Çarpık bir düzensizlik göz önünde olduğu zaman bir düşme hissi uyandırıyor değil mi? hani rüyalar da olur ya …
Madde mekan kavramı lav olur , hani küçük bir odada olursun ama odadan daha büyük hissedersin, sığamazsın fakat bir o kadar da uçsuz bucaksız gelir..Veya sinir hali olur…
Herşey Evren’de bir simetri üzerine dizilmiştir bu bozulduğu zaman da denge bozulur bu Evren’in içinde ki her şeyde aynı süreçte devam eder. Düzensiz olan herşey işe yaramazdır. Madde düzen ile varolur.
Çok basit… Mesela bir gömlek…Düğmeyi baştan yanlış düğmelemek gibi…Bozukluk zinciri oluşturuyor…İşte farketmeniz gereken şey; bu his nerenizde ? Eksikliği midendeki boşluk hissi diyelim..Tüm vücût etki altında olduğunda düzen bozuluyor…Çünkü midende değil bu his, beyninde..Ama beyin bu hissi vermeye programlı mı diyorsunuz?
Bilgisayar gibi düşünün, beyin ise anakart diyelim..Herşeyin bağlandığı nokta orası..Veri akışının sağlandığı yer orası…
Belki de tüm inançlar yanlış, olamaz mı?
Olabilir doğru ancak değişimle orantılı da bulunabilir..Faturası ödenmeyen kısıtlanmış internet gibi…
Ama yaşam donmuyor!
Çünkü; yaşam ve zaman donmaz…Ayak uyduramayan düzenler donar…Pili biten bir makina donar…Ama madde olarak yaşamda yer kaplamaya devam eder…
Çünkü açsınız! Açsınız ve yer kaplamaya devam ediyorsunuz….
İşlevsizsiniz! Çünkü pil yani yemek yemelisiniz…
Üst üste konduğunda ise bu durum bir konsüllük bile yer kaplamıyor…
Sebepsizliğe aşina olabilir misiniz? Çünkü her birim kendine hakk tanırken yakaza hali bir ölçüm etmez!
Tamah ettiğiniz ne olabilir ? Güzellemeler yapalım, hadi!
Özünüzde yani BİRliğin içinde olan neyi gözden kaçırmış olabilirsiniz?
Tüm bu birliği düzeni sağlayan bir yaratıcı var.
Belki de düzensiz olan birşey hiç yoktu, ya da o böyle görmemizi istiyordur. Belki hiç acıkmıyorsunuzdur! Kendinizi alıştırdığınız için bu yemeği yemek istiyorsunuz..Yani baktığımız zaman bu yemeği yemeyen bir insan da yaşamına devam edebiliyor..
Ya özenti haliniz fevri devrimler yaratıyorsa?
Olabilir, bu gayet mümkün. Sonuçta arzularınıza esir olabiliyorsunuz. Arzular ise bir devrim ile sizi ele geçirebiliyor.
Mesela rahatlığa ve huzura karşı duyacağınız arzunun tüm varlığınızı ele geçirmesi devrimdir.
Ya da devrimin kendisidir. Zaten ilk başta göz önündedir, çünkü.. Yayılan manyetizma gibi..Seviyesinden daha düşük görsellik hissi alıntısı gibidir.. Tutarsızlıklar bölümlenmesi onun sebebi olmuştur, çoktan.
Mesela; evrensellikten yola çıkalım.Genel olarak benimsenen hitap eden şey olarak ele alırsak evrenselliği, evrensel olarak bulunan algılar da ayrı tutuma itilmeniz olağandır. Çünkü evrenselliğe aykırı bir durum söz konusudur.
Fakat her insanın evreni ya da dünyası farklı değil midir?
Her beyin ayrı bir evrene sahip değil midir?
Bu evrenler içiçe geçtiğinde bir birliktelik doğar ve zıt kutuplar birbirini itme-çekme kudretine sahiptir.Beyazı var eden siyahtır.
Çünkü; gözünüzde büyüttüğünüz kadar varsınız!
Çünkü; iki yönlü, ters perspektif, kalıcı duayen, istikameti konumun ekvator çizgisine zıt!
Buzz gibi bir sanat eseri olsa gerek bu..
İnsanların değişiminde değişmeyen tek şey; insandır...
Ya kaçınılmazın peşinde ya gözlerinin önünde hayat süren şahane figürleri andırıyor, insan hafızasında kalıcı izler bırakan düşünceler....
Ya değeri?
Bir salkım üzümün mineralleri kadar ışık içeren umutlara dünyalar kuruyor...
Bir yanda ekvator çizgisi, diğer yanı magma eşliğinde...
İnsan gözlerine akseden hayatların kaynağı ise kendisi nerede yaşamaktadır, sizce?
Gittiğinde gelmeyenin, geldiğinde gitmeyenin varlığında gölgelik tasarlama! Kaç dünya değiştirdiğinizin bilgisine ancak hiç bilinmeyen talip.
Ahdine sadık olanın dünyası cennet bahçesine denktir...
Günün Esra Süntar sözü;
"İmanına taht kuranın, sabahına erken kalkılır"