Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun muhalefet üzerindeki
ölü toprağını attığına şüphe yok.
Gazali'nin "Şüphe duymayan hakikati bulamaz." sözüne saygılıyım ama şüphe aynı zamanda aklın da depremidir!
Muhalefet için asıl şüphe, bu kadar güçlü isimlere rağmen seçimin kaybedilme ihtimalinin halen bir seçenek olması ve aynı zamanda bu seçeneğin getireceği siyasi sonuçlar!
Mesela..
Muhalefet kaybederse, kendi siyasi yıldızlarını kara deliğe düşürebilir!
Bakmayın siz iki tarafın da 'bu iş tamam' dediğine. Hiç bir seçim bu kadar öngörülemez olmadı.
Hiç bir seçimde siyaset sosyolojisi bu kadar birbirine girmedi.
Kim, nerede, niçin, neden sorularının yanıtlarını vermek hiç bu kadar zor olmadı.
HDP aslında ne istiyor?
Milliyetçi cephe, HDP'nin muhtemel komplikasyonlarını ne kadar göğsünde yumuşatabilecek?
Listeler, kopma getirecek mi?
Bu soruların yanıtları için biraz daha bekleyeceğiz.
Subjektif bir kanaat olarak yazıyorum. Muhalefet psikolojik üstünlüğü yakaladı ve hatta muhtemelen bu pazar seçim olsa Millet İttifakı yüzde 52-53 bandında seçimi kazanabilir gibi duruyor. Lakin...
Başarıyı yakalamaktan daha zor olan, o başarıyı sürdürülebilir kılmak değil midir?
Yakın zamanda önce dağılan, sonra toparlanan masanın bıraktığı hasar yüzünden, muhalefetin yakaladığı başarıyı kesintisiz devam ettirme garantisi henüz yok!
Tüm bunlardan daha önemli olan olgu, iktidar ve muhalefetin temel bir yanılgıya sahip olması.
İktidar, İmamoğlu ve Yavaş'ın varlığını küçümserken, muhalefet abartıyor!
İzah etme çalışayım.
Her şey sıfırdan büyüktür!
İmamoğlu ve Yavaş'ın muhalefet eksenine somut oy katkısı muhakkak olacaktır ama bu katkıyı şu aşamada abartmak siyaset bilimine göre anlamlı değil.
Sev, sevme ama İmamoğlu ve Yavaş'a toplumun bir bölümü liderlik tacı taktı fakat...
Yavaş ve İmamoğlu bu tacı takmak için ne zaman harekete geçmeleri gerektiğini ayarlayamadılar!
Muhtemelen, Baba- The Godfather filmindeki "Siyaset, tetiği ne zaman çekeceğini bilmektir." repliğini unuttular! İkinci adamlık ya da yardımcılık, bu liderlik tacının yıldızını bir miktar düşürdü. Sürekli liderlerin yanında gezmeleri, liderlere güç verirken, Yavaş ve İmamoğlu'nu aşağı çekiyor. Siyaset elbette mümkün olanı yapma, mümkün olandan en iyi sonucu çıkarma sanatı ama Yavaş ve İmamoğlu adına düşünenlerin daha ince bir diplomasi ile o liderlik algılarını korumaları daha uygun olabilirdi.
İktidar cephesinin havlu atacağını varsayan gazeteci ve siyasetçi dostların da çok erken konuştuğunu düşünüyorum.
Henüz hiç kimse iktidarın elindeki majör kartları görmedi!
Sadece görülenin üzerinden yapılan yorum, eksik yorum, eksik yorum da yanlış yorum olur.
Kim, kara deliklerini daha hızlı onarma hamleleri yaparsa, o ittifakın kazanma ihtimali artacaktır.
Bugün itibariyle iktidarın işinin biraz daha zor olduğunu varsayabiliriz ama iktidar gücünün suyun akışını değiştirme potansiyelini unutmadan!
Aldığım kulis bilgilerine göre siyasete girmeye hazırlanan Hakan Fidan istifa etmeyecek!
Çünkü Milletvekili değil, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak.
Yavaş ve İmamoğlu örneği gibi.
Nasıl, her iki başkanın istifasına gerek olmadıysa, Fidan için de böyle bir ihtiyacın gerekmeyeceği öngörülüyor.
Boşalan MİT Başkanlığı'na da Hakan Beyin yardımcısının atanacağı söyleniyor.
Bu hesap gerçekleşirse, İbrahim Kalın'ın Dışişleri Bakanı olma ihtimali artıyor.
Ankara Kulislerinden aldığım başka bir habere göre BBP Başkanı Mustafa Destici'nin Erdoğan'dan Bakanlık istediği, bu talebin de kabul edilmediği yönünde.
Son kulis de MHP'den olsun.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, seçimin kazanılması halinde MHP Lider Devlet Bahçeli'nin istememesine rağmen Cumhurbaşkanı Yardımcılığı teklif edeceği iddiaları var. Ne yorulduk ama! Velhasıl seçim sonuçları ne olursa olsun, inşallah hepimiz için hayırlı olsun. Son olarak, yüksek gerilim hattına girmeden kazasız seçim atlatmanın, seçimin finali kadar önemli olduğunu unutmamamız dileğiyle...
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!