Kum taneleri ağladığında zaman durur
Asırların düğümünün peşinde usanmadan koşmuş tüm filozoflar... Ki, bir çoğu halen daha araftalar.
Öykünmelerine öyküler düzülen tüm sanatçılar... Ki, ekseriyetle nevrotik hatıralarla da olsa anımsanırlar.
Büyücü kostümlerinden sıyrılıp ticarette karar kılmış tüm alimler... Ki, tüm zamanların cevabı verilememiş sorusundan çoktan sınıfta kaldılar.
Kumlar... Nasıra'da İsa'nın, Tur eteklerinde Musa'nın, Mekke 'de Muhammed 'in ayakları altında bulundular. Sayılamayacak kadar çoktular, bazen güneş kadar kızgın, bazen su gibi akışkandılar. Mikail yardımıyla kah gezgin olup kah sürgün oldular. Ta ki gözyaşları fışkırana dek, tüm kum tanelerinin her bir tanesinden. Yer çekiminin de efendisi zamana mağlup oldu.
KUM SAATİ: Zaman durmadan önce kum tanelerinden birinin itirafları:
Bir vakum tarafından çekilir gibi yerin dibine savrulduk, karşı konulmaz çekime karşı yüzeyde kalma uğruna kardeş kum tanelerini altımıza itmeyi hiç umursamadık. Zaman durmaya yakın, yerin çekimi kum tanelerini daha bir hızla yere savururken üste olmanın kurtuluşa yetmediğini anladık.
Huzur ve ekmek için deryaları geçmeye uğraşan bebeklerin cesetlerine kucak açan da biziz. Rüzgar estiğinde masum cesetlerinin üzerinde salınan da biz. Kalleş kurşunları engelleyen de biziz. Modern insanın çoğul kişiliklerini oynaştırdığı camdan hayatlarının ham maddesi de biz... Zamanın savurganlığı hızlanmışken ve bunca acıya şahitlik ederken gözyaşı dökecek kadar cesur olup birbirimize sarılabilirsek eğer. Kum saatinin boynunu sıkmakla kalmayıp zamanı durdurmuş oluruz