Bilen var mı?
Nereye gittiğimizi...
"Uzun ince bir yoldayım/ Gidiyorum gündüz gece/ Bilmiyorum ne haldeyim/ Gidiyorum gündüz gece."
Halk Ozanı Aşık Veysel bu dizelerini bilinen hikayesi bir yana.
Tam da bu günler için söylemiş sanki.
Siyaset arenasında yükselen seslerin uğultusu toza dumana karışmış durumda.
Açıklamalar.
Karşılıklı akılalmaz salvolar.
Yorumlar...
Yaşananlar tam da " Atılan taş ürkütülen kurbağaya değdi mi?"
kıvamında!
Çünkü yaşananlar bir kişinin kuyuya taş atıp kırk kişinin çıkaramama durumu!
Kim ne dedi?
Niye dedi?
Şaşkın bakışlar arasında, uzayıp giden laf ebeliği yarışı...
Bu kaotik ortamda ülkenin ekonomik durumu, sosyal sorunlar, halkın yoksulluğu, yoksunluğu, kadın hakları, çocuk hakları...
Ve güven duygusu yokluğu.
Yapılan araştırmalarda ülke insanının 4/3'ü güven duymuyor.
Eğer bir ülkede insanlar yoklukla, açlıkla sınanıyorsa, can güvenliği yoksa, yapılan yolların, binaların, köprülerin v.b önemi yoktur.
Teferruattır...
Çünkü insanlık açlıkla sınandığında para tüm değerlerin önüne geçer...
Öyledir öyle!
Hayatın her alanındaki çöküş toplumu depresyona taşıyor.
Haberiniz olsun.
Bu durumdan çıkış için atılan tek bir adım var mı?
Şu ana kadar.
Varsa da iki ileri, bir geri.
Ya da, her şeyin ileri gideceğine ilişkin herhangi bir ipucu yakaladınız mı?
Hayır!
Mesela: Bir iyimserlik kırıntısı sizi heyecanlandırırken, ani dönüşlerle şok edenler, kalbinizi yeniden, yeniden dövmüyor mu?
Bir de şu var tabi.
Ülkenin krizle büyük bir değişim yaşayacağına inananlardan mısınız?
O halde bekleyin.
Ülkenin umutsuzca aradığı yeni yüzünde...
Yeni ahlakını...
Açlığı ve umutsuzluğu da yenecek olan adımlarını göreceğiniz günler yakındır.
Çünkü açlık bu uyutmaz!..