Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Genel Başkanın Odasını Kimler Bastı?
Talat Atilla
YAZARLAR
8 Ekim 2012 Pazartesi

Genel Başkanın Odasını Kimler Bastı?

Genel başkanın odasını kimler bastı?
Ülkücü İşçiler Derneği, 120 bini aşan üyeleri, 50 civarında il başkanlığıyla Türkiye’nin ve ülkücü camianın en büyük sivil toplum örgütlerinin başında gelir. İsminden de anlaşılacağı gibi bu dernek MHP’ye yakındır. Başka bir deyimle MHP’nin arka bahçesidir. Derneğin genel başkanlığını yapan Refik Üstün de ülkücü camianın tanınan, aksiyon isimlerinden birisidir. Bir ara MHP’de yöneticilik de yapmıştır. Refik Üstün’ün Devlet Bahçeli’nin politikalarını eleştirmesi nedeniyle bir süre önce MHP Lideriyle araları açılır. Bahçeli, Üstün’ün genel başkanlıktan ayrılmasını ister ama Üstün bunu kabul etmez. Yaklaşan MHP kongresinde Refik Üstün Koray Aydın safında yer alınca Bahçeli ile ipler iyice kopar. En iyimser yaklaşımla durumdan vazife çıkaran birileri kısa bir süre önce benzine ateş dökerler. Ülkücü İşçiler Derneği Genel Merkezi kısa süre önce basılır. Genel Başkan Refik Üstün’ün odasını dağıtan kimliği meçhul (!) şahıslar, arasında Bahçeli’nin hediye ettiği tespih de dahil derneğin ve Üstün’ün şahsi eşyalarına el koyar. Savcılığa yansıyan ama basına yansımayan bu olayda ciddi itiş-kakışların yaşandığı, hatta silahların çekilmesine ramak kaldığı belirtiliyor. Bahçeli gerginliğe el koymazsa, sıkışan gaz MHP Kongresi’nden önce de, kongre günü de patlayabilir.

 

 

Olmuyor!

MHP’nin en kuvvetli reflekslerinden birisi BDP’nin siyaseten panzehiri olma halidir. Haftalık demeçlerin dışında MHP’de böyle bir aksiyon görülmediği gibi BDP’lilerin Bahçeli’yi incitecek tek demeci bile olmadı.

Açık konuşalım; Hep aynı gazetecilerle görüşen, uçağa binmeyen, yazılı metnin dışına çıktığında konuyu dağıtan, nadiren şehit cenazelerine katılan Devlet Bahçeli’nin başarılı olduğunu söylemek mümkün değil. Ülkücülerin ana çekirdeğine hep mesafeli kaldı. Ana çekirdek de Bahçeli’ye…

Seçim sonuçlarına baktığımızda da Bahçeli ve başarı kelimesini yan yana koyamıyoruz. Tüm bunlara rağmen Bahçeli’nin genel başkanlığını devam ettirmesinin en önemli nedeni, kendi elleriyle yazdığı delegeler.

Kendi seçtiğine kendisini seçtirmesi adeta ortak bir evcilik oyunu. Bir lunapark… Ne yazık ki tüm liderler bu evcilik oyununa bir süre sonra yalnızca kendilerini değil, kurmaylarını da inandırıyor ama halk bunu her zaman yutmuyor! Bahçeli, fikirleriyle beceremediği manşetlere çıkma halini bir ara şakağına dayadığı yüzük gösterme ve nostaljik arabalarla denedi. Baktı ki iş yapıyor. Hızını alamadı bir de kamyoncuları ziyaret etti. MHP Lideri bu magazin turlarını atarken PKK bu topraklarda gövde gösterisi yapmaya devam ediyordu. Öyle ya. Siyaseten senin panzehirin olan hareket; yüzük, kamyon diye manşetlerde kendine yer açma telaşına girerse, teröre de önemli bir psikojik alan kendiliğinden açılmış olur. Açıldı da… Terör açıldı, Bahçeli kapandı…

Devlet Bey kusura bakmasın, ya da baksın; değil Koray Aydın, MHP’nin herhangi bir ilçe başkanı bile Bahçeli’den daha iyi liderlik yapar. Hiç değilse angajmanları bu kadar yoktur.

Bu millet ne dediğini anlamadığı hiçbir lidere kucak açmadı. Tarih buna şahittir.

 

 

 

 

Neşet Ertaş kimin başında saz kırmıştı?

Çok duruydu.  Beden dili ezik ama mağrurdu. Hayatı eski eşi Leyla’ya ağıt yakmakla geçti. Sahneye çıkmasını istemediği çok sevdiği eşi Leyla Ertaş bu kararında diretince, mahkemede boşadığı Leyla’yı yüreğine taşıdı. Vaktiyle gerçekleşmiş ama basına yansımayan bir Neşet Ertaş anekdotunu anlatayım;

Neşet Ertaş ayrıldığı eşine üst üste türküler yakar. Yüreğindeki ateşi söndüremeyince,  Leyla’yı unutmak için yurt dışına gurbete gider. Leyla’ya olan düşkünlüğünü bilen dostları Neşet Ertaş’ı Leyla Ertaş’la barıştırmak için Ankara Gençlik Parkının Lunapark Gazinosu kulisinde iyi niyetli bir tuzak kurarlar. Bu tuzaktan Leyla Ertaş’ın haberi vardır ama Neşet Ertaş habersizdir. Almanya’dan konser var diyerek çağrılan Ertaş, kendisine tahsis edilen özel bir araçla Lunapark Gazinosu’na giriş yapar. Kulis odasında kendisini ayakta bekleyen Leyla Ertaş’ı görünce sazıyla sandalyeye çöken Ertaş, su ister. Leyla Ertaş suyu vermek ister ama Neşet kabul etmez. Kulis görevlisinin getirdiği suyu içen Ertaş ayağa kalkar ve kendisine bu tuzağı hazırlayan kişiye elinden hiç ayırmadığı sazıyla saldırır. Onun başında sazını kırar. Dağılan, kırılan sazının parçalarını toplayan Neşet Ertaş hiçbir şey söylemeden kulisi terk eder. 

2 sene önce Çankaya’nın resepsiyonunda tanıştım Ertaş’la. Ayakta kalmıştı ve yüzünde acı vardı. Yerimi ona verdim.  2 saat boyunca teşekkür etti.  Yukarıda anlattığım anekdotu anlattım kendisine. Başını öne eğdi, konuşmadı. Kanser olduğundan bahsetmemişti. Yalnızca, “Kalp hastasıyım, İzmir’de yaşıyorum” demişti. 

Bana ısrarla, “sizin için ne yapabilirim” diye sorunca, “Cep telefonunuzu verin. Ara sıra görüşelim. Bir de bu akşam 11’de beni arayabilir misiniz? Babam sizi çok sever.” deyince, güldü ve ”elbette” dedi.  Neşet Ertaş’ı seven ne kadar tanıdığım varsa külliyen hepsini eve davet etmiştim. Tam söylediği saatte aradı. Babam dahil herkesle tek tek konuştu. Evdeki saadeti görmeliydiniz.

Ertaş’la bir süre telefonda düzenli konuştuk. Daha sonra telefona çıkmamaya başladı. Kanser olduğunu gazetelerden öğrendim.  Sanırım hastalığının kendisi için bir acıma/üzülme vesilesi olmaması için gizleyebildiği kadar gizlemişti. Allah rahmet eylesin.

 

 

*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 11 Ekim 2012 Perşembe 22:12
siteniz çok kötü eski hali daha iyiydi bir bilene danışın derim lezzet yok c p
 Misafir
 11 Ekim 2012 Perşembe 13:24
MHP'nin tek başına iktidar olması imkansız olduğundan "farzedelim ki" bile demeyeceğim. O yüzden farzedelim ki koalisyon ile iktidara geldi. Milletvekillerinin bu günkü portresine baktığımızda, hakikaten "bakan olur" diye rahatça söyleyebileceğiniz kaç isim sayabilirsiniz? Kabine böyle ise, bürokratik kadrolaşmaya gittiğinde hangi idarede gerçekten MHP'li kaç yüksek bürokrat bulabilir? Mutlaka bulmaya kalkarsa bulur da, ondan sonrası ne olur?
 Misafir
 10 Ekim 2012 Çarşamba 11:07
sitenin yeni hali korkunç oldu , bir an evvel eski sayfa düzenine dönmenizi öneririm.
 Misafir
 9 Ekim 2012 Salı 18:28
OWLEYE_ Demokrasi sakızının diliyle konuşursak mhpnin başında son 3-4 aydır hitlerin hitabet büyüsüne sahip bir şahıs olsa idi mevcut iktidarın oyunun üçtebirini almış olurdu..Halihazırda son gelişmelerin üçtebirin müdrikesinde acaba itkisinin ötesinde tavırlara neden olabileceğini söylemek mümkün..Alın size demokrasi dili..Diğer taraftan , ulusal tehtit senaryoları boğazda daralan bir zincir misali , bir zaman dilimini zamanından öncesinde yaşamımıza sokmaya çalışmakta gibi sanki...
 Misafir
 9 Ekim 2012 Salı 18:18
OWLEYE_ yaklaşık bir haftadır modern yaşam şartlarından uzak bir kurt köpeği eğitimiyle ilgilenmekteydim..Köpek 5 aylık ve bir kulağı henüz dikleşmedi..Yani şu haliyle mhp nin durum fotoğrafını andırıyor olabilir..Görünen o ki yüce kanepede aklanan şahıs kaybolmuş hafıza yetilerine güvenmekte..olabilir..Mhp nin bundan sonraki bandı maksimum yüzde 18 olabilir..Başına gelen gelmiştir..Tek ideolojisini kurt mitolojisinden alan zihniyet sistematik bir şekilde apolitize edilmiştir esasında...
 Misafir
 9 Ekim 2012 Salı 12:29
mhp-bahçeli ikitidarı ecevite hediye etti,hemide rahşan ecevit ülkücülere söve söve,iftira,çamur ata ata oldu bu,sanırım d.bahçelinin kafasına silah dayandı,medya,cunta,rektörler,yargı koalisyonu-ittifakı, bahçeliyi esir aldı,ülkücü iradeye,ülkücü zihniyete ters,millet düşmanı icraatların, işlerin sebebi,zorlayıcısı bu şer ittifakı olsa gerektir.
 Misafir
 9 Ekim 2012 Salı 11:14
09:40'ta yorumu yayınlanan bir arkadaşımız Bahçeli'nin "milliyetçileri" iktidara taşıdığını yazmış. Bahçeli dürüst bilim adamı kişiliğiyle, geçmişte hiçbir usulsüzlükte adı geçmeyen pırıl pırıl bir insan olarak oy versin vermesin herkes tarafından takdir edilen bir insandır. Ancak milliyetçilerden kastı MHP ise hiçbir zaman iktidara taşımamış, MHP içindeki kadroları bilecek kadar basiretli olduğundan iktidarı rahmetli Ecevit'e hediye etmiştir.
 Misafir
 9 Ekim 2012 Salı 11:08
Ben her iki siyasetçi için yorum bile yapmayacağım.13 yaşında gönül verdiğim üç hilale hep özünden veren,didinen emek veren,insan kazananlardan oldum.Şimdi halâ üç hilale mühürüm,elim varmıyor başka yere.Aleyte tek kelime konuşmam,ben ordayım diye hatırıma oy veren halâ,yakınlarım var,sorup veren de var.Fikri,aklı,dili,tarzı,emeği,gayreti,hayatı ile benim liderim diyeceğim lider çıkar inşaallah.Ama taşra da şu ankinden daha iyi olacak niceleri var,doğru bu söz.Ahmet Garip
 Misafir
 9 Ekim 2012 Salı 10:43
beşer şaşar,düşmez-şaşmaz tek allah var,ömrünce ağıtlar yaktığı karısını babası hiç istemedi,m.ertaş'a rağmen,onu kırmak pahasına onunla evlendi,görülüyorki babası sadece bir ozan değil bilge insan,her mevzuda,bilhassa ozanlıkta babasından fersah fersah geridedir.
 Misafir
 9 Ekim 2012 Salı 10:33
babası m.ertaşın hastalığının ağırlaştığının söylendiği,kendisini görmek istediği,kendisininde almanyadan gelip ölüm döşeğindeki babasını görüp çok kısa süre sonra,babasını ölüm döşeğinde bırakıp almanyaya döndü,akabinde babası öldü,allah taksiratını affetsin.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime