Yeni ABD elçisi JEFF FLAKE ayağının tozuyla geldiği Türkiye’de eşiyle birlikte kendini bir kebapçıya atar. Malum âdettendir, ona gelmeden önce ABD’de üflenen ilk cümle yine her zamanki gibi şudur. Eğer Türkiye’ye gidiyorsan ve Türklerin gönlünü kazanmak istiyorsan yapacağın ilk iş onların rakısını içecek, kebabını yiyecek ve o sihirli cümleyi kuracaksın "Rakı şiş kebap çok güzel.” Sonrası çok kolay sen bu sihirli sözcüğü kurduktan sonra onlarda senin için “İşte bizden biri ve bizi çok seviyor “diye düşünecekler. Sen bir anda JEFF kardeş olurken hanımında CHERYL yengeleri olacak. Yani her şey çok kolay olacak JEFF diyecekler. Anlaşılan o ki JEFF FLAKE aldığı bu istihbarat üzeri Ankara’ya gelir gelmez bu tiyatroyu oynadı. Ve kebapçıya attı kendini. Sandığı şey hala Türkiye’nin eski Türkiye olduğu halkının da bu meşhur tiyatroyu yiyecek kadar geride kaldığı halktı. Oysa kazanan yine bizim ona hesabı kabarık çakan uyanık kebapçı gerçeğidir. Son 20 yılda eğer bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan gerçeğini iyi okuyup analiz edebilselerdi sanırım “O rakı şiş kebap çok güzel” saçmalığına ve cehaletine düşmezlerdi. Zira artık öyle hasta bir Türkiye’nin karşılarında olmadığını anlar, bir kebap yeme ve gönüllere girme hatasına düşmezlerdi. Oysa son 20 yılda Türkiye’deki değişim ve dönüşümün nedenli başarılı olduğunu tüm dünya iyi okuyor ve görüyor. Ve bu değişim ve dönüşümdeki asıl itici unsur Türkiye’nin bu gücü şanlı tarihinden aldığını da herkes biliyor. Eskiden gelen ABD elçileri bu ülkeye sanki ülkenin valisi gibi atanır ve o ihtişamla gelir ve buradaki işbirlikçileri ve onların medyaları sayesinde ilahlaştırılır ve halkta psikolojik baskı ve onların çocuklarının yaptığı darbeler ve cebirle sindirilirdi. Yani 10 cente mahkûm edilmiş ömrü en fazla 16 aylık suni hükümetler kurdurulur ve sözde ülke yönetilirdi. Hatırlayanlar o meşhur ABD ve elçisinin emrindeki siyah çantalı COTORELLİ’Yİ ve DSP Lİ başbakan ECEVİTİN kurtarıcı Mesih diye getirdiği dünya bankası elamanı KEMAL DERWİŞ’İ de çok iyi bilir. Hani gelip ülkenin IMF’YE borçlanmasını isteyen ve o borcun asla geri ödenmemesi için ekonomiye ve 16 aylık hükümetlere acı reçete ile ilaç içiren elçilik ajanlarını. Yani bu kebap işi aslında düştükleri durum açısından bakacak olursak ilk defa milli menfaatlerimiz açısından bize bir katkı sağlamış oldu. Yani esnaf kazandı ve hesabı öderken kesilen fiş karşılığı KDV kısmında devlet kazandı. Gelelim son 20 yılın Türkiye ve ABD arasında getirdiği ve götürdüklerine. Evet 20 yıl önceki Türkiye 10 cente muhtaçtı. IMF’ye borç çok yüksek, sürekli koalisyon hükümetler arasında ezdirilen ve sürekli darbeye maruz kalan, kasten batırılmak suretiyle, ekonomik krizler ve devalüasyonlar yapılarak bankalardaki mevduat ve birikimleri hortumlanan, bankaları batırılan, terörle terbiye edilmeye çalışılan, yerli ve milli bir üretim yapılması engellenen ve bu çalışmaları yapacak mühendis olan öz evlatları hunharca katledilen, kendi özgür iradeleriyle seçtikleri liderleri, vekilleri, belediye başkanları içeri atılan, oy verdikleri partileri kapatılan, bu gibi örnekleri çoğaltabiliriz, yani “Rakı şiş kebap çok güzel” denilerek kandırabilecekleri, darbelerle, terörle, baskıyla, ekonomiyle, korkutulmuş yorulmuş, sindirilmiş, kuyruklara mahkum edilmiş, öyle bir halk vardı. İşte JEFF FLAKE böyle bir Türkiye hayali ve nasihatiyle gelmiş olacak ki kendini kebapçının kucağına atı verdi. Geldi gördü ki 20 yıl önceki şiş ve kebap şimdi de çok güzel ama şimdiki Türkiye’de çok çok daha güzel. Ama rakı biraz daha dertli durumda. 2002’den bugüne Recep Tayyip ERDOĞAN çıtayı öyle bir yükseğe çıkarmış ki ELON MUSK’IN SPAYCE roketiyle Göktürk uydusu uzaya en tepeye çıkıvermiş. Uzayda bizde varız demiş. Siyonist işgalci İsrail parasını aldığı HERONLARI vermeyip üstüne bir de teknik arızaları yapmayınca yerli ve milli bu vatanın öz evlatları BAYKAR AŞ olarak saha inmiş ve SİHA/TİHA/AKINCI/ANKA gibi gökyüzünü kaplamış terörü bitirmiş, 40 yıllık kanayan yaramız olan kardeşimiz Azerbaycan’ın göz bebeği KARABAĞ’I ERMENİSTAN çetelerinden geri almış. Gökyüzüne mühür vurmuş adeta. Yerli ve milli askeri gemilerimizle denizlere inmiş gözdağı veriyor cümle küffara. İlk uçak gemimiz son rötuşlarında gün sayıyor deryalara açılmaya, üzerinde yerli milli uçaklarımız ve diğer hava unsuru araçlarımızla korku salmaya düşmana. Bize ait milli sismik araştırma gemilerimiz olan Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis HİDRO/KARBON rezervleri için Doğu Akdeniz ve Karadeniz de araştırma yaparken, onların bulduğu işaretlediği rezervleri yine bize ait milli Fatih/Yavuz/Kanuni, sondaj gemilerimiz gün ışığına çıkarmak için çalışmakta ve bunu başarmakta. Yerli araba TOGG/Kasırga/Hisar/Atmaca/Fırtına obüsü/Koral/S400/atak helikopteri/Gök bey/Milli muharip jet uçağımız/Hür kuş/Yerli piyade silahımız MPT 76/VURAN 4X4/KNT 76 Milli dürbün ve Lazer İşaretleyici Keskin Nişancı Tüfeği/SARP/T122 (ÇNRA) Çok Namlulu Roketatar Sistemi/SOM-A Füzesi/SOM-B1 Füzesi/SOM-B2 Füzesi/SOM-J Füzesi gibi daha nice bilinen veya gizli sır olan silahları ile havada, karada, denizde, masaya yumruğunu vuran, milletine sağlıkta, eğitimde, ulaşımda, iletişimde, teknolojide, adalette, sosyal devlet anlayışı gibi daha bir çok konuda çağ atlayan bir Türkiye var. Yani sözün özü öyle “Rakı şiş kebap çok güzel” diyerek kandırılacak ne eski bir Türkiye ne de o korkutulmuş, sindirilmiş bir millet var. Aksine hayalleri ve hedefleri olan başarı çıtası yüksek kendine güvenen, hedefine emin adımlarla yürüyen, tüm dünya coğrafyalarında söyleyecek sözü ve mazlum milletlerin sesi hamisi olan, Darbelere geçit vermeyen, ülkesine ve liderine en önemlisi “seçilmiş milli iradesine” can pahasına sahip çıkan, bir millet var. Bu aziz milletin seçilmiş iradesi olan Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a güven mektubunu sunmadan ve rakı şiş kebabı henüz sindirmeden önce bu gerçekleri bilin, görün, hissedin istedim Sn. Elçi JEFF FLAKE. Bu gerçekleri bilin ki ileride o yediğiniz rakı şiş kebap, boğazınızda niye takılıp kaldı diye, bir düşünceniz, bir derdiniz olmasın. Ve size bir tavsiye. Sakın görevi bırakıp gidecek olan eski sefiriniz D. SATTERFELD'E özenip bizim sözde muhalefet ve bazı TÜSİAD gibi STK'LAR ve yavrucaklar ve de malum İBB başkanı ile de sakın sözde demokrasi adı altın da ihanet kokan sırlı, gizli görüşmeler yapmayın, oyunlar oynamayın. Ülke içi işlere asla karışmayın. Osman kavala denen bu ülkeye ihanet etmiş ve tutuklu yargılanan biri için imza toplamaya çalışmayın. Aksi halde ters teper, sizde gidersiniz. Bu ülkeye saygı duyun. Başkanına saygı duyun. Milletine ve seçilmiş iradesine saygı duyun. En önemlisi de haddi aşmayın yeter...