Kendine sakladığın ne varsa, bilinmeyen sensin..
Seni tanımadıkları, birçok şey vardır. Ateş dansını, kimseye göstermezsin. Zihninde mikrofona söylediğin şarkılarla, insanların arasında gezersin. Kalemi bir eline alsan, mükemmel nü tablolar ortaya çıkarırsın. Ralli araba yarışlarının, beklenen sürücüsü olduğunu bir tek sen bilirsin. Zihin okuyabilen kişilerden birisin. Özgür tasarımların kilit isimlerinden biri olabilirsin.
Delilikten önceki duraktasın..
Yeteneklerini bir açığa vursan “deli” sıfatını hak edersin. Toplum tarafından kabul edilemeyecek yeteneğe sahipsin. Bu yüzden tarihte idam cezası alanları oturup listelersin. Felsefeleriyle idam emirlerini verdiren Giulio Cesare Vanini, Sokrates veya Giordano Bruno isimlerini aklından geçirirsin. Bilim ve din üzerine çalışan Pisagor ve öğrencilerinin, okullarının yakılarak içinde hayatlarını kaybetmeleriyle irkilirsin. “Enel Hak” sözüyle tanınan Hallâc-ı Mansûr’un, ün kazanması ve güçlenmesi ile idam edilişine üzülürsün. “Toplumsal çerçevenin, çok da dışına çıkmamak lazım” dersin.
İnsanlar üzerinde bırakacağın tsunami etkinin önüne, sessizliğinle duvar örersin..
Yani kendi kafesini örersin. Başkalarına ördüğün duvar, senin kafesindir. Herhangi bir becerini sergilemediğin hayatın, varlık sahasına inmeden geçirdiğin anılardır.
Kapalı kapılar ardındaki eylemlerinsin..
Ensest veya travesti misin? Kim senin hayalet sevgilin? Ablanın eşiyle mi berabersin? Yeniçerilerin civelek taburuna mı özenirsin? Sonra camiye mi gidersin?
Örtülmesi gereken gizlediklerinle, diğerlerinin eksilerini bulma çabasına girersin..
“Ayşe, fazla rahat davranıyor” dersin. “Hiç hak hukuk bilmiyorlar” diye ahkamlar kesersin. Saygısız konuşanları yakalar ve ilan edersin. Kılık kıyafet konularındaki kuralları en iyi sen bilirsin. Ha! Bir de en iyi insan sensin. Komşunun oğluna “alkolik”, kardeşinin çocuğuna “psikolojik rahatsız”, kuzenine “geçimsiz” veya kardeşine “parasını savuruyor” dersin. Oh! Rahatlayabilirsin. Gizlediklerini örten, diğerlerinin eksikleri ile derin bir nefes alabilirsin.
İd ve süperego arasındaki gelgitlerinle ne kadar iyisin?..
Kalıplara sığamayan dürtülerin veya yeteneklerinle, bugüne kadar kendini ne kadar kabul edebildin? Kendini kabul edemedikçe, başkalarını kurallarının içine ne kadar hapsettin? Sen kendinle savaşına inanılmaz bir güç harcarken, yakınlarının huzurlu bir yaşam sürmesini içine sindiremedin.
Birbirimizi hiç durmadan eleştirirken, kendimize dönüp bakalım istedim.
Bir sır daha vereyim mi? Aslında, senin ve başkalarının tanımadığı bir “sen”sin.