Bir süre önce AK Parti ile yollarını ayıran Başbakan eski Yardımcısı Abdullatif Şener, son aylarda Türkiye'nin özlemini çektiği demokratik bir parti kurmak için harekete geçti. " Sağ ve sol herkesimden insanları demokratik bir çatı altında bir araya getirecek merkez partisi olacağız" iddiasında bulunan Abdullatif Şener, Türkiye'nin gündemine ilişkin Türktime'a samimi açıklamalarda bulundu.
Abdullatif Şener, Nisan ayında kurulacak olan parti hakkında merak edilenlere cevap verirken, son günlerde Türkiye'ye damgasını vuran önemli olaylara ilişkin görüşlerini dobra dobra açıklıyor.
Şener, sözde aydınlar tarafından başlatılan Ermenilerden Özür Diliyoruz Kampanyası konusunda, sert eleştirilerde bulunurken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün etnik kökeninin Ermeni olduğu iddiaları ile şimşekleri üzerine çeken CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’a üstü kapalı destek veriyor. "CHP'nin çarşaf açılımına şaşırmadım" diyen Abdullatif Şener, bu konuda Baykal'a da hak veriyor...
İşte o röportaj…
TURKTIME: Kuracağınız parti Türkiye'de merakla bekleniyor. Parti kurma çalışmalarında hangi aşamaya geldiniz.
ABDULLATİF ŞENER: Bildiğiniz gibi, Nisan ayında bir parti kuracağımızı kamuoyuna ilan ettik. Neden Nisan ayı, çünkü hukuken yerel yönetim seçimlerine yetişmesi mümkün değil partinin. Veya kursanız bile seçime girmeniz mümkün değil. Çünkü seçimden altı ay önce parti kongresinin tamamlaması gerekiyor. Hukuken yerel seçimlere giremeyeceğimiz ve seçimden önce partileşmenin, bazı algılama bozuklukları ortaya çıkaracağını düşündüğümüz için böyle bir karar aldık. Kuruluşla ilgili görüşmeleri hazırlıkları çalışmaları sürdürüyoruz, yazılı metinleri hazırlıyoruz. Tüzük ve program elimizde hazır ancak bu metni sürekli olgunlaştırmaya çalışarak, kuruluş tarihine kadar her şeyin hazırlanması için çaba harcıyoruz, yani bu gün kurmamız gerekirse kurarız.
TURKTIME: İsmi belirlendi mi partinin?
ABDULLATİF ŞENER: Alternatif isimler var ama biliyorsunuz, Türkiye'de isimleri hemen söylerseniz birileri adresleri, isimleri, partiyi kapatıyor. "Ben, o isimde parti kurdum. Sana satayım" diyor. O duruma düşmemek için, elimizdeki alternatif isimleri açıklamıyoruz.
TURKTIME: Son günlerde parti kurma enflasyonu yaşanıyor. Siz yıllardır süren bir projeyi hayata geçiriyorsunuz ama Yeni Parti, Hak Hakikat Partisi gibi ilginç çıkışlarda bulunan yeni yeni parti isimleri duyuluyor. Sivri açıklamalar yapan bazı partiler gündeme geldiği gibi, Ergenekon Davasından yargılanan Tuncay Özkan gibi medyatik isimler de siyasi partilerin başına geçmeye hazırlanıyor. Bu gelişmeler hakkındaki görüşleriniz neler?
ABDULLATİF ŞENER: Tuncay Özkan şu anda hukuki olarak parti kuramaz galiba. Bu konuda hukuki bir sorun olduğunu sanıyorum. Şöyle bir şey var, biz demokratik mücadele düşüncesinde olan herkesin faaliyetine, düşüncesine saygı duyarız. Demokrasi böyle bir şeydir, herkesin kendisini ifade ettiği ortamdır. Siyasi parti olarak düşüncelerin ortaya konulabildiği bir ortamdır. Parti kurma zorsa, engellerle, güçlüklerle doluysa, o ülkede demokrasinin sağlıklı işlediğini sorgulayabiliriz. Bu yüzden birilerinin parti kurması üzülecek değil, sevinilecek bir durumdur. Önemli olan burada seçmenin ilgisi teveccühüdür.
TURKTIME: Bazı partilerin söylemleri dikkat çekici, dini siyasete alet eden, bölücü söylemler üreten ve son derece uç görüşlerin yansıtıldığı partiler var. Bu yanlış değil mi size göre?
ABDULLATİF ŞENER: Söylemler önemli değil. Türkiye, bir hukuk devletidir, demokratik bir ülkedir. Bir siyasi partinin varlığı ve geleceğini, bu iki kavrama göre değerlendirmek gerekir. Türkiye'de demokrasinin düzeyi ve mevcut hukuk düzenine göre partilerin nasıl faaliyette bulunacakları, ilkeleri ve sınırlarının ne olduğu bellidir. O sınırları aştığınız zaman, zaten hemen Anayasa Mahkemesi tarafından kapatma davası açılır. Pek çok parti de kapatılmıştır. Çağdaş demokratik ilkelere göre, Türkiye'de çok sık ve yoğun şekilde parti kapatmaları yaşanmaktadır. Dolayısı ile birilerinin çok sivri laflar söylemiş olması, olmaması dışarıdan izleyen birisi olarak o kadar önemli değil. Hukuk zeminine, ilkelerine aykırı bir varlığı, faaliyeti, mücadelesi varsa, zaten Türkiye'de kurumlar vardır ve kurumların yetkileri vardır, bu yetkiler kullanılır.
"MECLİS'TE GRUBU BULUNAN PARTİLER, TOPLUMU AYRIŞTIRIYOR!"
TURKTIME: Yeni kuracağınız partinin ilkeleri ne olacak?
ABDULLATİF ŞENER: Referansımız çağdaş değerlerdir. Çağdaş, demokratik değerleri referans alan bir siyasi yapılanmaya gideceğiz, kamuoyuna da öyle çıkacağız. Ama Türkiye'de bir şeyler üzerine kavga yapmak herhalde prim sağlıyor. İsmi bilinen bilinmeyen tüm partilerde, bir şeyler üzerine kavga yapma çabası var. Meclis’te temsil edilen partiler bile bir bakıyorsunuz dini değerler üzerine kavga yapıyorlar, bir bakıyorsunuz devletin temel nitelikleri üzerine kavga yapıyorlar. Toplumu ayrıştırıyorlar, bu ayrışmaya dayalı olarak da, oylarını arttırma çabası içine giriyorlar. Türkiye açısından bu çok tehlikeli bir süreçtir. Terörle sorunları olan bir ülkeyiz. Terörün en fazla can yaktığı ülkelerden birisiyiz. Bir taraftan ekonomik kriz var, bunun sosyal ve kitlesel etkileri olacaktır. Bunlarla birlikte birde siyaset, işi kavgaya, dövüşe, çekişmeye, bunun üzerinden oy avcılığına geçerse, bu ülke yaşanmaz hale gelir.
TURKTIME: AK Parti, Kürt ve Alevilere vatandaşlarımıza yönelik açılımda bulunuyor, CHP ise çarşaf açılımı ile gündeme geliyor. Baykal ve Erdoğan arasındaki tansiyonun düşmesi ve söz konusu açılımları neye bağlıyorsunuz?
ABDULLATİF ŞENER: Bir iki haftalık değişiklikleri, bir şeyler değişti diye yorumlama alışkanlığına sahip değilim. O, değişim diye gördüğünüz, algıladığınız şeyleri bir süre izlemek gerekir, takip etmek gerekir. O, kalıcı mı? Sürdürülebilir bir şey mi? Yoksa, bir süre sonra farklı kulvarlara mı gidilecek? Onun için ben, son birkaç haftalık, aylık olan görüntüleri bir değişim olarak nitelendirmiyorum. Türkiye'de, siyasette kavga unsurunun temel etken olduğunu görüyorum. Bir şeyler üzerinden kavga etmenin, Meclis'te bulunan siyasi partilerin hepsinin temel yöntemi olduğunu görüyorum ve bunun da ülkeye ciddi zarar verdiğini görüyorum.
"BAYKAL'IN ÇARŞAF AÇILIMINA ŞAŞIRMADIM"
TURKTIME: CHP lideri Deniz Baykal'ın, çarşaf açılımı sizi şaşırtmadı mı?
ABDULLATİF ŞENER: Baykal'ın bu çıkışı, beni şaşırtmadı ve kamuoyunda da, neden bu kadar uzun süre tartışıldığını anlamış değilim. Anadolu'nun her tarafında, her kıyafette insanlar değişik partilere giderler. Bu dün de öyleydi, bu günde öyle zaten. Genel Başkanın elinden rozet takılınca, gündeme düşmüştür. Yoksa CHP’nin, eski üyelerini de izleseniz orada değişik kıyafetlerde bayanların, değişik illerde üye olduğunu görürsünüz. Bu yadırganmalı mı, yadırganmamalı, neden Anayasa Mahkemesi'nin kararları var. Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu bir kararda, AK Parti'nin, Kurucular Kurulu'nda, başörtülü bayanların bulunmasının hukuki olup, olmadığına yönelik açılan bir dava üzerine karar vermiştir. Başörtülü kadınlar da siyaset yapabilir, parti kurabilir, bir partinin kurucusu, üyesi olabilir diye. Anayasa Mahkemesinin kararı var, dolayısı ile bu karar böyle bir şeyin laik devlet ilkeleri ile çelişmediğini, bir Anayasal Kurulun verdiği kararla belirlendiğini görüyoruz. 0 halde, bir parti bunu yapıyor diye, laikliğe aykırı demek doğru değil. CHP de, zaten Anayasa Mahkemesi kararını vermiş, bizde de oluyor demek istiyor herhalde.
TURKTIME: Üniversitelerde ve kamuda, türban muhalefeti nedeniyle, samimi buldunuz mu?
ABDULLATİF ŞENER: Şaşırmadım, ben yüzlerce defa Anadolu’da çeşitli kıyafetlere sahip insanları çeşitli partilerin kapısından girip çıktıklarını gördüğüm için, ekranlarda görmek beni şaşırtmadı. CHP'nin de bu kendi parti politikasıdır. Normal karşılıyorum.
" TÜRKİYE'DE , PARTİ İÇİ DEMOKRASİ YOK"
TURKTIME: Mevcut partilerin içinde liderler, demokrasiyi tam olarak uygulayabiliyor mu? Baykal ve Erdoğan parti içinde tek adam olarak nitelendiriliyorlar. Size göre MHP, CHP, AKP liderlerinin demokrasi açısından sicilleri nasıl?
ABDULLATİF ŞENER: Türkiye'de parti içi demokraside sorun vardır, parti içi demokrasi diye bir şey yok Türkiye'de. Partiler demokrasinin ürünüdür ama partilerin iç işleyişleri demokratik değildir. Yani partiler kendi işleyişleri açısından kendilerini var kılan temel kavramlara sahip çıkmazlar, farklı bir kulvara girerler. Burada çok temel bir çelişki var aslına bakarsanız ama burada sorun sadece partilerin yapılanması ile ilgili değil. Tüm o ülkedeki bireylerin ve kurumların demokrasiyi içselleştirmesi ile bağlantılı sorunlar vardır. Bakın Amerika'da, Başkan adaylarını belirlerler ve Başkan adaylarından hangisinin Başkan olacağına karar veren partideki delegelerdir. Önce delegeler seçilir. Obama ve Clinton arasındaki başkanlık yarışını izledik. Orada delegeler aday oldukları zaman, kime oy vereceklerini açıkça ilan ederler. Derler ki, "Ben delege seçilirsem, oyumu Clinton veya Obama'ya oy vereceğim" diye ilan ederler. Delege seçimi bitince, kimin başkan olacağı aşağı yukarı kesinleşir. Oy verirken kime oy vereceğini söyleyen delege, Amerika'da yüzyılı aşkın geçmişi vardır oylarını hiç değiştirmemiştir, hemen hemen hiç istisnası yoktur . Türkiye'de delegelerin tümünün, bir gecede oylarını değiştirmeyeceğini garanti edebilecek tek kişi var mı? Yoktur.
TURKTIME: Bizde, genel başkan adayları da farklı bir profile sahipler sanırım.
ABDULLATİF ŞENER: İnsan davranışları ile de bağlantı boyutu var . Bakıyorum bir kongrede şöhret olmak için siyasette adı duyulmamış adam genel başkanlığa aday oluyor. Günlerce gazeteler, " Şu partinin, genel başkanına karşı aday olmuş" diye yazıyor. Bu tip davranışlar, görüntüler demokrasiyi bütün kurumları kişiselleştirmiş toplumlarda görülmez ama bizde görülüyor. İki kere ekran görüntüsü olan, üçüncü gün genel başkan olmaya kalkıyor. Bu böyle olmaz, her kongrede rekabet kırılma meydana getiriyor. Bunun da olmaması gerekir. Bütün bunları birlikte değerlendirdiğinizde, eğer Türkiye'de bir partinin genel başkanı, beş yüz elli tane adayı kendi eliyle tek başına yazıp, istediğini milletvekili yapıyor, istemediğini ise liste dışına atıyorsa, hukuk düzeni de bunu destekliyorsa , orada parti içi demokrasi olmaz, Türkiye'de bu böyle.
TURKTIME: Mevcut Siyasi Partiler Yasasından kaynaklanan bir sorun mu var?
ABDULLATİF ŞENER: Kurumsal yapının kendisini koruması birinci refleksidir aslına bakarsanız. Demokratik açılımlar, hep kurumların kendisini koruma refleksleri ile de çatışıyor ve bundan dolayı partinin hukuksal yapısını korumak isteyenleri, gittikçe antidemokratik eğilimler ve yapıların sürdürülmesine doğru sürüklüyor.. Bunun da pek çok mahsuru var, evet efendimci, Meclis'teki kanunları takip etmeyen, bunun yerine farklı işlerle uğraşan Parlamento yapısı ortaya çıkıyor. Yasama yetkisi Meclis'te, bürokrasi yasamayı yapıyor, milletvekilleri de, idarenin işleri ile uğraşıyorlar.
TURKTIME: Siz bu yapıyı nasıl değiştireceksiniz?
ABDULLATİF ŞENER: Parti içi demokrasiye önem vereceğiz. Zorlukları var, anlattığım bizim dışımızdaki nedenlerden dolayı zorluklar var. Bunun üzerinde çalışıyoruz, vakti gelince açıklayacağız.
TURKTIME: Diğer partilere örnek teşkil edebilecek misiniz?
ABDULLATİF ŞENER: Diğer partiler bunu beğenmeyebilir. Çünkü herkes kendi halinden memnun. Biz farklı bir çıkış yapacağız ama önemli olan vatandaşın memnun kalmasıdır. Vatandaş, parti içi demokrasi yapısı olanlardan mı, yoksa anti demokratik yapılanma içinde olandan mı memnundur, onu da sandıklar gösterir.
"SAĞ, SOL KAVRAMI KALMADI. MERKEZ PARTİSİ OLACAĞIZ"
TURKTIME: Sizin hedef kitleniz ne olacak, sağ, sol, ortanın solu, ortanın sağı?
ABDULLATİF ŞENER: Üniversitede hocalık yapıyorum, bizim dönemimizdeki sağ, sol kavramı ile bu gün insanlar kendilerini tanımlamıyorlar. Sağ, sol nedir? Denince, pek çok insan bunu anlamaz hale gelmiştir. Nüfusun üçte ikisi, otuz yaşın altında Türkiye'de. Soğuk Savaş döneminde oluşmuş kavramlar, şimdi farklılaşmıştır. Bakıyorsunuz, en liberal sağda bir parti olarak gözüküyor, AK Partide sol isimler var. CHP'de, en liberal sağ isimler milletvekili olarak Meclise girmiştir. Sağ, sol diye kendisini ayrıştıran siyasi hareketlerde o niteliğini korumuyor, sürekli bir farklılaşmaya doğru gidiyorlar. Dolayısı ile biz olaya, geleneksel kavramlarla bakmıyoruz, merkez olarak nitelendirdik. Her kesimden destek alacak bir siyasi yapılanma meydana getireceğiz.
TURKTIME: Ayrışma yok diyorsunuz...
ABDULLATİF ŞENER: Hayır yok, herkesime kapımız açık olacak.
" ERMENİLERDEN ÖZÜR DİLERİM KAMPANYASINI BAŞLATANLAR, AYDIN DEĞİL"
TURKTIME: Ayrışmadan bahsedince, Ermenilerden Özür Diliyorum diye bir kampanya başlatıldı. Size göre, bu kampanyayı başlatanlar, aydınlar mı ?
ABDULLATİF ŞENER: Ben o kampanyanın doğru olduğuna inanmıyorum, yanlış buluyorum. O kampanyayı yürütenlerin de, aydın olduğuna inanmıyorum. Ne derler, yarım hoca dinden, yarım doktor adamı candan edermiş. Aydın dediğiniz kişi, kimlik olayını bütün boyutları ile bilir, algılar, ona göre bir bakış tarzı olur. Böyle bir özür kampanyasının hiçbir mantığı olmaz. Kim adına, iki farklı ulustan biri adına, birinden özür mü diliyorsun. Böyle bir mantık olmaz. 1914 olayına ilişkin okuduklarımdan anladığım, olayları bir soykırım olarak değerlendirmek mümkün değil.. Rusların ve Batılıların, Anadolu'da nüfus oluşturmak adına yıllardır, milleti sadıka olarak bilinen Ermeni nüfusu tahrik etmek üzere, Anadolu'da yaşayan Türk, Müslüman çoğunluğun hayati tehlikeye girmeye başlaması ile Birinci Dünya Savaşı koşullarında, bir tedbir olarak Ermeniler Güneye gönderilmiştir. Ruslarla işbirliği neticesinde önemli zorluklar ve sıkıntıların ortaya çıkacağı bir ortamdır. Ermeni saldırılarında hayatını kaybeden, katliama uğrayan o kadar çok sivil var ki, Van, Erzurum, Bitlis, Kars o bölgelerde çok sayıda, kürt veya Türk,Müslüman nüfusta, Ermeni saldırılarında, kitleler halinde katledilmiştir.
TURKTIME: Bu kapmanyanın, Türkiye açısından sonuçları ne olabilir?
ABDULLATİF ŞENER: Bu lafların, hukuki sonuçları da var. Ermenistan hala Türkiye sınırlarını resmen kabul etmemiştir. Bunun tazminat ve toprak talebi gibi sonuçları var. Kim adına iş yaptıklarını ve kim tarafından beslendiklerini sorgulamak lazım.
TURKTIME: 24 Nisan’da, Amerika Başkanı Obama'nın yapacağı konuşmaya dayanak oluşturur mu bu kampanya? Bunu Türkiye aleyhine kullanır mı?
ABDULLATİF ŞENER: Birkaç adamın söylediği lafların, bizi bağlayacağını düşünmüyorum .
HERKESİN ETNİK KÖKENİ TARTIŞILMALI!
TURKTIME: CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman tarafından, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermeni kökenli olduğu iddia edildi. Bu tartışmaları nasıl nitelendiriyorsunuz? Doğru buluyor musunuz?
ABDULLATİF ŞENER: Ben bu tartışmayı biraz da ilginç bulmaya başladım. Yani birinin belli bir etnik gruba mensup olmasının, kınanması, ayıplanması yanlış bir şey, bunu kabul ediyorum. Ama bu konuların konuşulmasının, bu kadar büyük tepki oluşturmasını anlamış değilim. Yani aslolan, eğer medeni bir toplumun, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı etrafında kenetlenmiş bir toplum arayışınız varsa, bu etnik kökenlerle ilgili şeyleri söylemenin, telaffuz etmenin tabu haline dönüştürülmesi ile olmaz. Vatandaşımız Ermeni ise Ermeni, Çerkezse, Çerkez, Türkse, Türk, kürtse kürttür. Bunların konuşulmasının, kimsenin rahatsızlık duymadığı bir ortamda cereyan ediyor olması önemlidir ama Türkiye bunu yaşamıyor. 'Bu etnik kavramları kullanmıyorsun, vay kafatasçı seni" havasına iş sokulduğu zaman, hala her iki taraf açısından da çözülmemiş, ham taraflarımız olduğu anlaşılıyor. Ben böyle görmek istemiyorum Türkiye'yi. Türkiye'de, farklı etnik yapılara sahip olanların bilinebilir olması ve bundan da kimsenin rahatsız olmaması lazım. Yaşanan bu tartışma, Türkiye'de böyle bir özelliğin olmadığını gösteriyor. Biri bir şey söylediği zaman, herkes birden saldırıya geçiyor, vukuat oluyor. İtham edenler belli bir etnik mensubiyeti aşağılamak maksadıyla itam ediyor, bu da olacak hadise değil. Ama bunu tenkit ederken, takınılan tavırlar hiç olacak şey değil. Bırak kim neyse ne, bunu bilelim, bunu normal karşılayalım. Ama öyle değil, şu anda Türkiye top yekun bunları bilmeyelim, bunları konuşmayalım, kimsenin etnik kökeni ile ilgili hiçbir şey bilinmesin, üzeri kapatılsın, telaffuz edilmesin.. Ayrımcılık böylece ortadan kalkar diye bakıyor, asıl yanlış bu bence.
RÖPORTAJ: MEHTAP BELEN-TURKTIME
Haberin Videosu
Misafir 26 Mart 2013 Salı 09:21
|
mustafasuner 17 Ocak 2010 Pazar 22:38
|
bitaraf 30 Eylül 2009 Çarşamba 07:45
|
SULEYMAN KALYONCU RIZE 29 Eylül 2009 Salı 23:36
|
EMEKLEYEN EMEKLİ 21 Haziran 2009 Pazar 17:54
|
A.Hamit 21 Haziran 2009 Pazar 16:23
|
Şevket Talha Apuhan 20 Haziran 2009 Cumartesi 14:10
|
Kemal Özer (yazar) 1 Mayıs 2009 Cuma 17:36
|
ali ihsan zağlı 15 Nisan 2009 Çarşamba 11:25
|
sakarya 13 Nisan 2009 Pazartesi 14:26
|