Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Türk tipi Başkanlık sistemi oluşturma” hayallerini gerçekleştirecek Anayasa çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.
Birkaç yıldır, Türk siyasetinin odağında cereyan etmekte olan bütün gelişmeler zaten hep bu işle bağlantılıydı..
Bütün AKP’liler, tarafsız olması Anayasa maddesi olan Cumhurbaşkanının bu amacı konusunda üzerlerine düşen görevleri yerine getirmenin çabası içindeler.. Yasamada, yürütmede, basında, sosyal medyada ağzını açan herkes, bir hukuki konu olan bu mesele hakkında, bilgi sahibi olsun olmasın, ahkam kesmeye devam ediyor..
Anayasa konusunun hukuksal niteliği ve altyapısı üzerindeki düşüncelerimi ben ilerideki yazılarıma bırakacağım.
Bugün ise, Yeni Anayasa konusunda, işin içine laikliği de karıştırarak konuşmalar yapan Meclis Başkanı İsmail Kahraman hakkında bir şeyler yazmak istiyorum.. Daha doğrusu, Kahraman’ın MTTB Genel Başkanlığıyaptığı 50-60 yıl öncesine ait bazı anılarımdan söz edeceğim..
Meclis Başkanı İsmail Kahraman, Anayasa konusunda ne demişti?
“Yeni Anayasada laiklik olmamalı..”
Yani.. “Dindar bir Anayasa yapılmalı..”
Şimdi, buraya noktayı koyduktan sonra döneyim, 1960 yıllara..
O yıllarda MTTB’nin Cağaloğlu’ndaki binası, bizim Gazeteciler Cemiyetine bitişikti.. Her gün spor yazarlığı yaptığım Yeni Sabah’a giderken talebe birliği ile cemiyetin önünden geçerdim..
Bu gelip gidişlerimde sık sık Birliğin üyesi olan gençlerle selamlaşır konuşurduk..
O yıllarda Toker Matbaasını ve Toker Yayınlarını kurdum. Matbaamda, MTTB’nin baskı işlerinde, evrak, kırtasiye konularında falan kendilerine seve seve yardımcı olurdum..
O günlerde MTTB’nin Başkanı Rasim Cinisli idi.. Cinisli, Birliğe 1965 yılında Başkan olmuştu..
1967 de İsmail Kahraman Başkan seçildi.. İkisi de İstanbul Hukuk Fakültesinde okudular..
Ben de yüksek tahsilimi Hukuk Fakültesinde yaptım.. Ama onların her ikisi de benden yaşça küçük oldukları için, benden çok sonra Hukuka yazıldılar..
İsmail Kahraman Fakülteye girdiğinde ben son sınıfta idim..
O ve dinci arkadaşları o yıl Hukuk Fakültesi Talebe Birliğini ele geçirdiler..
Şimdi merak ettiğim nokta şu:
Ben 1955’te 1. Sömestr talebesi iken Anayasa Hukukunu Ali Fuat Başgil, Hüseyin Nail Kubalı, Tarık Zafer Tunaya gibi hocalarımda okumuştum.. O yıllarda geçerli olan 1924 Anayasası da 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin laik bir Devlet olduğunu haykırırdı.
Gerçi Başgil’in dindar tarafı biraz ağır basmaktaydı ama, bugün İsmail Kahraman’ın dediği gibi “Anayasa’da laiklik yerine din getirilsin” demeye kalkışsak, Hoca böyle bir sözü asla hoş karşılamazdı. Hele Kubalı ve Tarık Zafer hocalarımıza karşı böyle bir ifade kullanmak asla mümkün olamazdı. O takdirde biz Anayasa hukuku değil, guguk okumuş sayılabilirdik..
Bugün böyle laflar eden İsmail Kahraman demek ki o hocalarda okumamış, guguk okumuş..
O günlerden devam edeyim..
Ben o sırada Necip Fazıl Kısakürek’ın kitaplarını ve Büyük Doğu Mecmuasını yayınlamaya yeni başlamıştım.. Bu yüzden 1967’den sonraki yıllarda, MTTB ile aramızdaki ilişkiler daha da yoğunlaşmıştı.. Çünkü MTTB’li gençlerin hemen hepsi Necip Fazıl’a bağlı olan, ona “Üstadımız” diyen, üstadın“İdeolocya”sını ve fikirlerini benimseyen kişilerdi.
Her gün Matbaama doluşurlar, Necip Fazıl’ın kitaplarının ve Büyük Doğu’nun tashihlerinde yardımcı olurlardı.
Bu gençlerin arasında eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün de bulunduğunu hatırlar gibiyim.. Hatta bunu 2010’da yayınlanan Anılarım kitabında da yazmış, şöyle dile getirmiştim(*):
“Üstad Necip Fazıl’ı seven, Durali Yılmaz, Mustafa Miyasoğlu gibi Üniversite talebeleri Yayınevime gelir, Necip Fazıl kitaplarının tashihlerinde benim müdürüm Kemalettin Keçeci’ye yardımcı olurlardı.. Eğer yanlış hatırlamıyorsam bu gençler arasında, sık sık Hüseyin Arı’nın yanında gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de vardı. Eğer bir gün Hüseyin Arı’ya rastlarsam hep yanında getirdiği o gencin Abdullah Gül olup olmadığını soracağım..” demiştim.
NECİP FAZIL’IN BAZI SÖZLERİ..
1965’te MTTB Genel Başkanlığına seçilen Rasim Cinisli’nin yerine, 1967’de bugünkü Meclis Başkanı İsmail Kahraman seçilmişti..
Hem Cinisli, hem de Kahraman döneminde, Necip Fazıl üstad, MTTB’de zaman zaman konuşmalar yapıyor, Konferanslar veriyor, programlara katılıyordu.
O sırada okullarda ve fakültelerde, bugünkü gibi dinci-laik, Türkçülük, ırkçılık, mezhepçilik gibi ayırımcılıklar yoktu. Talebeler genellikle sağ-sol diye bölünmüş, durumdaydılar. Sağcılar, Talebe Birliğinde toplanmışlardı.
Sağ görüşlü gençler, genellikle Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in ideolojisini kendilerine amaç edinmişler ve o yolda ilerlemekteydiler..
Ancak hemen peşinen vurgulamayım ki, İsmail Kahraman gibi düşünenleri ben, Necip Fazıl’ın ideolocyasını anlayamamış olan, o ideolojiyi kendi anlayışlarına göre bozarak tefsir eden, kullanan, Üstadın başarısız talebeleri olarak değerlendirmekteyim..
Tabii bu fikrimi ayrıntısı ile anlatabilmem için, burada TÜRKTİME’ın bütün sütunları yetmez.. Sayfalar, ciltler teşkil edecek bir kitap kaleme almam gerekir..
Onun için şimdi burada fazla tafsilata kaçamayacağım.. Sadece bir iki hatırlatma yapmakla yetineyim..
Üstad Necip Fazıl, Toker Yayınevinin Necip Fazıl Hayatı ve Eserleri kitabında(**) demektedir ki;
Sa: 117: “Türk Milleti kendini ve dünyasını iyi teşhis edememiştir.. Türk Milletinin kurtuluş yolu İslamiyettedir.. Demokrasimiz: Türkiye’deki demokrasi uygulaması, şurasına burasına meyveler iliştirilmiş bir Noel ağacı halindedir..”
S: 118: “İslami düzende hakim; kök hakların en emin dağıtıcısıdır. İslamda, çöpçü ile Hükümet Başkanı, adalet karşısında, adalet açısından aynı gözle görülür..”
Daha buna benzer ne ifadeler..
Fakat bugünküler, Üstadın ideolocyasını kendi çıkarlarına kullanmak için çarpıtmışlardır.. İsmail Kahraman gibi düşünenlerin sçzleri ile, Necip Fazıl’ın İslam, Millet, Milliyetçilik hakkındaki anlayışları arasında dağlar kadar fark vardır.. Ama bu ististismarları vurgulamaya bu sütunlar yetmez.
Necip Fazıl, Hükümet Başkanının hakkı ile çöpçünün hakkını eşit gören bir İslam’ı hedeflemekte ve gençlere de bu anlayışı öğretmeye çalışmaktaydı. İsmail Kahraman bugün ağzından çıkan bu lafları o gün söyleseydi, herhalde Üstad onu çok azarlardı..
Evet evet.. Olmayacak.. Konuyu ilerdeki yazılarda daha geniş kapsamlı ve ciddiyetle ele alacağımı ifade ederek noktayı koyayım..
Yalnız, Necip Fazıl Üstadın İsmail Kahraman’lı yıllarındaki bir anıma temas etmeden geçmeyeyim...
MEHMET AKİF’İ ANMA GÜNÜNDE
MTTB’de OLANLAR..
O günlerde MTTB’de İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’la ilgili bir anı programı düzenlenmişti.. Necip Fazıl Kısakürek de o gün bir konuşma yapacaktı.. Üstad, genellikle bu tür toplantı ve Konferanslarda yapacağı konuşmaları benim yazıhanemde hazırlardı.
Ben, Üstadın Mehmet Akif hakkındaki düşüncelerini çok iyi bildiğim için hemen heyecanlanmıştım..
“Mutlaka yine Mehmet Akif’in şairliğini tenkit edecek diye telaşlandım..”
Beklediğim gibi Üstad yapacağı konuşmayı hazırladı ve bana da okudu.. Hiç şaşırmamıştım, Mehmet Akif’i yine eleştiriyordu..
Zaten Üstad, şair ve ediplerimizden kimseyi tam olarak beğenmezdi. Hepsine bir kusur kulbu takardı. Mesela Tanzimat dönemi devlet adamlarından şöyle söz ederek sözlerine başlardı: “Sahte Kahramanlar üreten fabrikadan domuz sucukları gibi kangal kangal çıkarılmış kişilerdir onlar..”
Tanzimatçı Devlet adamlarını bu bakış açısıyla teker teker sayıp döktükten sonra sözü Namık Kemal, Şinasi ve Ziya Paşa’ya getirir.. Onlar hakkında da küçümseyici sözler sarfettikten sonra Ziya Gökalp ve Tevfik Fikret gibi edebiyatçılara yönelirdi..
MEHMET AKİF hakkında ise; “Ne şiirde, ne fikirde büyük biri değildir..”
Diyerek sözlerine başlardı. O günkü program için hazırladığı ve bana okuduğu konuşma da böyle idi. Bu konuşmayı yapması, MTTB programını altüst edebilirdi.. Çare olarak hemen MTTB’li gençlere haber göndermiştim..
“Üstad konuşmaya başlayınca siz de hemen İstiklal Marşı, Çanakkale Marşı falan söylemeye başlayın.. Aman bir tatsızlık olmadan tören tamamlansın..” demiştim.
Öyle de olmuştu. (***)
Kim bilir, İsmail Kahraman falan, benim o günkü bu önlemlerimi uygulayan gençlere belki de kızmışlardı.
(*) İhtilaller ve Darbeler Arasında Gazetecilik ve Kitapçılık Anılarım/Yalçın Toker- Toker Yayınları. Sa: 189. Tel: 0535 3199349 ve
[email protected]
(**) Necip Fazıl Kısakürek-Hayatı ve Eserleri/ Toker Yayınları Edebiyat Kom. Tel: 0535 3199349 ve
[email protected]
(***) İhtilaller ve Darbeler Arasında Gazetecilik ve Kitapçılık Anılarım/Yalçın Toker- Toker Yayınları. Sa: 206-208. Tel: 0535 3199349 ve
[email protected]