Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
DevrimCİ Artist!
Talat Atilla
YAZARLAR
28 Ocak 2013 Pazartesi

DevrimCİ Artist!

BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e ait yüzlerce benzer konuşmanın sadece 24 Ocak 2013 genel kurul konuşma tutanaklarından bir alıntı:

LAN! ÇAKAL! BEN DEVRİMCİYİM!

Ne kadar kimlik sorunu olan, ucuzundan şöhret arayan, mesleğinde tutunamayan varsa, markalaşmış bir istismar unsurunun paçasından tutup haykırıyor, “BEN ŞUCUYUM!”

Doğrusu akıllı bir yöntem. O markanın biriktirdiği pozitif algıları zahmetsiz cebine at,  kahraman üretmeye meraklı bir toplumu kolayca etkile.

Devrimcilik bir meslek mi?

Önder’in ne zaman sıkışsa ya da kendini göstermeye çalışsa bu aidiyete sarıldığına bakarsak, galiba öyle sanıyor. 

3. sınıf bir Kemal Sunal taklidi ile devrimci olunca, yüze göze bulaşması normal.

Evet, önceleri bir parça gülüyorduk. Eğlendiriyordu bizi. Eğlendirdiğinin farkında olacak kadar aktörlüğü de var ama şimdilerde acıma ile karışık kekremsi bir tat bırakıyor.

Şu itiraz gelebilir; “İşkence gördüm ben kardeşim, ne dayaklar yedim. İsyanım bu yüzden!”

İyi de, bu mağduriyetin kaymağını yemekten bıkmadın mı kardeşim?

Ne bitmez mağduriyet, ne tükenmez kan davasıymış bu?

Bak, mağduriyetin seni aktör, ünlü, vekil ve üstüne bir de zengin yaptı.

Vallahi insanın mağdur olası geliyor.

Che Guevera vatandaşlık alıp, TBMM’de vekil olsaydı, bu tatminsizliği ile ailesi zengin olan Che Guevera’ya da, “SÜLALEN BURJUVAYDI SENİN ÇAKAL!” diye sataşırdı.

Mühim olan eylemin satması değil mi?

Satardı da…

Sınıf farkına karşı mücadele ediyormuş gibi yapıp, hep aynı sınıf için üretmek, ne satıyorsa onu pazarlamak, popülizme tapınmak,  devrimcilik değildir.

Süreyya Önder devrimci ise, Nazım Hikmet, Deniz Gezmiş, Erdal Eren neci acaba?

Onlar devrimci, Süreyya Önder aktördür.

Peki, bu dünyada aktör Süreyya Önder’e  hiç mi rol düşmez.

Düşer… Bir gün devrim olursa, devrim liderini güldürecek bir pozisyon ona pek yakışırdı!

 

Akıl oyunu

Irkçılık, kibir ve suiistimal beni deli ediyor.  Beni deli eden ne varsa, maşallah, hepsi siyaset kurumunda mevcut. Bin kez yazdım. Irkçılık akıl hastalığıdır. Ne olacağımıza kendimizin karar veremediği bir kan bağından dolayı bir başkasına nasıl üstünlük taslayabiliriz?

Bu realiteler bilinmesine rağmen, ırkçı akıl, profesyonel ters propagandayı müthiş beceriyor. Her ağzınızı açtığınızda, “Sus, ırkçı seni!” diyen ırkçılardan, faşistliğin bile ırzına geçen bu akıl oyunlarından gına geldi.

Son örneğini yakın zamanda yaşadık.

Irkçılığı meslek edinenlerin, Milletvekili Birgül Ayman Güler’in,

“Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit gördüremezsiniz” sözlerine karşılık, “IRKÇILIK YAPIYOR” itirazı, Aristo- Hegel’i bırakın, Bakkal Mehmet efendi diyalektiğine bile ters.

Güler, bir ırkla, diğer ırkı kefeye koymuyor. 

“Türkler, Kürtlerden üstündür” ya da, “Kürtler, Türklerden üstündür” deseydi, her türlü sert eleştiriyi hak ederdi. Oysa, bir ulusu oluşturan Türk ismi ile, bir ırkı oluşturan Kürt isminin eşit olmadığı yönünde sosyolojik bir tespit yaptı.

Bu kelimenin neresinde bir ırkçılık var?

Olmadığını Güler’i eleştirenler de biliyor ama mesele bağcıyı dövmek.

Her uygun pusudan sniper atışı yapma kültürü, maalesef ırkçı/faşist düşüncenin olmazsa olmazı…

Irkçı arsızlık, suiistimal ve akıl oyunlarının, şımarıklıkla bu kadar rahat vücut bulduğu başka bir ülke yok. 

Baktım tarihe. Gerçekten yok.

 

Zulümdür adı!

Belediye Başkanlığı giderek bir keyif çatma alanı, bir ego tatmin merkezi haline geldi.

Bina, köprü yapmayı belediyecilik zanneden anlayış, insanı ucuz bir meta olarak görmeye başladı. 40 sene önce, “çöpçü başı” olarak anılan başkanlar, bugün, birer küçük padişah gibiler. Ayırmıyorum. Ankara’nın Çankaya, Mamak, Altındağ, Etimesgut başta olmak üzere birçok başkanını beceriksiz buluyorum.

İnsan öğüten makine gibiler.

Bunun son örneği de Ankara Sincan Belediyesi’nde yaşanıyor.

Sincan belediyesi taşeron işçilere aylardır maaş ödemiyor.

İşçiler, kış-kıyamette aç, beyler, sıcak makam arabalarıyla caka satıyorlar.

Neymiş, taşeron işçiler kadrolu olmadığı için belediyeyi bağlamazmış.

Peki, o taşeron işçiler belediye için çalışırken, belediyeyi bağlıyor da, maaşlarını isterken mi belediyeyi bağlamıyor?

Ayıp olmuyor mu Sayın Mustafa Tuna?

Beceremiyorsan, çek git!

 

Bu bir suç duyurusudur!

Sağlık Bakanlığı koltuğuna getirilen Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu ile bir iki selamlaşmanın dışında tanışıklığım yok ama mütevazı ve makul bir görüntüsü var.

Bu yüzden kendisinin istifade edeceğini düşündüğüm önemli hatırlatmalarım olacak.

Bakanlık koltuğunda ne kadar oturacağı, Selefi Recep Akdağ’ın yaptığı hataları yapmamasına bağlı. Akdağ’ın başarılı hizmetlerini inkâr edemeyiz ama emrindeki bürokratların fazlaca etkisinde kalmanın bedelini ödediği de biliniyor.

Bakanlık, halk ve sağlık teşkilatının arasındaki gönül bağının kopmasının sebebi bazı bakanlık üst düzey bürokratlarıdır.

Bakanlığın hizmet binalarının kiralanması ve mobilyaların alımı mercek altına alınmalıdır. Milyon dolar ödenerek alınan ameliyat robotlarının, neden çürümeye bırakıldığı, ambulans helikopterlerin süreçleri, hudut sahiller genel müdürlüğüne giden paraların akıbetleri masaya yatırılmalıdır.

Devlet gücü kullanarak, meslektaşlarına, teftiş kanalıyla güç gösterisi yapan bürokratlara, “HADDİNİ BİL! BAKAN BENİM!” denmelidir.

Somut bir örnek vereyim;

İdris Kurt isimli, annesi kalça çürümesi hastalığı geçiren bir vatandaş, maruz kaldığı bürokratik oligarşiyi, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve dönemin Sağlık Bakanı Akdağ’a, “Bu bir suç duyurusudur” şeklinde şikayet etti. Ve bundan sonra ne oldu biliyor musunuz Sayın Müezzinoğlu?

Şaşıracağınıza eminim.

Kurt’un şikâyetçi olduğu doktorlar yerine, mağdura yardımcı olan Doktor Hasan Yıldırım’a soruşturma açıldı.

Bakanlıktaki bürokratik oligarşi o kadar güçlü ki;

Başbakan Erdoğan’ın ilgilendiği bir konuyu bile sumen altı etmekle yetinmeyip, üstüne bir de kazağı tersten giydirebiliyorlar.

Fıkra gibi ama değil. Bakarsanız, görürsünüz Sayın Bakan.

 

*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 29 Ocak 2013 Salı 23:41
15.34 haklısınız ama maalesef sonuç alınamaz.Çünkü kendi partisi sahip çıkmıyor.Geçen dönem yine İzmirli Canan Arıtman vardı,yediler.Çünkü parti sahip çıkmadı.Birgül Ayman'ı da yiyecekler.Çünkü biz sahip çıkamıyoruz,partisi sahip çıkmıyor.Yüz binler partinin kapısına yığılabiliyor muyuz?Hayır.Birgül Ayman 2003 yılında HADEP'i kapatan AYM Kararının Gerekçeli Kararını okumuştur.Millet,Türk Milletidir.Kürt bu Milletin içinde yaşıyan etnik kökenlerden biridir.Kılıçdaroğlu acele gönderilmelidir.d.k.
 Misafir
 29 Ocak 2013 Salı 23:19
Şu taşeron işçiler olayı neden çözülemedi yıllardır. Bildiğim kadarıyla Devlet taşerona 10 lira veriyor, taşeron 10 liranın 4 lirasını işçiye veriyor, 3 lirasını devlete geri ödüyor vergi-sigorta vs. olarak, 3 lirasını kendi alıyor. Halbuki her konuda bir gecede kanun çıkaran hükümet bunu düzeltip o 7 liranın tamamının işçinin cebine gitmesini sağlayıp, her yılbaşı işten çıkarılıp, tekrar alınmasının vs. önüne geçebilir.
 Misafir
 29 Ocak 2013 Salı 23:11
Talat Bey bugün biraz sinirli miyiz ne? Hele otur bi soluklan :)
 Misafir
 29 Ocak 2013 Salı 17:46
Aman Allahım(Oh my god.İngilizcesi böyleymiş.))!..Editör bana bir tokat atar mısın lütfen?Rüyada mıyım,yanlış mı okuyorum...Yooo,doğru totem yazıyor...Toteme bak neler yazıyor?Ha anladım;bu totem değil.Toteeeem,dikkat et senin rumuzunu kullanan biri yorum yazıyor...Bir dakika ya,doğru olabilir.Günahını almayalım şimdi.Eğer bu yorumu Totem yazdıysa vallahi buradan kendisinden özür dileyeceğim.Bugünlük tabi;çünkü yarın yine o aslına yani AKP ye dönecektir.
 Misafir
 29 Ocak 2013 Salı 15:34
Ayman Güler büyük çoğunluğun hislerine, çok erkeğe taş çıkartırcasına sahip çıkmıştır.Barış'ı utanmadan ağzına alan bölücü ve katiller Türk bayrağı'nı bile kabüllenmemektedirler.Siz hangi barıştan bahsediyorsunuz?BARIŞ SÖZLERİ KOSKOCAMAN BİR YUTTURMACADIR.Ayman hoca'nın söyledikleri doğrudur.Tek hedefleri ülkemizden bölünerek ayrılmaktadır.Türk bayrağı'na değil, sözde Kürt devleti bayrağına sarılanlara nasıl inanıyorsunuz.Uyan ey millet'im uyan.Yarınlar çok geç olmadan.
 TOTEM
 29 Ocak 2013 Salı 14:35
Devre dışı bırakılacağına inanıyorum.Bundan ötesi benim algım için epey sisli bir durumda.Türkiyede güçlü ve yapıcı alternatif bir muhalefetin olması gerektiğine yürekten inanıyorum.Ben Chp yaptığı hatalarla Akp nin kendini yırtsa elde edemeyeceği başarılara ve imaja sahip olmasını sağlıyor derken bana Akp yalakası dediler arkadaşlar ancak dikkat ederseniz iyi analiz ederseniz Chp şike yapan bir takım gibi inadına kötü oynuyor!Bence Chp nin içerisinde şike yapıp maçı satan birçek oyuncu var.
 TOTEM
 29 Ocak 2013 Salı 14:33
Düşünme ve muhakeme etme gereği duymadan ham tepkiler vermeye alışmış insanlar arasında prim yapıyor.Chp yi bende çok eleştiren biriyim ancak bu vekilin söylemi ile yapıştırılan yaftanın birbiri ile örtüşmediğini düşünüyorum.Daha öncelerden benim paranoyakça komplo teorim değim teoriye artık ciddi ciddi inanmaya başladım.Bir el Chp yi bitirip Akp yi mutlak ve tek güç yapma uğraşına girmiş. Erdoğan İkinci bir Atatürk gibi bir amaja hazırlanıyor hissi var bende Pkk nın da bu çaba çerçevesinde-
 TOTEM
 29 Ocak 2013 Salı 14:30
Bu kadar kötü niyetli,bu derece samimiyetsiz ve birbirine bu derece kin ve öfke ile bakan insanlardan objektif ve mantıklı değerlendirmeler beklemek yanlış olur.Sayın Atilla yazınızdaki BİRGÜL AYMAN GÜLER hakkındaki değerlendirmenize yürekten katılıyorum bu konuşmayı defalarca dinleyip okudum ancak bende Türk ırkı ile kürt ırkının kıyaslanıp Türklerin üstün olduğu algısı bende de oluşmadı.Ancak basın sistematik olarak tek elden kumanda ediliyor gibi istediği algıyı oluşturuyor ve buda pek fazla-
 Misafir
 29 Ocak 2013 Salı 13:55
Sayın Talat Atilla'nın yazısını keyifle okudum, ellerine sağlık. Belki bazı PKK sempatizanları ve ikinci cumhuriyetçiler beğenmeyebilirler. Gerçekleri cesaretle ortaya koymuş. Birilerinin ezici güç karşısında bile hakkı savunması gerekir. Aksi takdirde sadece içinden buğzederek bir yere kadar idare edebilir. TÜRK kavramı gittikçe yok edilmeye çalışılıyor ve kimin, neden yaptığını da herkes gayet iyi biliyor, görüyor. Bakanlıklardaki terslikleri taraftar medya yazmıyor, diğerleri de yazamıyor.
 Misafir
 29 Ocak 2013 Salı 13:13
Atilla bey, hedefini 12 den vuran iki ok atmışsınız. Aklınıza ve fikrinize ve vicdanınıza sağlık.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime