en önemli silah haline geldi.
Hem de öyle bir silah ki; kendisini nasıl savunacağını henüz çözemedi.
İstanbul’da İsrail’i lanetleyen başörtülü kadınlar, muhafazakar erkekler, yani AK Parti’nin kemik kitlesinin tarifi olan kitle İsrail’i Filistin’deki mezalimini kınarken İsrail’in yanına İsrail ile ticareti kesmeyen AK Parti iktidarını da koydu ve lanetlerinden ona da pay çıkardı.
Emniyet güçlerinin orantısız müdahalesi başörtülülere yapılan polis şiddeti olayı bir anda büyüttü ve ateş anında Konya’ya sıçradı.
Düşünün… Filistin İsrail, başörtülüler,

Konya, AK Parti karşıtlığı…
Normalde düne kadar bu kelimeleri yan yana getirip anlamlı bir cümle bile kurulamayacakken bugün realite olarak karşısında iktidarın.
İktidar ne yapacak?
İşte o ne yapacağını bilememe hali polis şiddeti değil, iktidar şiddeti olarak hayata geçti ve o şiddet de muhafazakar kesimi bir kez daha AK Parti’ye karşı “Neler oluyor?” dedirtti.
Bakalım… Neler olacak göreceğiz.

KAŞIK, KEPÇE VE ALİ YERLİKAYA

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bir miktarı hazır, diğer kısmını kaşıkla topladığı yüksek kredisini son birkaç haftada değil kepçeyle dağıtmak adeta kazanı ters yüz ederek sıfırlamaya doğru gidiyor.

Önce İBB seçimlerinde Murat Kurum’un kampanyasına destek verirken girdiği hallerle en çok alkış aldığı muhalif kesim tarafından dışlandı.
Şimdi de Filistin’e destek veren muhafazakarlara, özellikle başörtülü kadınlara yönelik polis şiddetinin faili olarak muhafazakarlar tarafından eleştiri yağmuruna tutuldu.
Böyle giderse, iyi başlayan hikayenin sonu hızlı bitebilir!

NEDEN HALA DEPREM FA?ÜLTELERİ KURMUYORSUNUZ?

2 yılı aşkın süredir deprem fa?ülteleri kurulmasını öneriyorum.
Tek bir yetkilinin dahi umrunda değil.
Yalçın Bayer ve Hande Fırat dışında bu önerimi kamuoyuna taşıyan olmadı.

Deprem bu coğrafyada kalıcı bir kader.
Bu satırların yazarının önerisi diye ego mu yapıyorsunuz, yoksa hiç bir şey artık umurunuzda mı değil?
Ama depremin egosu yok.
Yolda ve vuracak!

VELHASIL: Zayıflar her zaman adalet ve eşitlik isterler. Güçlülerse bunların hiçbirini takmaz.-  Aristo

TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Necmettin
 9 Nisan 2024 Salı 13:07
Reisin yanında başından beri bulunan kripto fetöcüler, fetönün siyasi ayağı, siyaset-menfaat-devlet üçgeni içinde yuvalanan ve beslenen şebeke, devasa maddi yatırımlar varsa da manevi hiçbir yatırım yapılmaması, milli sosyal faaliyetlerin küçümsenmesi ve aksine herşey maddi güce bağlıdır algısını güçlendirecek hamleler yapılması, siyaseten dahi olsa korkak ve güven vermeyen söylemler, milletin yüzyıldır beklediği Türk ve Müslüman söylem ve eylemlerinden bilerek veya gafilce uzak durulması, hain ve gafillere hoş görünme adına önemli yerlere getirilen hain veya gafil veya çapsız memurlar ve siyasi temsilciler, siyasi veya sosyal veya dini münafıklığın üzerine gitmek yerine prim verilmesi, Vs. Vs. BÜTÜN BUNLAR TÜRK VE MÜSLÜMANLARI USANDIRDI VE AK PARTİNİN ARTIK ESKİ DÜZEN PARTİSİ OLDUĞU KANAATİNE SEVKETTİ, BEN DE DAHİL HALA OY VEREN TÜRK VE MÜSLÜMANLAR SON DEFA REİSİN HATIRINA BU KADAR DESTEKLEDİ, ŞU AN GENEL SEÇİM OLSA REİS DE TARİH OLUR. Ben ve çevremdekilerin çoğunun kanaati böyle. Reis “yalnızım” demişti, hakikaten dediği gibi... Diyorum ki : HAYDİ TÜRK VE MÜSLÜMAN OLANLAR, CHP VE AVANESİ İLK GÜNDEN ÜLKEYİ TALANA BAŞLADI, KALKALIM VE GEÇ OLMADAN GÖREVE TALİP OLALIM, KENDİMİZ VE ÇOCUKLARIMIZ İÇİN REİSE OMUZ VERELİM.
 Fatih Sancar
 8 Nisan 2024 Pazartesi 23:57
Sayın Atilla Ak parti adına eleştirdiğin hangi konu chp de yok. 1.Asıl faktör İbb nin tenbelliğini hükümet halka hissettirmedi. Metro yaparak ibb nin trafikte acizliğini istanbulluya hissettirmedi. Müsilaj getireceği koku, pisliği istanbulluya yaşatmadı. Çözen hükümet sorululuk ibb nin. Hastane yolu yapılmadı devreye ulaştırma bakanı girdi. Halka kim kimdir tanımasına hükümet hizmet anlayışı ile izin vermedi. Diğer faktörleri zaten yazmışsın ama asıl faktör ibb ve Ankara büyük şehir belediye başkanını kim olduklarını vatandaşın görmesi sağlanmalıdır. Havaalanı, marmarayın Ekrem tarafından yapıldığını söyleyen ve inanan bir kitle var hadienin özeti bu.
 Atilla.
 8 Nisan 2024 Pazartesi 20:10
“Erdoğan''ı konforlu alana profesyonelce hapsedenler, o konforlu alandan çıkmaması için bundan sonra da gereğini yapacaklardır.” Bin ciltlik ansiklopedi kitap yazıla bilir bu tespite:) Saray dışındakilerin aymaz ve kibirli rahat tavırlarının açıklaması da gizli bu tespitte! (Suç kimde? Suçlu işte orda!!). Ama fakat, gezinin, hele ki birde arkasından fetö metö müsibetinin çıkacağı bir tahmininiz asi yeniçeri falan derken… (Bizim bilmediğimiz bir noktaya evrilirse!) gideriz geriye bu sefer 50 değil 150 yıl daha:((( Bende şu tespiti yapayım: İKTİDARIN ELİ YİRMİ BEŞ YILDIR HAYAL BİLE EDEMEDİĞİ KADAR RAHAT:). İstediği bakanı vekili koy kenara, bool bol tatil yapsın dinlensin, konuşsun LİYAKAT:)) Enflasyon mu? O dane ki? Kur? Hadi canım sende:)))).
 Seyfeddin Yılmaz
 8 Nisan 2024 Pazartesi 16:29
Uyarıcı, ufuk açıcı ve objektif bir yazı.
 Celaleddin
 8 Nisan 2024 Pazartesi 12:59
Güzel tespitler.. Tebrik ederim.. Ben de bir tespitte bulunmak istiyorum..: Anadolu''nun farkli yerlerindeki güya Filistin''e destek protestoları göründüğü gibi degil..Her zamanki gibi zahire aldanıyoruz. Figuranlar özellikle başörtülü ve protesto ise gündemin en hassas mevzuu. Çok dessas ve münafıkane eller işin içerisinde.. Hem devletin hem milletin son derece teyakkuz içerisinde olması elzem vesselam..
 Muammer
 8 Nisan 2024 Pazartesi 11:38
Teşekkürler
 Misafir
 8 Nisan 2024 Pazartesi 08:53
Şımarıklık ile gelen güç zehirlenmesi ve bakanların çapsızlıgının yanında bürokrasinin işleri tıkaması sonuca etki etti. Oğuz Güler
 Hüseyin Çalışkan
 8 Nisan 2024 Pazartesi 08:43
Okudum.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime