Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Mevlana Olmak
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
15 Aralık 2010 Çarşamba

Mevlana Olmak

Bu hafta Mevlana Celaleddin Rumi’yi anıyoruz. Şeb-i aruz törenleri yapılacak.

Mevlana yaklaşık 750 yıl önce yaşamış, ama hala çok büyük. 2007, UNESCO tarafından Mevlana’yı anma yılı ilan edilmişti.

Anadolu Selçukluları dönemi, Anadolu’nun en zor dönemlerindendir. Türkler henüz Anadolu’da çoğunluk, tam anlamıyla birlik değildirler ve aralarındaki inanç faklılıkları nedeniyle önemli sorunlar yaşamaktadırlar. Moğollar ise hiç rahat durmamakta, o zaman ki dünyayı alt-üst etmektedirler. Babai İsyanı Mevlana’nın yaşadığı bu dönemde çıkıyor. Babailer, Türkmenleri ve Anadolu’yu çok etkilemişlerdir ve bu etki hala sürer. O dönemlerde Anadolu Selçukluları aralarında çıkan sorunlarda Türkmenleri değil, Anadolu’nun yerleşiklerini desteklemişlerdi ki yerleşikler arasında gayrı Müslimleri de sayabiliriz. Türkmenler, Şamanlık geleneklerini sürdürmeye çalışan İslamiyeti henüz tam benimsememiş ama vahdet-i vücud gibi karmaşık kavramları da savunan bir topluluktu. Zaten Selçuklularda en fazla 200 yıl önce Müslüman olduklarından din ve inanç her zaman olduğundan da hassas bir konuydu. Tarih kitapları Babai isyanının paralı Frenk askerleri olmasaydı bastırılmayacağını ve binlerce Türkmenin katledildiğini yazar. Babailerin  Anadolu Selçuklu ordusunu 12 kere yendiğini ve bu “Paralı Frenk askerleri” kimlerse, olmasaydılar Konya’yı ele geçireceklerini yazar. O zaman, Osmanlı Devleti yine kurulabilir miydi, Mevlana’nın durumu ne olurdu, kitapları bugüne kadar ulaşır mıydı Allah bilir. Ancak, yaşadığı dönem çok ilginç ve bilmemiz gereken bir dönemdir. Zaten Babai isyanı sonrası çok zayıflayan Selçuklu ordusu Moğollara karşı fazla direnememiş ve yenilmiştir. Moğollar Konya’ya girselerdi Mevlana ne olurdu yine meçhul…

Babai İsyanı’na katılanlar arasında Hacı Bektaş Veli’nin de olduğu iddia edilir. Babailer için bazı yorumcular “Babailer sosyalistti” diyerek sahip çıkarlar. Mevlana’nın Babailer ile ilgili düşüncelerini hep merak ederim. Anadolu Selçukluları dönemi iyi bilmediğimiz ama çok iyi bilmemiz gereken ilginç bir dönemdir. Bugüne etkileri çoktur. Bugünleri, alevi-bektaşi geleneğini anlamak için o günleri mutlaka araştırmamız gerektiğine inanıyorum. Türklükle ilgili olumsuzlukların önemli ölçüde bu dönemden geldiğini tahmin ediyorum. Tarihçilerimiz keşke “Resmi Tarih“ yazarak masumane kendini meşrulaştırmak gayretinde olan bir devletle uğraştıkları kadar, bu dönemle de ilgilenseler de bazı gerçekleri anlasak. Grek tarihinin uydurma olduğuna, Anadolu’nun Yunan olmadığına kadar gitsek. Türklere ne kadar, Kürtlere gerçekte ne kadar baskı yapıldığını anlasak. Asıl bizim sorunumuz olan “Resmi Tarih”in ne olduğunu bilsek…

Mevlana’nın doğduğu Belh şehri bugünkü Afganistan sınırları içersindedir, Mekke’ye kadar uzanan yıllar süren bir seyahat sonunda Konya’ya yerleşmiştir. O günün koşullarında Mevlana, Şemsi Tebrizi,  Hacı Bektaş ve Yunus Emre  gibi çağları aşabilen büyük adamların çıkması hakikaten mucizedir diye düşünüyorum.

Peki, Mevlana’nın büyüklüğü nereden gelir?

İyi bir Müslüman olması, çalışkanlığı, zekası, bilgisi?

Tabi bunlar da önemli ama bana göre tüm bunları kendini ve çevresini aşmakta kullanabilmesi ve yazabilmesi ona bu azameti getirmiştir.

Kendini yenebilmek, yaşanan çağı aşabilmek… Ne zor şeyler…

 

Yok olmayı istemiyor musun,

İyi şeylerden evladın olsun,

İyiliklerin bükülmüş ipliğidir kalan,

Odur dünyaya direk olanların canı.

 

Şu akıp giden kum seline bak,

Ne durması var, ne dinlenmesi,

Bak birdenbire bir dünya nasıl bozulur,

Nasıl atar bir başka dünyanın temelini

 

Mevlana’yı anlayabilmek için de belli bir seviyede olmak lazım. En azından “Noktanın sonsuz olduğunu bilmek” gerek…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 17 Aralık 2010 Cuma 09:35
Türklerin İslamı seçtiği dönemlerdeki sürece yapılan Savaşların yanısıra,Türk coğrafyasından,Emevi ve Abbasi ordusunda PARALI ASKER olarak görev yapan gurupların çok büyük etkisi vardır.Bu Türk Guruplarının içerisinden, Emevi ve Abbasi Ordularında BAŞ KOMUTANLIĞA kadar yükselen Türk ASKERLERİ vardır.ÖRNEK:Horasanlı Ebu MÜSLİM.Emevi Devletini yıkıp,ABBASİ Devletinin kurulmasını sağlamıştır.Ki Abbasi Devleti Sentesinden şaşan İslamın Tekrar Sentesine gelmesinde önemli Etkendir.H.Tahsin.
 Misafir
 17 Aralık 2010 Cuma 09:30
03.10, "Kılıç zoru ile kabul edilen",inançlar,"kabul edilmiş kisvesine bürünülmüş olur".Böylesine kabuller BİN YILI AŞKIN süre ilgili toplumun kabulu olarak süremez.Türklerin Müslümanlığa geçiş dönemlerinde,Emevi ve Abbasi dönemlerinde,dönemin Türk Devletleri ile yaptıkları savaşların en sert ve en UZUN YILLAR süreni,HAZAR TÜRK İmparatorluğu ile yapılan savaşlardır.Musevi olan Hazar Türk İmparatorluğu,bu süreçte İslama geçmedi.03.10 da yazan dostum,yanlış bilgilere sahipsiniz.H.Tahsin.
 Misafir
 17 Aralık 2010 Cuma 03:10
TÜRKLER NASIL MÜSLÜMAN OLDU? Davul zurna eşliğinde isteyerek mi? yoksa kılıç darbelerin altında binlerce kelle vererek metazori mi? sahi NASIL?
 Misafir
 16 Aralık 2010 Perşembe 22:17
Hasan abi, senin ciddiyetine ve bu sayfaya verdigin önemden ötürü her türlü övgüye läiksin.Benimde bugün bu konu ile ilgili yazacagim bir hayli dagarcigimda sakladigim bir cok yorum var,nasipse yazarin baska bir köse yazisinda beraber oluruz.Insallah Teyze´de o zamana kadar bize katilr.Burdan hepinize yorumlariniz icin sonsuz tesekkürler.No Name
 Misafir
 16 Aralık 2010 Perşembe 21:59
Olayı Müslüman Türk coğrafyasına indirgersek,1300 den itibaren Cumhuriyete kadar olan dönemde SORGULAMA mekanizmasını çalıştırmayan anlayış içler açısı da,Cumhuriyet dönemimizin,Atatürk'ün dönemi hariç,diğer dönemler çok mu iyi?Bana göre felaket ötesi.Atatürk döneminde Savaş Uçağı İHRAÇ eden bir Ülke iken,Atatürk sonrası,İthal eden Ülke olduk.Günümüze bakalım,Ülkenin Başbakanı,Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısı için Ülkenin ARG merkezine geliyor,Üniversite deki %01 kesimin tavrı(?) H.T.
 Misafir
 16 Aralık 2010 Perşembe 19:55
Böyle bir anlayıştır ki,bu fetvanın ardından,İslam dünyasında Bilim ve araştırma yapanların tamamına yakını TEŞVİK yerine,"DELİ" damgasına muhatap olmuştur.Buna ÖRNEKMİ istiyorsunun,onlarca örnek veririm.Mesela 17 ci Y.Y da 4. Murat döneminde,Sarayburnundaki şenliklerde İLK FÜZE denemesini başarı ile tamamlayan Lâgarî Hasan Çelebî.Ödülü,deli damgasını yiyip,Kırıma sürgün.Bizzat Şahit olduğum,1960 lı yıllarda,kendi kurumunda kullanılan LOKOMATİFLERİ yapan kişi Deli diye Bakırköye gönderildi.H.T.
 Misafir
 16 Aralık 2010 Perşembe 19:18
Yüce Yaratanın,okur-yazar olmayan,TEBLİĞCİSİNE (Peygamberine),ilk emri,İKRA (OKU) olmuştur.İslama inanaların büyük çoğunluğu bu AYETİ bilmelerine rağmen,yakın zamana kadar Eğitime karşı OLDUKÇA mesafeli duruyordu."NEDEN???",Var ya o varya, "İÇTİHAT KAPILARI KAPANDI" fetvası.İslam dünyasının CANINA okuyan fetvadır.Arkadaşların çoğunluğu anlamını bilir ama ben bir kez daha tekrarlıyayım."Bilim ve Bilgi süreci Tekamül etmiştir,artık araştırma ve SORGULAMAYA gerek kalmamıştır." Hadi buyurun!!!.H.T.
 Misafir
 16 Aralık 2010 Perşembe 19:05
Gerek Endlüs İslamında,Gerek ABBASİ,Selçuklu ve Osmanlının ilk 200 yılında CEM olunan MEKANLARIN Külliye içeriğinde,İBADET mekanları,Külliye içeriğindeki EĞİTİM Mekanlarının %20 sini teşkil eder durumda idi.Endlüs'ün Üniversiteleri diye bilinen Eğitim mekanları,Avrupanın RÖNESANSININ,Reformunun yolunun açılmasına vesile olan tetikleyici mekanlardır.Hal böyle ikin günümüz İslam dünyasının hali NİCEDİR sorusuna muhatap olursak.Cevap="İçtihat Kapıları KAPANDI" fetvasının SORGULANMASIDIR.H.Tahsin.
 Misafir
 16 Aralık 2010 Perşembe 18:52
Sevgili OWLEYE,İslamın Peygamberi (tebliğ görevlisi), Mekke Müşriklerinin şerrinden kurtulup,Tebliğ görevini daha rahat yerine getirebilmesi için Medineye HİCRET etmek zorunda kaldı.Medineye vardığı ilk gününde,henüz dinlenmeden CEM olup EĞİTİM vereceği MEKANIN inşaatına başladı.Biz o mekana bugünkü "ANLAMI ile" CAMİ demeye başlamışız.Oysa İslamın ANA ŞARTI olan EĞİTİMİN mekanını, günümüzde,kulların yaratanına karşı kişisel ibadeti olan,ŞÜKÜR ibadetlerinin ifa edildiği mekan haline getirdik.H.T.
 -AB-
 16 Aralık 2010 Perşembe 18:23
Değerli dost, 13:20 Misafir. Rica etsek de siz de, sizi ve yazılarınızı ayırt edebilmemiz için üye olsanız veya en azından bir rumuz kullansanız. Bu dergahta birbirini tanıyan dostlar, abiler ve kardeşler farklı fikir sahibi olsalar da birbirini anlayabildikten sonra en azından anlaşamadıkları konusunda hem fikir olabiliyorlar. Sizi anlayabilmek için önce ayırt edebilmemiz lazım. Bu hususu değerlendirmeniz dileğiyle. A.B.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime