Konfüçyüs'ün
"Zaman, paraya benzer, lüzumsuz harcanmadıkça, daima yeter." sözü yüzünden artık Konfüçyüs'ün filozofluğundan bile şüpheleniyorum!
Zaman kimseye yetmiyor.
Çılgın bir akarsu gibi çağlaya çağlaya akıyor.
Seçime 54 gün var.
Zaman daraldı.
İki ittifak da nihayet sahaya indi.
Muhalefet görünürde bir miktar önde olsa, seçime iki aydan az kalsa, yumurta kapıya dayansa da...
Cumhurbaşkanı Yardımcıları kimler olmalı, iki görev aynı anda olur mu konusunu tartışıyorlar!
Çok güzel, siz böyle devam edin!
Diğer taraftan ilk kez seçimi kaybetme ihtimalini gören iktidar, daha disiplinli ve aktif çalışıyor.
Süleyman Soylu'dan Murat Kurum"a.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a kadar bir çok önemli isim sahada aktif çalışıyor.
Depremzedeler için yapılacak evlerin temelleri atıldı.
EYT'liler konusu çözüldü.
Asgari ücret arttırıldı.
Ve halen iktidarın elinde açıklamadığı majör kartlar var.
Muhalefet halen cik cik konuşuyor.
Harika! Çok harika!
İktidarın bir türlü işin içinden çıkamadığı, bence de başarılı ol(a)madığı konulardan birisi de ekonomi...
Ekonominin getirdiği enflasyon, enflasyonun getirdiği hayat pahalılığı can yakıyor.
İktidar da bu durumun farkında ve yeni arayışlara yöneldi ama...
Yöneldiği noktada iki farklı değerlendirme ortaya çıktı.
Erdoğan, ekonominin kaptan koltuğunu Mehmet Şimşek'e vermeyi düşünse de, kurmayları, böyle bir durumda şimdiye kadar katedilen mesafenin boşa çıkacağı düşüncesindeler.
Erdoğan dahil parti yetkilileri Şimşek'le yaptıkları görüşmeler de partiye aidiyet sözü aldılar ama herkesi memnun edecek ortak bir nokta henüz bulunamadı.
Tayyip Erdoğan, Şimşek'in ekonomiden sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmasına sıcak bakarken, kurmayları milletvekili olmasının daha sağlıklı olacağını savunuyorlar.
Şimşek vekil adayı olursa, bilin ki iktidarın ekonomi politikası aynen devam edecek.
Şimşek listelere girmiyorsa ve iktidar kazanırsa bilin ki Cumhurbaşkanı Yardımcısı ya da ekonomiden sorumlu bakan olma ihtimali yüksek demektir.
VEKİLLİK TEKLİF EDİLEN GAZETECİLER !
Siyaset yapmak; iş dünyası, sanat ve medya dahil her yere sıçradı.
Sıçradığı her yerde de iz bırakıyor.
Elbette hiç kimse seçtiği parti yüzünden kınanamaz.
Kınarsan, senin tuttuğun partinin de kınanmasının yolunu açarsın.
Sadece parti gazeteciliğine mesafeliyim.
Çünkü...
Parti gazeteciliğinin sadece mesleği değil, kendini ve militanlığını yaptığı partiyi de çürüttüğünü düşünüyorum.
Kalemi, sadece tuttuğu partinin lehine yazdığı için yazdıklarının bir önemi olmadığını, yazının sahibi dahil herkes bilir!
Elbette gazeteci kendine yakın gördüğü partinin daha fazla haberini yapma, beğendiği lideri övmesi doğal ama.
Yazılarında karşı mahalle düşmanınsa, o gazetecilik değil, militanlıktır...
Tartışmasız bir ölçü değil elbette ama şöyle basit bir tartı koyalım.
Tuttuğu, lehine yazdığı partinin kendisine dava açtığı kaç gazeteci var?
Peki, tüm partilerin birden dava açtığı kaç gazeteci var?
25 senedir sanırım 2 kez sandığa gittim!
Tam da bu yüzden çoğunluğun aksine siyasete atılan gazeteci sayısı beni mutlu eder.
Çünkü, siyasetin kendi dinamiğinde taraf tutmanın belli bir mantığı vardır ama bence bu bile sınırsız değildir.
Gelelim mevzumuza.
Siyaset, TBMM'de yapılır.
Gerisi, laf...
14 Mayıs'ta geçmiş seçimlere oranla bu seçimlerde daha fazla gazetecinin TBMM'ye girebileceğini öngörüyorum.
Hatta, vekillik sevdası bu dönem gazetecilerde tavan yaptı.
Çiçek Abbas'ta İlyas Salman diyordu ya "Dedim gözlerinin rengi ne? Dedi kara sevda…"
Aynı öyle.
Mesela Müge Anlı.
Kötüleri saklandığı delikten çıkaran gazeteci.
Anlı, diğer rakiplerine göre çok yönlü destek alsa da, mesleğinde başarılı doğrusu.
İktidar partisi Müge Anlı'ya Milletvekili adaylığı teklif etti.
İktidar kulislerinde Anlı'nın yüzde 2 ile 2,5 oyu olduğuna inanılıyor.
Ukelalık yapmak istemem ama bence bu yaklaşımın sosyolojik karşılığı olmadığı gibi siyaset bilimine göre de kabul edilebilir tarafı yok.
Bu hesaba göre, Tarkan liste başı yapılsın. Ajda Pekkan'ı da şimdiden Cumhurbaşkanı Yardımcısı ilan edip, hiç seçim sonuçlarını beklemeyelim!
Müge Anlı'yı mesleğinde başarılı ve ağzı iyi laf yapıyor diye alırsanız, bu anlaşılır.
Yok, oyumuzun üstüne oy koyacağız derseniz, bu yanılgıdır.
O vakit, twitter hesabı bir kaç milyon olan fenomenler var.
Onların neyi eksik?
Milyon diyorum!
50 binle bağımsız Milletvekili seçilme imkanı var!
Kapın onları!
Velhasıl Sabah yazarları Hasan Basri Yalçın ve Hilal Kaplan'a..
Star yazarı Halime Kökce'ye de iktidar partisinden vekillik teklifi geldi.
Siyaset bu, elbette saatler içinde her şey değişebilir ama bu gazetecileri TBMM'de görecek gibiyiz.
Hayırlı olsun!
Bu arada son not olarak Sabah yazarı Şebnem Bursalı'nın da İzmir ve Aydın'dan vekil olmayı istediği konuşuluyor.
HANDE FIRAT...
Hande Fırat kendisine ayrı bir başlık açılmasını hak eden bir gazeteci.
15 Temmuz'un simge isimlerinden.
Hem şanslı.
Hem şanssız...
Şanslı çünkü...
15 Temmuz Fetö kalkışmasında hayatının gazetecilik şansını yakaladı ve aynı anda siyaset ve medya tarihine geçti.
Şanssız çünkü..
Yaptığı iyi bir gazetecilikti ama bunu partizanlık olarak algılayan bir kesim de oldu.
Böyle algılanmasına biraz da çalıştığı kurumların iktidara yakın olmasının katkısı da oldu tabi.
Bir kesim tam da bu yüzden Fırat'ın geçmişte yaptığı ses getiren özel haberleri görünmez yapmaya çalıştı.
Hande Fırat'ın bu şartlara rağmen çalıştığı kurumlarda şartları zorlayarak gazetecilik yapmaya çalıştığını da hak teslimi olarak bir kenara not edelim.
Hande Fırat'a da vekillik teklifinin geldiğini ama şu ana kadar bu öneri ve telkinlere mesafeli baktığı söyleniyor. Direncini sanırım sadece Erdoğan kırabilir!
MÜGE ANLI AÇIKLAMA YAPTI AMA... DOĞRUSU İÇİN TIKLAYINIZ
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!