Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Müthiş Türk Ali Rıza Bozkurt
Talat Atilla
YAZARLAR
19 Kasım 2012 Pazartesi

Müthiş Türk Ali Rıza Bozkurt

Ali Rıza Bozkurt, petrolden gıdaya ticaret yapan uluslar arası şirketlerin sahibi bir iş adamı.  Azerbaycan ve Kazakistan petrollerinin pazarlanması anlaşmasını imzalayan ilk firmanın sahibi olmasından dolayı, “Müthiş Türk” lakabını aldı. Duayen gazeteci Rahmi Turan ve eşi Emel Turan Hanım'la birlikte Ali Rıza Bozkurt’un sahibi olduğu Altın Köşk’ün misafiri olduk. Ankara Bilkent’te ünü yurt dışına taşan Altın Köşk, Türk-İslam mimarisini iç ve dış cephelerinde simgeleştirmiş gerçekten muhteşem bir yapı. Osmanlı Hanedanı’nın eşyaları ile döşenmiş evin bir çok yeri altınla döşenmiş. Bozkurt’un muhteşem köşkü Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından mimarlık ve müze haline getirilmiş. Sohbet sohbeti açınca, Bozkurt’un Başbakan Erdoğan’la ilk tanışmasını da öğrenmiş oldum. Erdoğan’ın İstanbul İl Başkanlığı yaptığı dönemler…  Yani, 1985-1986’lı yıllar… Ali Rıza Bozkurt gazeteci Ufuk Güldemir’e yalısında randevu verir. Randevu saatine yakın yalının kapısından Erdoğan’ın girdiğini gören Bozkurt çok şaşırır. Çünkü, o güne kadar hiç tanışmadığı Erdoğan, kendisini ziyarete gelmiştir.  Beklenmeyen misafirini kapıda karşılayan Bozkurt’un kafasında iki endişe vardır. O dönem Ufuk Güldemir’le arası iyi olmayan Erdoğan, Güldemir’le karşılaşırsa, tatsız bir durum olur mu? Ve elbette, hiç tanışmadığı Erdoğan evine neden geldi? Bozkurt’un bu iki endişesi Tayyip Erdoğan’ın tek sorusuyla ortadan kalkar; “Pardon, burası Erdoğan Demirören’in yalısı değil mi?”
Durum anlaşılmıştır. Erdoğan, Demirören’in yalısı yerine yanlışlıkla Bozkurt’un yalısına gelmiştir. Bozkurt; “Demirören’in yalısı yan tarafta” deyince, Erdoğan, “yanlışlık olmuş” diyerek yalıdan ayrılır.
Başbakan Erdoğan’ın, Milliyet ve Vatan’ın sahibi Erdoğan Demirören’le hukuklarının yeni olduğunu iddia eden gazeteciler, sanırım bu anekdot sonrası yazılarını revize ederler…
 
 

 
Dikkat! İnşaat var!
Başbakan Erdoğan’ın 29 Ekim Resepsiyonu sırasında Çankaya Köşkü’nde söylediği “ben masrafı sevmem” sözlerinin Çankaya Köşkü’nde inşasına karar verilen lüks binaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Gül, Köşk’e yerleştirdiği yeni personel için E Blok inşaatının yenilenmesi yönünde talimat verdi. E Blok için yeni proje çizildi. Mobilyaların ise ithal İtalyan mobilya olması yönünde sözleşme belirlendi. Fizibilite çalışması sonucunda binanın 15 milyon lira (trilyon) maliyetle bitirilmesi hesaplandı. İnşaatı iki yıl sonra tamamlanacak ve 2014’te halk tarafından seçilecek Cumhurbaşkanı’nın personelinin kullanacağı binaya Gül’ün yatırım yapması ise dikkat çekici. Hükümet kanadındaki rahatsızlığın bir nedeninin de bu olduğu ifade ediliyor. Gül’ün binayı yeni cumhurbaşkanının personeli için yaptırmadığı, kendisinin bir dönem daha seçileceği hesaplamasıyla uzun vadeli yatırımlara giriştiği iddia ediliyor.

 
Nazmiye Demirel bitkisel hayata girdi!
Uzun süredir Başkent Üniversitesi’nde Parkinson tedavisi gören eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in eşi Nazmiye Demirel’in durumu çok ağırlaştı. Aldığım bilgilere göre basından gizlenen son durum şöyle; kendisini, muhatabını tanımayan, konuşamayan ve yerinden kımıldayamayan Nazmiye Demirel bitkisel hayata girdi. Yatağa bağımlı olduğu için sırt bölgesinde de ağır yaralar oluşan Nazmiye Demirel’in tüm fonksiyonları makine yardımıyla çalışıyor. Tıbben vefat ettiğini de söyleyebiliriz. Eski Cumhurbaşkanı Demirel’in de rahatsızlığı nedeniyle 3 kez Başkent Üniversitesi’ne kaldırıldığı ama basının yalnızca bir tanesini yakalayabildiğini öğrendim.
 
Yine kaset vakası mı?
Bir gazete, “Genel ve yerel bir çok siyasetçinin kaseti var” başlığını atınca yazmadan geçemedim. Yaklaşan yerel seçimler, Türk siyasetinin hastalıklı yapısı haline gelen kaset, fotoğraf ve ses kayıt savaşlarını yeniden gündeme taşıdı. Prensip olarak bu tarz gelişmelerin haberleştirilmesine karşıyım ama siyasetçilerin de özel yaşamlarına dikkat etmesi  şart. Şu da var tabi; Kendi yaşantısına özen göstermeyen siyasetçiyi, gazeteci niye korusun? Uygunsuz görüntülerin siyasetçilerin sonu olduğu bilinmesine rağmen, siyasetçiler bu tehlikeli oyundan bir türlü vazgeçmiyorlar. Eski Keçiören belediye Başkanı ve MHP’li yöneticilerin uygunsuz kasetlerinin çıkmasından sonra siyaset yaşamlarını noktaladıkları biliniyor. Somut materyalleri olduğu söylenilen bu haysiyet cellatlarının yeni hedeflerinin Ankara’nın az gelişmiş ilçelerinden birisinin belediye başkanı olduğu söyleniyor. Yakında ortalık ısınabilir.
 
Kırmızı halı eksik!
Açlık grevleri konusunda Başbakan Erdoğan kimi zaman sert kimi zaman alaycı söylemlerde bulundu ama icraatta durum oldukça farklı. Kabine üyelerinin söylem ve icraatları tersi yöndeydi. Öcalan’a açlık grevlerini bitirmesi için bir yalvarılmadıkları kaldı. Kardeşi önce uçakla İstanbul’a ardından deniz yoluyla İmralı’ya götürüldü. Bütün bu trafikte devletin olduğu açık. Doğrusu Öcalan’ın önüne ne zaman kırmızı halı serilecek diye bekliyorum.
 Tek yastıkta…
Gazeteci kardeşim Ersin Tokgöz, Sultan Doğan'la Ankara’da evlendi. Nikah şahitliklerini de duayen gazeteciler Rahmi Turan ve Uğur Dündar yaptı. Siyaset ve medya dünyasından bir çok ünlü ismin katıldığı düğün son yılların en güzel evlilik törenlerinden birisi oldu. Kardeşim Ersin Tokgöz ve Sultan Doğan'a ömür boyu mutluluklar dilerim. Bir yastıkta gençleşsinler…
 

 
 
 
Talat Atilla/Güneş
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 OWLEYE
 20 Kasım 2012 Salı 15:20
Bir politikacı ben bunu asla yapmam demişse..., yöneticiler katının muhteviyatından olsa gerek yapmam dediği şeyi zaten yapmıştır ya da yapmaktan başka çaresi olmadığı yalanına kendini inandırmıştır..Bu minvalde devlet kesesine sirayet eden lüks düşkünlüğü ya da şehir köylülüğü kendisini gizlemekten uzaktır..Yahu bu kul hakkı üzerine nasihatleri müdrikesinde nereye hapsettiler bu haramiler onu anlamak mümkün olamıyor....
 Misafir
 20 Kasım 2012 Salı 11:09
B.bakan israf sevmez ama mecliste hafta da 1 gün kullandığı odaya da 330 bin TL.harcanmasına ses çıkarmaz,konuşmak ne kadar rahat ama bunu hayatınıza geçirebilseniz keşke.
 hulya
 20 Kasım 2012 Salı 09:31
Başbakan"Öcalan'la görüşen şerefsizdir."dedi ya bunu bilerek dedi bence.Hiç kimse zaten Öcalan'la görüşmüyor ki!Öcalan kimin umurunda. Tek kelime kürtçe bilmeyen adam, kürtlerin abisi:))On yıldır hayatından bezmştir kesin,ölmeyi istese ölmesine izin veren yok,katil bir tutsak işte.Kazara hastalanıp ölse yerine benzerini oturturlar valla işlerin yürümesi için kim anlayacak gerçekmi sahtemi olduğunu?Halkın nabzını tutmak,halkı testlerden geçirmek için "APO"projesinden daha güzel ne olabilir?
 hulya
 20 Kasım 2012 Salı 09:17
Yetenekmi dersiniz,önsezimi dersiniz ne bileyim ne derseniz deyin bunlar benim düşüncem,görünen manzara bariz bir şekilde alarm veriyor.Tv,yorumcuları gazeteler görmezden gelsede İmralı ABD demek.İmralıyı ikna çabaları (sözde Öcalan'ı) sürüyor demek aslında ABD'yi ikna çabaları sürüyor demek.BDP'de pekala bunu biliyor çözüm İmralı yani ABD demek isteniyor.Kabak gibi ÇÖZÜM ABD diyemiyeceklerine göre:))Yazık ya koca koca adamlar ne filimler çeviriyor insan düşününce çok üzülüyor:(
 Dkapkiner
 19 Kasım 2012 Pazartesi 23:39
"Öcalan'la görüşen şerefsizdir."dedi.Yalan mı söylüyor devletin başbakanı?!.Attila Roma'ya girince halkın Kiliseye kaçtığını duyar ve atıyla kiliseye girer.Romalılara"Siz o kadar günahkarsınız ki ben size Allah'ın yolladığı bir belayım."der.BİZ ÇOK GÜNAHKAR BİR MİLLETİZ Kİ...
 Dkapkiner
 19 Kasım 2012 Pazartesi 23:33
beni emsal göstermeleridir.Bunu hiç istemem." Sonra Selahattin şefik beye döner: "-Şahsi imkanlarım olsa bile, böyle mekanlara asgari masraflarla rahat ve zevkli tefrişi tercih etme tercihindeyim.Beni anlıyorsunuz zannederim..."der. ANLIYORSUNUZ DEĞİL Mİ DOSTLAR?
 Dkapkiner
 19 Kasım 2012 Pazartesi 23:32
şu açıklamayı yapar; "Biliyorsunuz, burası Cumhurbaşkanlığı köşkü...Mülkiyeti devletin...Benden sonra buraya meclisin veya belki milletin doğrudan seçtiği kişiler gelecek.Bu eşyaların parasını benim şahsen verdiğimi sizler biliyorsunuz ama,yarın bunu bilmeyenler arasında yanlış hüküm verenler olmaz mı?Memlekete en zaruri hizmetlerin yapılamadığı bütçe darlığı içinde israf yapıldığını düşünenler bulunamaz mı?Bir endişemde karar mevkiinde olanların şahsi arzularını devlete yükleme mevzuunda
 Dkapkiner
 19 Kasım 2012 Pazartesi 23:32
1932 Haziran ayıda tamamlanan ve içine girilen Pembe Köşkün yeri Atatürk tarafından seçilmiş, yerler düzenlenmişti. Ancak içinin döşenmesi için bütçede o kadar çok para bulunmuyordu. Dekarasyon için o yıllarda Beyoğlu’nda ilk defa bir Türk konu ile ilgili yer açmıştı ve o kişi yani Refik bey Ankara'ya davet edildi. Tasarruf tedbirlerinden başka hiçbir şeye karışılmadı. İşte bu arada yanında bulunanlara (Ki Ankara Belediye Başkanı Asaf İlbay yanında ve anı ondan aktarmadır.)
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime