Küresel ısınmaya neden olan atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu artıyor. Yapılan son gözlemde karbondioksit miktarı bugüne kadarki en yüksek seviye olan 424.76 ppm olarak ölçülürken, uzmanlar kalp-damar hastalıkları ve beyin hastalıklarının artacağı dramatik bir sonla karşı karşıya olduğumuz görüşünde.
Amerikan Okyanus ve Atmosfer Ajansı’nın araştırma kolu Mauna Loa Gözlemevi’nin raporuna göre, atmosferdeki karbondioksit seviyesi 424.76 ppm’ye ulaştı.
Geçen yıl aynı tarihlerde ise bu seviye 420,19 ppm’di. Atmosferdeki karbondioksit miktarının rekor seviyeye ulaşmasından sonra yaşanacak olası riskleri uzmanlar değerlendirdi.
REKOR KIRDI
Milliyet'te yer alan habere göre, karbondioksitin (CO2) en önemli sera gazı olduğunu ve 1960’dan beri düzenli olarak ölçüldüğünü belirten Türk Toraks Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bayram şu açıklamalarda bulundu:
“Son olarak 5 Mayıs’ta ölçülen değerin tarihi bir rekor kırarak 424.76 ppm düzeyine çıktığı açıklandı. Diğer sera gazları olan, metan ve nitrik oksit düzeyleri de ne yazık ki benzer şekilde giderek artıyor. Sera gazları temel olarak petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkıyor. Bunun sonucunda havayı da kirleten sera gazları oluşuyor, bu gazlar atmosferin üst tabakasında adeta bir katman oluştu. Normalde güneş ışınları ile yer yüzüne ulaşan ısının bir kısmı uzaya yansıyarak, yer kürenin aşırı ısınması söz konusu olmaz. Ancak atmosferin üst kısmındaki sera gaz tabakası ısının uzaya yasımasını önleyerek yer küreye yakın yerde hapsolmasına neden oluyor. Böyle giderse 21. yüzyılın sonunda 2.3-6 derece arasında bir artış olabileceği, bunun da oldukça dramatik sonuçlara yol açacağı bildiriliyor. Türkiye’deki ölçümlerde de 30 yılda sıcaklık ortalamasında 2 derecelik artış saptandı.
"ANADOLU ÇÖLLEŞME TEHLİKESİ ALTINDA"
İklim değişikliği doğrudan veya dolaylı yoldan insan sağlığını tehdit ediyor. Sıcaklık dalgalarına bağlı ölüm oranları artıyor. Bu özellikle solunum sistemi, kalp-damar hastalıkları ve beyin hastalıklarına bağlı ölüm artışta etkili. Türkiye’nin özelikle Günaybatı ve İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ciddi çölleşme tehlikesi altında. Dünayada yaşanan yoğun göç, yer değiştirmeler gibi sosyal hareketlerin altında küresel iklim değişikliğin büyük rolü bulunuyor. Özellikle son yıllarda yapılan birçok çalışma, çöl tozlarının kalp ve akciğer hastalıklarına bağlı ölümleri artırdığını ortaya koydu. Hükümetlerin acil önlemler alması gerekiyor. Petrol, kömür gibi fosil yakıtı kullanımının azaltılması, güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi temiz ve yenilenebilir enerjilere yatırım yapılması gerekiyor.
NE YAPMAK GEREKİYOR?
Fosil yakıtların kullanımının artmasıyla karbondioksit seviyesinin de artmayı sürdürdüğüne dikkat çeken İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selahattin İncecik de “Yıllık 37 milyar tonu geçen karbondioksit emisyonları, küresel iklim değişikliğin en önemli sonucudur. Bu artışın temel sebebi de insan faaliyetleri. Karbondioksit seviyelerinin azaltılması için fosil yakıt kullanımından uzaklaşılması gerekiyor. Bunun da başlıca politikası kömür ve petrolden uzak durmak. Ancak maalesef bu, bir süre daha mümkün görünmüyor. Bu nedenle, yenilenebilir enerjiyi yükseltmek gerekiyor” dedi.