Yıl olmuş 2020. 13 Ekim 2020 ve hala demokrasi dışı müdahalelerden medet uman cüppeleri karanlık zihniyetlerin darbe çabası içine girmesi hala feto denilen terörist başı ve teröristlerinin 15 Temmuz 2016 da kalkıştıkları o hain darbe girişimini bastıran bu aziz milletin kahramanca destanından ders çıkarmadıkları bariz belli. ‘Yalnız bu sefer ne genç subaylar rahatsız ne de kıdemli generaller.’ Rahatsız olan bizzat i kendini devletin en dokunulmaz ve en üst makamı sayan bir avuç sözde hukukçulardan bazıları. Hele biri zaten hukukçu değil sıradan bir üniversitenin bir cumhurbaşkanı marifetiyle atanmasından kaynaklı bir sözde profesör ünvanlı kripto kamikaze. Asıl soru şu. Kendisine bu tweeti attıran kim? Veya kimler? Bunca yıl bu asil devlete onca darbeler yaparak müdahale edildi ve bunu da içinde yetişen ve ekmeğini yiyen sözde bu milletin evladı gibi görünen alçaklar yaptı. Kâh bir başbakan astılar Kâh bir oradan bir buradan bu vatanın asil çocuklarını astılar adına da devletin bekası için yaptık dediler. Bu cuntacı katillerin en belirgin ortak özelliği buluştukları tek payda vatana ihanet paydasıydı. Şimdi AYM denen kurum kurulduğundan bugüne değin bu millet için ve milletin yararına karar vermişliği nadirdir. Mesa la Mit tırları ihanetinden tutuklu bir gazeteci görünümlü ajanı serbest bıraktırmış Almanya ya kaçmasına müsaade etmiştir. Bu kararı vermesindeki cesaret eski cumhurbaşkanı olan birinin “ben gazetecilerin yargılanmasını doğru bulmuyorum” demesinden sonra emir alır gibi davranıp tahliyesini sağlamıştır. Enis Berberoğlu kararına da muhalefet edip ilgili mahkemenin kararını bozmaya yeltenip kendini olayın karar vericisi yerine koymuştur oysa mahkeme buna itiraz etmiş bundan gocunan AYM üyeleri ağanın sözü üstüne söz olur mu misali ortak bir hareketle içlerindeki en zayıf halka olan ve hukukçu kimliği olmayan Engin Yıldırım’ı biranda saldırıya geçirtmiştir. Kendisi ben bunu ışıklar yanıyor derken bir darbeyi kastetmedim aksine hukuk çalışıyor diye açıklasa da “kendi yaktığı ışıkta yolda giden araç farına tutulmuş tavşan gibi yakalanması da çok sürmedi. Ya AYM’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve cumhur ittifakına karşı kuracakları kumpası açık etti ya da bir başka karanlık odağa selektör çakmak isterken kendini ve AYM’ yi ele verdi. Anladığım bu tek başına bir hareket olamaz organize bir durum gibi. Bunun bir alt yapısı olmalı yoksa durup dururken neden bu tweeti atsın ki? Hiç normal değil. Zira bu ışıklar yanıyor kelimesinin ülkemizdeki tek karşılığının darbe olacağı gerçeğini bilmiyor olması akla mantığa yatkın gelmiyor öyle olsa bu adam değil profesör olmayı herhangi bir inşaatta tuğla bile taşıtılacak adam olamayacağı aşikâr. Zira AYM panikle ve acele toplanıp bu tweetin kurumu ve diğer üyelerin görüşlerini bağlamıyor kendi görüşüdür gibi saçma sapan bir açıklama içine girmesi nasıl yakalandıklarını gösteriyor. Tersten bakacak olursak da ya AYM bir oldu bitti kararla ak parti ve cumhur ittifakına karşı ya bir kumpasa yeltenmiş se? Belki de Engin Yıldırım bunu açık ederek kahramanlıkta yapmış olabilir bir kumpası deşifre ederek. Bu olayı geniş okumak resme büyük bakmak gerek. Aslında tüm soruların cevabı engin yıldırımda gizli. Bence çıkıp açık yüreklilikle konuşmalı ve çoluk çocuğuna torunlarına hainlik mirası bırakacağına bir kahramanlık mirası bırakmalı. O gece aslında ne oldu? Ona o tweeti attıracak gerçek baskı neydi? Kimler onu bu tweeti atmaya zorladı? Yol yakınken bu soruları cevaplamalı. Yoksa kara bir tarihi olan “AYM’ NİN O KARA TARİHİNE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇMEMELİ…”
İKİ CÜMLE KÖŞESİ…
Efendiler olduğunuz makamların gücünü veren bu millettir. Millete rağmen farklı yollara sapmak sadece sizi bu milletin gönlünden götürür ve içinden çıkamayacağınız bir karanlığa hapseder. Ne adınız duyulur ne de sanınız. Sadece yaptığınız yanlışla yahut ihanetinizle kıyamete kadar anılırsınız. Sizi ne güvendikleriniz ne de yedek jeneratörleriniz dahi kurtaramaz…” İşte o yüzden “hukukla belirlenen sınırlarınızda kalın yoksa bu aziz millet feto ya yaptığı gibi üzerinizden silindir gibi geçer…”