Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Siyasi değil, insani bakmayı deneyelim mi?
Talat Atilla
YAZARLAR
26 Mart 2014 Çarşamba

Siyasi değil, insani bakmayı deneyelim mi?

Başbakan’ın sert siyaset anlayışında, eleştirilmeye layık unsurlar olabilir ama Erdoğan’ı giderek sertleşmeye iten nedenleri masaya yatırmadan yapılacak gözlemler, eksik olduğu kadar, siyasi merceğe hapis edilmiş sübjektif olgular olarak kalacaktır.
Şu anda yazımı kim okuyorsa, Erdoğan’ı kendi yerine koyarak yazdıklarımı test etme imkânı bulabilir;
Sizinle ilgili, illegal, her gün birkaç kaset yayınlansa, sizi sevmeyenler, bu illegal kasetler üzerinden size yargısız infaz gerçekleştirse, hangi ruh ikliminde olurdunuz?
Yargısız infaz diyorum, çünkü ortada kesinleşmiş yargı hükmü yerine, kasetlerle kesinleşmiş siyasi kanaatler var.
Bırakın bir Başbakanı, sıradan bir insana dahi layık görülmeyecek bel altı imalarla her gün tehdit edilseydiniz, sakin kalabilir miydiniz?
Bir evliyayı bile 3 ay aralıksız izleseniz, en azından burnunu karıştırırken yakalarsınız?
İlla ki; ortaya çıkan illegal kasetler üzerinden bir okuma yapacaksak, kasetler, Başbakan’ın diktatör değil, yalnız olduğunu, çevresinin kuşatıldığını kanıtlıyor.
Erdoğan’a diktatör yakıştırması yapanların ellerini zayıflatan başka bir unsur, Başbakan’ın medya yöneticilerine açtığı iddia edilen telefon kayıtlarıdır.
Soruyorum; Başbakan’ın muhatabı, söz konusu yayın organlarının yöneticileri mi, yoksa patronları mıdır?
Bir diktatör, medya patronları yerine, bırakın yöneticileri aramayı, kızdığı medya patronlarını ayağına çağırmaz mı?
Bir diktatörün, yıllarca, nefes alışı dahi dinlenebilir mi?
Bir diktatör, partili arkadaşları için, “Beni ucundan kıyısından destekliyorlar” sözünü, canlı yayında söyleyebilir mi?
Daha da ötesi, bir diktatörün olduğu yerde, medya patronları eleştiri yapabilir mi?
Evet, Erdoğan’ın medya ile kurduğu ilişki, ideal bir ilişki değil ama Türkiye’deki medya yapılanması ideal mi?
Bu topraklardan, MİT Müsteşarı atayan gazeteciler, karton fabrikası için manşet atan yayın yönetmenleri geçmedi mi?
Türkiye’deki hâkim medya, sol terminoloji üzerinden yayın yapma refleksi ile kuşanmıştır ama Türkiye’deki solun toplam oyu yüzde 35’dir.
Hâkim medya, kurulduğu günden bu yana,  bu yüzde 35’i memnun ederken, geriye kalan yüzde 65’i örselemedi mi?
Hepimiz biliyoruz;
Hâkim medyanın patronlar katı, ne geçmişte, ne de bugün, melekler katı olmadı.
Konjonktüre yaslanarak kahraman olunmaz!
Başbakan Erdoğan’ın yakın bir danışmanından dinlemiştim;
Erdoğan, büyük bir medyanın tepe yöneticisine Başbakanlık’ta randevu verir.
Konu döner dolaşır, yayın politikasına gelir.
Başbakan, “Kardeşim, nasıl yayın yaparsanız yapın ama bir öyle bir böyle davranmayın. Muhalefetseniz muhalefet olduğunuzu bileyim. İkircikli yayın yapıyorsunuz!
Başbakan’ın öfke patlamalarını, neden-sonuç ilişkilerinden bağımsız değerlendirmek yerine, insani bakmayı deneyemez miyiz?
 
 
Ayıp!
 
Linç kültürünün, sosyolojik-psikolojik alt kompartımanlarının neye karşılık geldiğini bilmiyorum ama hayvani bir iç güdü olduğuna eminim.
Belki, “İyi ki, o kişi ben değilim!” güdüsü, belki de, “Hayata karşı biriktirdiği kin patlaması” olabilir ama nereden bakarsak bakalım, linç kültürü insana yakışmıyor.
Gazeteci Metehan Demir’e de aynı bu duygularla linç yapılıyor.
Evet, montajlanmış dahi olsa konuşmaların içeriği hoş değil ama medyada Metehan Demir’i linç etmeye katkı verenler, Metehan’dan daha temiz değiller!
Kanıt mı?
1 milyon kasetin içinde!
 
 
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…
 
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 28 Mart 2014 Cuma 02:14
Sayın Talat Atilla, insani bakalım diyelim ama kime? Suriyeye savaş açmak için adam gönderip oradan ülkeme roket göndermekten bahseden birisinin ne kadar "insani" olacağını umalım? Bence AKPyi ve onun "baş"ını savunmayı bir yana bıraksak da sadece ülkenin ve ulusun çıkarlarını savunsak mı? Çünkü bunların hepsinin bir arada savunulamayacağını artık anlamış olmalıyız. AKP ve liderini savunmakla Ülke ve ulusu savunmak taban tabana AYKIRI, apaçık.
 Misafir
 27 Mart 2014 Perşembe 23:08
Bozuk saat günde iki kere doğruyu söylüyor diye hangimiz bozuk saate inanır, güvenir? BOZUL SAATe inanılmaz, doooru ya tamire ya tamir olmuyorsa çöpe. ONİKİ YILLIK AKP-PKK-CEMAAT ORTAKLIĞINI savunanlara ne kadar itibar edeceğiz? Pazarlıkta anlaşamayıp düne kadar canciğer kuzusarması oldukları FG CEMAATİNİ DÜŞMAN İLAN EDEN AKPCİLERE NE KADAR GÜVENECEĞİZ? Bozuk saat muamalesi çekeceğiz onlara, oniki yıldır binlerce suçsuz insana cehennemi yaşatanları ya psikiyatriste, tedavi olmuyorsa dooru ÇÖPE.
 Misafir
 27 Mart 2014 Perşembe 22:56
KASALAR-AYAKKABIKUTULARI-PARASAYMAMAKİNALARI-PARALAR hatta DENİZFENERİ gibi "söylemler kaos ve yıkım senaryolarına hizmet", ZERRAB iyi adam, düne kadarki iki ortaktan birisi PARALEL kötüadam, İMRALIDAKİ diğer cici ortak ne isterse yapılmalı, çünkü "Şimdi ucuz siyasi çekişmeleri bırakıp ülkemizi düşünme ve savunma vaktidir. Bunun dışındaki söylemler kaos ve yıkım senaryolarına hizmet". Hangi ülke bu, çizgiroman TENTENin SİLDAVYASI OLMASIN? CAMBAZABAK OYUNU ESKİDİ, BU DA YENİ MODEL CAMBAZABAK.
 TOTEM
 27 Mart 2014 Perşembe 18:17
Kim iktidar olursa olsun ülke güvende ve sağlıklı olmayacaktır ve bu durum siyaset üstü bir tehlikedir.Bu kötü günler ben inanıyorum ki,ülkemde bir şeylerin daha sağlıklı ve düzenli oluşmasına zemin olacaktır.Bizler çok şey öğrendik!Kimin ne olduğunu,ülkemizin ne tür oyunlar ve kıskaçlar içinde olduğunu öğrendik bundan sonra daha dikkatli adımlar atılacaktır. Şimdi ucuz siyasi çekişmeleri bırakıp ülkemizi düşünme ve savunma vaktidir. Bunun dışındaki söylemler kaos ve yıkım senaryolarına hizmet.
 TOTEM
 27 Mart 2014 Perşembe 18:12
Cemaat en büyük ve öldürücü hatasını yaptı!! Bundan sonra Hükumetin atacağı hiçbir adıma cılız seslerin dışında tepki gelmez. Cemaat artık yok olma sürecine girmiştir. Her şerde bir hayır vardır derler ya bu olayda ülkemiz adına müthiçş bir tecrübe ve bir tür tatbikat olmuştur. Şimdi Hükumetin bu işte hiç mi hatası yada eksikliği yok? Tabi ki var ancak ilk aşama bu ülke güvenliğini tehdit eden alçak yapıyı yok etmek olmalıdır sonrası gerekli hesaplaşma yapıacaktır bu yapı tamamen yok edilmeden-
 Misafir
 27 Mart 2014 Perşembe 16:14
elhamdülillah şeriatçıyım,türklük mürklük saçma şeyler bırakın bunları,demokrasi tramvay zamanı gelince ineceğiz,"polis panzeri altında kalan bir kız için" kız diyorlar ama kız mı kadın mı bilemem,ulemaya sordunuzmu,iki ayyaş,biz de onların karşısına 10 bin genç çıkartırız,% 50'yi evinde zor tutuyorum..aklıma gelenler şimdilik bunlar siz gazetecisiniz daha iyi bilirsiniz,bu sözleri hangi ruh haliyle söylemiştir onu da izah edin lütfen anlayalım...
 Misafir
 27 Mart 2014 Perşembe 04:48
Sayın Talat Atilla, FlashTVdeki sohbetinizi izliyorum. Telefonların dinlenmesi konusunda "geçmiş olsun", sarıöküzü verdi AKP, bilerek ve isteyerek. Ne sizin ne de bir başkasının tek kelime itiraz hakkı olamaz. Nasıl mı? Telefonları Hariri'ye satarken SARIÖKÜZ gitti. Filmin nasıl biteceğini biliyoruz, YOLCUDUR ABBAS, BAĞLASAN DURMAZ. Herkes kendi yaptığının sonuçlarını yaşar, kimseye akıl satacak değilim. Mecliste, medyada muhalefetin sesini kes, sonra da muhalefeti suçla, çok mantıklı...
 Misafir
 27 Mart 2014 Perşembe 01:45
ilk yazılan sarkastik yorumu biraz akıl-insaf-mantık sahibi okuyan çıkmamış ve ALTI artı almış. Babası kızınca ayaklarından ağaca asılarak cezalanan, kızdırmamak için babasının ayakkabılarını öperek yetişen çocuktan ne bekleyebilirsiniz? Gücü yettiğine EZEN, gücü yetmediğine kinlenen-ezilen rolünden başka bir ilişki bilmeyen birisi nasıl İNSANİ davranabilir? Bu yoruma eksi yağdırmadan önce, Doğan Cüceloğlu'nun kitaplarını okuyun bu şahsın iç dünyasını anlamak için. Biraz akıl ve mantık lütfen.
 TOTEM
 26 Mart 2014 Çarşamba 23:10
Ben Baykalın kasetini hem son derece iğrenç hemde bu olayın tezgahlanması arkası itibarı ile son derece çirkin buluyorum ancak Baykal ın kasetine iğrenç deyip suçlu arayanların ve insanları itham edenlerin son dönemlerde Erdoğanın oğlunun sözde sevgilisi konuşmalarını yada muta nikahı diye samyeli ile ilişkilendirenlere destek verip hadi büyük turbu yayınl ada bitir şu Erdoğanı demelerini de iğrenç bir iryakarlık olarak görüyorum.İnsan dediğin onurlu ve ahlaklı olur ve dik durur kıvırtmaz.
 Ooof of
 26 Mart 2014 Çarşamba 19:03
birincisi, baykalın kaseti için, bunlar özel değil genelll genelll diye höyküren adamın hiçbirşeye hakkı yoktur. ikincisi her ülkenin diktatörü kendine, 21. yüzyılda, bu kadar iletişim imkanının olduğu yerde stalin, musolini tarzı değil recep tarzı diktatör olabilir. Bir radyoyu yada trtyi ele geçirmek yetmiyor 21. yyda. akılda gerekiyor.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime