Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Devlet Adamı
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
13 Aralık 2010 Pazartesi

Devlet Adamı

Öğrenciliğimde bana öğretilen lider tipi ya iyi ya kötüydü. Osmanlı’nın Fatih, Kanuni gibi iyi veya II. Bayezıt, Deli İbrahim gibi kötü padişahları vardı. Cumhuriyetin devlet adamları ise ara sıra espri yapsalar da hep ciddiydiler. Az konuşur, nadir güler, çatık kaşlı sürekli memleket meselelerini düşünen tiplerdi. Şimdiki gençlerin “cool”, “ağır abi” diye tanımladığı tipler ama bana hepsi çok uzak gelirdi. Üniversite’ye kadar hiç “devlet büyüğü”, yada “devlet adamı” tanımadığım için uzak da olsalar bu imajları tartışmasız kabul ederdim. “Devlet büyükleri” benim algıma göre farklılaşmış, evrilmiş insanlardı. Hatırlarım, ilkokulda iken (Ağrı veya Muş-Malazgirt olabilir), “Atatürk mü yener, Tarkan mı?” tartışması yapmış ve oy birliği ile “Atatürk yener” kararı vermiştik. “O’lum” demişti bir arkadaş, “Atatürk’ü yedi düvel yenememiş ki, Tarkan nasıl yensin?  Bu söz üzerine tartışma bitmişti.

Doğal olarak bana verilen eğitime paralel olarak bu tipler gibi olmaya çalıştım. Mülkiye’ye kaymakam olmak niyetiyle gittim, sonra vazgeçip Maliye Hesap Uzmanı oldum. Tam “ağır abi”lik yerlerde, görevlerde bulundum ama “devlet büyüğü” olamadım. İmajım nasıldır bilmiyorum, fakat ben kendimi asla bu sınıfa sokamadım. Halbuki bir eğlenceye zorunlu olarak katıldığında sıkılan, hatta suçluluk duyan, hayatta önemli bir yanlışı olmayan, az gülen, konuşmayı sevmeyen bir kişiliğim var. Demek ki “Devlet büyükleri” ile ilgili olarak bende çok anormal bir imaj oluşmuş, onları çok büyütmüşüm. Sonradan “onlarda insan”, “onlarda tuvalete gidiyor” dedim ama yine de algım fazla değişmedi. Ta ki “devlet büyükleri”ni tanıyıncaya kadar. Zannediyorum benim ve benden önceki kuşağın durumu da pek farklı değildir.

Şimdilerde ise “devlet adamları” ile ilgili imaj çok farklı. Berlusconi tipi ve imajı yaygınlaşıyor. Magazin dünyasının aranan yıldızlarından karısı Carla Bruni ile Sarkozy tipi yaygınlaşıyor, yada bana öyle geliyor. Artık “devlet adamı” imajlı yöneticiler gittikçe azalıyor diye düşünüyorum. Belki de hiç kalmadı. Seçim sistemlerinin “Halk adamı” tipine zorlaması siyasetçileri değiştirdi. Bence değişiklik gerekiyordu ama “Berlusconi” tipi de çok fazla uçta oldu.

Geçen hafta Le Monde’a bir demeç veren bizim gençlik yıllarımızın hakiki devlet adamlarından Alman Şanyölyesi Helmut Schmit’in “Avrupa’da ulusal ve uluslararası sorunlara hakim yöneticiler mevcut değil”, “Merkel ise diplomatik beceriden yoksun” demesinden ilham alarak bunları yazdım. Anlıyorum ki Avrupalılara göre de lider veya devlet adamı tipi değişiyor. Eskiden liderler fazla yapay ve doğallıktan yoksundu, şimdi ise basitler ve güven vermiyorlar.

Hafta sonu e-dergahın yaşadığı politik gerilimden sonra Türk siyasetine yaklaşmaya çekiniyorum ama Tayyip Erdoğan’ı ilk dönemine göre çok mesafe almış bir lider olarak gördüğümü söyleyeyim. Karizması başta olmak üzere bir çok yönünü de takdir ediyorum fakat eğitimi, demokrasi anlayışı ve devlet adamlığı eksik bulduğum yönleri.

Zamanımızda “devlet adamı”, “halk adamı”, “büyük adam” imajını iletişimin profesyonelleri oluşturuyor. Bu ise doğal olmayan bir şekilde gerçek kişiliğinin dışında “devlet büyük”leri oluşturuyor. Yani lideri, medya ve iletişim uzmanları doğuyor. Artık liderler çift kişilikli, biri gerçek kişilik, diğeri imaj kişilik. Bunu da sakıncalı görüyorum.

Konfiçyus, “Büyük insanların taşıdıkları özellikler şunlardır;” demiş devlet adamlarını kast ederek, “Doğruyu teşhis etmek, iyi bir dinleyici olmak, yumuşak konuşmak, doğruluk, işini severek yapmak, bilmediğini sormak, öfkeden uzak kalmak, zirvedeyken adil davranmak”

Napolyon ise, “Büyük insanların çoğu günde en az bir kez çocuk gibi olurlar” diyor.

Vallahi günde bir kez çocuklaşmalarına razıyım, hepten çocuk olmasınlar da…

Ben olduğu gibi görünen göründüğü gibi olan devlet adamlarından yanayım. Yöneticilerin özellikle farklı bir eğitime tabi tutulmaları gereğine inananlardanım. Yönetici farklı ve fedakar olmalıdır. Yeri geldiğinde devlet yeri geldiğinde halk adamı olabilmelidir.

Diyeceksiniz ki “Kim istemez, meselede bu ya!”

  

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 15 Aralık 2010 Çarşamba 10:46
Ben öyle rakamlardan anlamam,ekilen tarlalarin sayisina bakarim,canli hayvanlarinda adetine bakarim.Ülkemiz köylüyü köyünde yapabilecegi tesviklerle bakmalidir,zaman gecirmeden muhalefet ve bu konuda bilir kisiler acilen bir araya gelip Köye dönüs projeleri hususunda calisma yapmalidirlar.Bu projeye sahip cikan ve adam gibi fikir üreten parti gelecekte benim partim olacaktir,isterse Komonist partisi olsun.Ne bu arkadas Sehirler Sehirlikten cikmis,insanlar bunalimda.Köyde ekilen tarla yok.C.oglu
 Misafir
 15 Aralık 2010 Çarşamba 01:03
2002 yılında karkas etin kilosu 5 milyon 500 bin TL (5.5 TL) dolar kuru 1.600.000 , etin kg fiyatı 3.44 dolar,16 yaş üstü için asgari ücret 222.000.750 TL , bu ücretle alınabilen et 40,36 kg 2010 yılında et 25 TL, kur 1 dolar 1.5 tl, 1 kg et 16,6 dolar,asgari ücret 16 yaş üstü 760.5 TL,bu ücretle alınan et 30.42 kg . Hunçakçılar vatandaşa 2002den 2010a gelindiğinde 10 kg daha az et yediren AKP'nin ekonomik mucizesini kavrayamazlar.Kartel fazla et yedirerek vatandaşı obez yapıyordu !
 Misafir
 15 Aralık 2010 Çarşamba 00:22
H.T. 16.46'daki yorumunla Din mevzusuna girip Dinler arası düşmanlık yaparak "CEVAP İSTİYORUM" diyen SENSİN! Bir tarafı haklı gösterip bir tarafı haksız gösteren yine SENSİN. Ben de diyorum ki "AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE" hepsi aynı....
 Misafir
 14 Aralık 2010 Salı 23:51
23:27 H.T, insanlarin yazdiklari yorumlar evlätlari ve gözleri gibidir.Yukarida saatini verdigim yorumun simdiye kadar yaptigin yorumlarin en güzeli ve en harbisidir.Normalde bu yorumu arabalarin arkasina,Taksim meydanina,Vatan Caddesine uzatmiyayim cogaltip her tarafa asmak gerekiyor.Milletin düsüncelerine tercüman oldun.Zaten su kartel lafini duyunca cinlerim kafama üsüsüyor.Cok yaptilar bu millete,en kötü yaptiklari is ise Haktan göründüler,haksizlik yaptilar.Alma garibin ahini cikar aheste.
 Misafir
 14 Aralık 2010 Salı 23:34
22:18 Teyze;Üye olmam icin yaptiginiz telkin icin tesekkür ederim.Üye olmam icin 2011 yilini bekliyorum,nasipse olurum.AB kardesimizin samimi ve acik fikirli olmasi beni sevindirdi,diger boyutu ise kelimenin tam anlamiyala üzdü.Atilimci bir ruh,kolunda altin bir bilezik olan insanlari Devletimizin tesvik yapmasi gerekiyor.Bütün Dünyada Devlet Halkin istihdam kurmasi icin yardim ediyor,alanda verende memnun.Cok uzakta olmasam gidip kardesimi bulurdum,üstün karakterli bir arkadas.
 Misafir
 14 Aralık 2010 Salı 23:27
Sevgili AB,"kafanız karışmamalı".Çünkü,1991 den itibaren 1995 seçimlerine kadar Türk siyasetini Kartel Medyası dizayn etti.1995 de Kartel medyasının hesabı şaştı ve Refah-Yol koalisyonu ortaya çıktı.(Çilleri İMHA savaşı ve 28 Şubat Süreci bu nedenledir) DYP kim tarafından NEDEN BÖLÜNDÜ? Çillere yapılan İMHA Ecevite 2002 de yapıldı.Fakat Kartel Medyasının Toplum mühendisliği yine şaştı,hiç hesapta olmayan AKP aradan sıyrıldı.Oysa Kartel medyası, Fazilet Partisini böldük diye seviniyordu.H.T.
 -AB-
 14 Aralık 2010 Salı 23:24
Hasan Tahsin abimin yazısına teşekkür etmeden yatmak istemedim. Şu veya bu dönemin (bazıları her dönemin tabi) "Vampirleri" ve özellikle vurguladığınız gelir dağılımı adaletsizliği ülkemizin en büyük kabusu. Kabusun çözümü için ben kendi dönemimden ümidi kestim de umarım çocuklarımız bu işin çözüldüğünü görür. Tekrar ifade etmek isterim: bugün birşeyler öğrenmeme vesile oldunuz, teşekkür ederim. Saygılarımla. A.B.
 -AB-
 14 Aralık 2010 Salı 23:05
Teyze gerçekten okudukça kendimden vazgeçiyorum. Hepten vazgeçtim artık bakmıyorum da. Karıştıkça karışıyor hesaplar. Biz Türküz, her şekilde ayakta kalırız. Özetiniz için teşekkür ederim, kendime geldim. Sevgili Çapanoğlu, Allah bizi kendinden gayrı hiçbirşey düşünmeyenlerden korusun. Biraz okudukça bir daha gördüm, lüks kompartmandakiler geliyor gidiyor ama bizim kompartmanın derdi hep aynı. Saygı ve sevgilerimle iyi geceler diliyorum sizlere. A.B.
 Misafir
 14 Aralık 2010 Salı 22:50
Sevgili AB,22:01 de söyledikleriniz doğru.Fakat 1998-2002 arasındaki Büyük HORTUMLAMALAR süreci sonucu,Ülke 2000 ve 2001 de iki büyük EKONOMİK kriz yaşamak zorunda bırakıldı.Bu ne idi biliyormusunuz.1996-1997 deki ünlü HAVUZ hesabının rövanşı idi ve 2002 de Ülkeyi getirdiği noktada,Kamu Borç Staokunun GSMH ya oranı %86 lardı.Siz şimdi%86 dan alıyorsunuz,2008 de %28 kadar çekiyorsunuz,2009 Yüzyılın KRİZİ dolaysı ile rakkam %45 lere çıkıyor,2010 ise %40 ların altında.Benim derdim "Vampirler".H.T.
 Misafir
 14 Aralık 2010 Salı 22:42
21:50,Kardeş,din düşmanlığı yapman için bir neden mi var? Burada dini propaganda yapan bir yorumcuya ben rastlamadım,ama sen ha bire din düşmanlığı yapıyorsun.Bu yaptığın fikir hürriyeti değil,düşünce özgürlüğü de değil,haberin olsun.Bu yaptığınız AHLAKSIZLIĞIN ve saygısızlığın danışkasıdır.Lütfen herkesin inancına saygı gösterin,Sizin Ateistliğiniz bizi ilgilendirmiyor.Yaptığınız çok nahoş bir durum.Yüreğin yetiyorsa ismini yaz,buluşalım karşılıklı tartışalım,bakalım kimin fikri doğru imiş.H.T.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime