Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması için gerekli olan 72 kriterden 65’ini yerine getiren ve kalan 7 kriter konusunda uzun süredir bekleyen Ankara, atabileceği adımları bir ‘çalışma kağıdı’ olarak sundu.
Türkiye’nin atabileceğini belirttiği 7 kritik adımıyla ilgili tutumunu AB Daimi Temsilcisi Faruk Kaymakçı, Strazburg’da AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’a iletti. Cumhuriyet'ten Duygu Güvenç'in haberinde, 7 madde şöyle sıralandı:
"TCK’da, yani aslında Türkiye’nin kanunlarında olan fakat TMK’de uygulanmayan hüküm şimdi terör yasasına da eklenecek. Yapılacak düzenlemeyle 'habercilik sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla dile getirilen düşüncelerin suç oluşturmayacağı', Türkiye’nin Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alacak.
Türkiye, Geri Kabul Anlaşması’nın tüm maddeleriyle uygulanması hükmünü en son aşamada, yani karşılıklı olarak vize serbestisi sağlandığı zaman uygulanacağını kayda geçirdi. Türkiye’nin 18 Mart 2016’dan bu yana Yunanistan ile yapılan anlaşma çerçevesinde fiilen Geri Kabul Anlaşması’nı uyguladığına işaret edildi
Türkiye, biyometrik pasaportları 2 Nisan’dan itdibaren peyder pey vermeye başlayacağını duyuracak
GRECO’ya uyum kapsamında adımlar atılacak. Bu çerçevede Meclis’te bekleyen siyasi partiler yasasında etik düzenlemelerin yapılacağı kayda geçirildi. GRECO çerçevesinde Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele ve rüşvete yönelik de düzenleme yapması gerekiyor.
Türkiye, EUROPOL ile işbirliği yapmak üzere müzakerelere başlamaya hazır olduğunu resmen iletti. Türkiye, eğer bu yol haritasını 1 Mayıs 2017’den önce sunsaydı, EUROPOL ile işbirliği anlaşması çok daha kolay çözülebilecekti. Ancak AB tüzüğünü değiştirdi ve artık bürokratların imzasıyla çözülemeyecek, tüm AB üyelerinin de bu anlaşmayı onaylaması gerekecek. Bu müzakerelerin 1 yıldan uzun sürmesi bekleniyor.
Türkiye’nin, vize serbestisi için 2016’da kişisel verilerin korunması kanunu çıkartmış ancak bu AB tarafından yeterli bulunmamıştı. Kanunda yeniden düzenleme yapmayı taahhüt eden Türkiye, kanunun 6, 19 ve 28’nci maddelerindeki istisnai düzenlemeleri yeniden ele alacağını belirtirken, kurumun bağımsızlığını da yasasında yapılacak düzenlemeyle güçlendireceğini taahhüt etti.
Türkiye, Rum Kesimi’ni tanımadığını kayda geçirdi. Ankara, AB üyeleriyle adli konularda işbirliğine hazır olduğunu belirtirken, Rum Kesimi konusunda formül bulma sürecini komisyona bıraktı. Almanya, daha önce, Rumlar adına devrede olabileceğini iletmişti."
Türkiye ile AB arasındaki vize görüşmelerini tıkayan en önemli madde terörle mücadeleye ilişkin kanundu. AB, terörle mücadele yasa ve uygulamalarının Avrupa standartlarına uyacak şekilde düzenlenmesini talep ediyordu. Ancak Türkiye, birçok terör tehdidiyle karşı karşıya olduğunu savunarak bu düzenlemeyi kısa vadede yapmayı reddediyordu.
AB Bakanı Ömer Çelik, dün "Çalışmayı tamamladık" dedi ancak terör düzenlemesi konusunda bilgi vermedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da dün yaptığı açıklamada 'Türkiye'nin terörle mücadelesini zarara uğratmayacak şekilde bir düzenleme yapıldığını' kaydetti.
Söz konusu düzenleme talebi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Vize konusunda, Türkiye'ye terörle mücadele yasasını değiştirin diyenler, Avrupa Parlamentosu yanında açılan terörist çadırını kaldırsınlar" demişti.
TERÖRLE MÜCADELE MEVZUATI
AB'nin talep ettiği terörle mücadele kriteri, organize suçlar ve terörle mücadeleye ilişkin mevzuatın kişi güvenliği ve özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü alanlarında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ile uyumlu hale getirilmesini öngörüyor.
Burada en büyük sorun Türkiye’de yargının terörün tanımını çok geniş yorumlamasından ve uygulamada 'orantılılık' ilkesinin gözetilmemesinden kaynaklanıyor. AİHM, bu nedenle Türkiye hakkında bugüne kadar çok sayıda ihlal kararı verdi. Türkiye’nin yasalarını AİHM kararlarıyla uyumlu hale getirmesi, İç Güvenlik Paketi’ni gözden geçirmesi ve ifade ve toplanma özgürlüğüne dair uygulamalarını AİHS standartlarına taşıması isteniyor. Avrupa Parlamentosu, Türkiye’de basın özgürlüğü alanındaki ihlallerin yürülükteki terörle mücadele yasalarından kaynakladığını belirtip, bu kriter üzerinde özellikle ısrar ediyor.