HİÇ BİR LİDER SEÇİM KAZANMAK İÇİN SAVAŞ ÇIKARMADI ŞİMDİYE KADAR
Türkiye’de şimdiye değin hiçbir iktidar, hiçbir lider seçim kazanmak için savaşa girmedi. İktidarlar genellikle savaş, harekat gibi milli konularda ülkeyi birlik-beraberlik içinde tek yürek tutmaya çalıştılar.
ABONE OL
Tabi ki mesele hallolunca nemasını yiyenler veya yemeye çalışanlar oldu ama kimse hatırladığım ve bildiğim kadarıyla sıcak günlerinde milli meseleyi istismar etmeye yeltenmedi.
Afrin Harekatıyla ilgili olarak bazı sıkıntılar var. Erdoğan, TSK ile öncesinde yeterli istişare yapmadan, Rusya ve ABD ile görüşmeleri zamanında halletmeden, devlet kurumları ile yeterince koordine sağlamadan bu işe girdi. AKP il kongrelerinde mesajlarını son perdeden verdi. Başlangıç iyi göründü ama devamı hepimizi endişelendiriyor. Bu yazı yazılırken galiba siviller hariç 15 askerimiz şehit oldu. Daha Afrin’e ulaşmadan bu anormal, tatsız bir rakam. Afrin’de özellikle ABD’ce son derece teknolojik silahlara sahip bir YPG/PYD bu sayıyı çok fazla artırabilir. Erdoğan’ın dediği doğru değil. Şehit vermek, kaybın artması normal değil. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Askeri kayıp vermesin diye ABD YPG’yi, Rusya rejim güçlerini kullanıyor. Biz ise ÖSO’dan yeterince bu anlamda yararlanamıyoruz. Bu Harekatı milli bir mesele bilip birliğimizi-beraberliğimizi muhafaza edemez, oy kaygısını ön plana çıkaraır isek yarın harekatın sıkıntılı günlerinde bir felaketle karşılaşabiliriz. Erdoğan bunu düşünmeden konuyu tam bir seçim yatırımına dönüştürmeye çalışıyor. Hemen her gün Harekat ile ilgili konuşurken araya CHP ve Kılıçdaroğlu kötülemeleri sıkıştırmayı asla ihmal etmiyor. Gerçekten bunu kasıtlı olarak her gün yapıyor ve CHP’yi gayrı milli olmakla, Harekata karşı çıkmakla suçluyor. Bakın diğer günleri unutsak bile en son Pazar günü Bitlis il kongresinde neler demiş;
"Mücadele amansız olunca size karşı beslenen husumet de ona göre sertleşiyor. Bugün Türkiye olarak sınırlarımız içinde ve dışında terör örgütleriyle savaşıyoruz. Ülkemiz içinden birileri de fırsat bulduklarında her yerde ve her zaman adeta bizimle savaşıyor. Milletimiz sadece devletine savaş açanları görmekle kalmıyor, onların arkasında kimlerin durduğunu da iyi biliyor. Bu ülkede ne hesap uzmanı Kemaller, ne muhasebeci Kenanlar eksik olur.”
Hızını alamıyor, Bitlislilerde yeterli tepkiyi oluşturmadığını görerek biraz sonra devam ediyor.
"Türkiye'de sözde bir ana muhalefet var, biri çıkıp diyor ki, 'PYD bir terör örgütü değildir.' Senin zaten PKK'dan ne ayrılığın var ki. 'PKK için terör örgütü değildir' diyorlar. Çünkü onlar terör örgütünün verdiği destekle girdiler. Yoksa demokratik yollardan değil. Bitlis'teki bütün ilçelerimizi, köylerimizi tehdit ederek aldıkları oylar ile gelip girdiler, Fakat, şunu unutmayın; korkaklar zafer anıtı dikemezler. Bakıyorsunuz, bir başka milletvekili çıkıyor Türkiye'nin Afrin'e girişini işgal olarak ifade ediyor. Ana muhalefetin başındaki zata sesleniyorum; Ey Bay Kemal, şimdi kongre yapıyorsun. Söyle bakalım, bu PYD terör örgütü müdür? Eğer yiğitsen terör örgütü olduğunu açıkla. PKK terör örgütü müdür, eğer yiğitsen açıkla. YPG terör örgütü müdür, eğer yiğitsen açıkla. Ama açıklayamayacaksın. Çünkü sen onların Meclis'teki temsilcileriyle kol kola dolaşan birisisin. Ak Parti'nin böyle bir derdi yok. Ak Parti, aka ak, karaya kara diyen bir partidir."
Bunları diyen Erdoğan’a karşı CHP’nin ve “Bay Kemal”in diyeceği çok şey var. Başarısız bir muhasebeci olan Erdoğan’ın Maliye Hesap Uzmanı kompleksinden başlayarak, PYD lideri Salih Müslim’i ağırlamasına ve PYD’yi desteklemesine kadar her şeyi söylemek mümkün. Hatta Diyarbakır’da Apo bildirileri okutmasının Erdoğan’ı yüce divanlık yaptığı gerçeğini de hatırlatmak gerek ama milli bir dayanışma gereken bu ortamda bunlara girmek ne kadar ülkeye hizmet ettirir ki?
Peki, bu insafsız ve imansız saldırılara ne kadar tahammül edilebilir?
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm CHP’liler TSK’ya ve Afrin Harekatı’na çok net destek açıklamaları yapmasalardı Erdoğan başka ne diyecekti ki?
Kılıçdaroğlu, Almanya’da Afrin ve TSK için “Allah Ordumuzun, askerimizin yardımcısı olsun” dediği için PKK’larca protesto edildiğinde Erdoğan neredeydi? Kendisi olsa aynı olaydan kendisine bir kahramanlık hikayesi çıkarır asla Kürt hassasiyetini dikkate almazdı. Önce siyaset, sonra memleket…
Peki, CHP’nin kayıtsız-şartsız Afrin desteğine rağmen Erdoğan neden böyle konuşuyor?
Başarı olursa tek başına sahiplenmek ve oya tahvil etmek için. Eğer sıkıntı söz konusu olursa sorumlusu, suçlusu CHP’dir algısı yaratıp AKP seçmenini uyutmak için…
Hiçbir devlet adamının tevessül etmediği, etmeyeceği şey bu…