22 Şubat 2008
TURKTİME: Demokrat Parti ile ilk ciddi temasınız ne zaman oldu?
SÜLEYMAN SOYLU: Ben aileden Demokrat Partiliyim. Babam, dedem aynı gelenekten geldi. Ama faal olarak 1989’dan itibaren hareketin içindeydim. O zaman 20 yaşındaydım bizzat kampanyayı yönlendirdim. 91 seçimlerinde aktif olarak çalıştım. Daha sonra 1993’te Çiller’in gelmesiyle ilçe başkanı olan babamı görevden aldılar. O bana hırs verdi. Çünkü yanlıştı, haksızlıktı. 95’te ilçe başkanı, 99’da İstanbul Gaziosmanpaşa Belediye başkanlığına adaylığımı koydum.
TURKTİME: Partideki ilk ciddi göreviniz ilçe başkanlığıydı ve o başkanlık sizi bugün genel başkanlığa kadar getirdi. Nasıl bir ilçe başkanlığı ki genel başkanlığa taşıyor?
SÜLEYMAN SOYLU: Benim ilçe başkanlığım efsane bir ilçe başkanlığıydı. Çünkü siyaseti kurumsal hale getirebilmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Parti, kendi binasını yaptı. Bugün o bina 500 bin dolar eder. İlçe başkanı iken o bina için sırtımda çimento taşıdım. İktidar partisiydik ama bütün partilerle kardeş siyaseti izledim. Herkes bilirdi ki başıma bir iş gelirse Süleyman Soylu bunu çözer. Belki benim genel başkan olmamdan en çok onlar muzdariptir. Çünkü bizim oranın insanı edeplidir, yormamak için aramaz. Bizim misyonumuz, aldığımız terbiye bunu gerektiriyordu, tamamen Allah rızası için hep yardım ettik insanlara. Bu toplum bizi yetiştirdi, bizim de bu topluma hizmet etmemiz lazım. Onun için siyaseti de sadece insanlara hizmet için yapıyorum.
“A TAKIMIM BENİ BAŞBAKAN YAPACAK!”
TURKTİME: Çiller’le ilk tanışmanız ne zaman oldu?
SÜLEYMAN SOYLU: 1999’da parti yenilgi alınca kendi özümüze dönme noktasında bir kanaat oluştu. İstanbul’da benim il başkanlığı gibi bir talebim yoktu. Ama artık ilçe başkanlığı yapmama noktasındaki iradenin devam etmesi gerektiğini düşündüm. Aynı zamanda da eğer ileride bir görev verirlerse gücümüzün yettiği ölçüde bu görevi yapmayı düşünüyordum. Olacağı da kesindi çünkü çok iyi bir ilçe başkanlığı yapmıştım, belediye başkanlığında da İstanbul’un en yüksek oyunu almıştım. Partinin iki katı kadar oy aldım. Sonuçta değerlendirme yapıldı ve bizi seçtiler. Çiller’le ilk ciddi tanışmamız da o döneme rastlar.
TURKTİME: İl başkanı olarak neler yaptınız?
SÜLEYMAN SOYLU: O gün partinin çok borcu vardı İstanbul’da. Partinin en az 5-6 yıllık borçlarını tasfiye ederek il başkanlığı yaptık. O borcu olmasaydı muhalefet olamama rağmen İstanbul’a il başkanlığı binası da kazandırırdım.
TURKTİME: Bu borcu siz mi karşıladınız?
SÜLEYMAN SOYLU: Onun önemli bir bölümünü indirdik. Benim çevremde bana inanan ve hemen hemen benim kendi yaş kuşağımda olan çok sayıda insan var. Yıllardır terbiyemize, ahlakımıza ve siyaset yapma biçimimize inanıyorlar. Bu kampanyamda da bana yardımcı olan ve yaklaşık 4-5 yıldır hiç kopmadığımız, şu anda da hepsi İstanbul’un il ve ilçe yönetimlerinde görevli olan partili arkadaşlarım var. Onlarla o dönemde de inanç birlikteliği oluşturmuştuk. Onların bir hedefi vardı, bizi genel başkan yapmak. Şimdi bir hedefleri daha var, Türkiye’ye başbakan yapmak. Tuttuklarını koparan adamlar. Yapacaklarına da inanıyorum.
ANA-OĞUL SİYASETİ NE DEMEK?
TURKTİME: Tansu hanımın sizi kastederek “ana oğul birlikte çalışacağız” demesi psikolojik vesayet anlamına gelmez mi?
SÜLEYMAN SOYLU: Öyle kabul edilmesi çok doğru olmaz. O sözle Çiller bizim kendisi ile olan yakınlığını ifade etti. Yakın olduğumuzu, yıllardan beri de bu yakınlığımızı devam ettirdiğimizi belirtti. Onun dışında bizim Çiller’le 5 yıldır Türk ve dünya siyasetini periyodik olarak değerlendirdiğimiz dönemler oldu. Ama bu sözler birilerinin hoşuna gidiyor.
TURKTİME: Neden?
SÜLEYMAN SOYLU: Çünkü Türkiye’nin alternatifinin Demokrat Parti olabilmesinden çekiniyorlar. O zaman bir yerden zayıflatmak gerekiyor. Hırsızlığı, arsızlığı yok. Acaba bu olabilir mi diye uğraşıyorlar. Çiller de üzülüyor bunlardan. Bunlar ayıp şeyler. Bu lafları çıkaranlar da hayatında 10 adım çay sepeti taşımamış insanlar, laf üzerinden siyaset yapanlar. Gündemimizi boş insanlarla meşgul etmemek gerekir.
BİZİM ADIMIZ EMANETÇİLİĞE SIĞACAK KADAR KÜÇÜK DEĞİL!
TURKTİME: Emanetçi değil misiniz yani?
SÜLEYMAN SOYLU: Bakın, bizim adımız emanetçiliğe sığacak kadar küçük değil. Hiç olmamıştır da. Bunu herkes bilir. Siyasal edebimizi muhafaza ederiz, tecrübelerden yararlanmayı sonuna kadar kabul ederiz, birlikte yürümenin ne demek olduğunu biliriz ama öbürü başka bir şeydir. Ben nezaketimden dolayı yanlış algılanmayı istemem. Algılayan istediği gibi algılasın ama ben nezaketimi sonuna kadar muhafaza ederim. Hem bir mücadele yapacaksınız, hem Türkiye’nin dört bir yanında insanların önüne çıkacaksınız, teminatlar vereceksiniz, siyasi duruşunuzu anlatacaksınız, Türkiye’nin en büyük siyasi hareketinin genel başkanı olarak sizin delegasyonunuz takdir edecek ondan sonra da maniplasyonlarla karşılaşacaksınız. Bizim sabrımızı ölçmeye çalışıyorlar. Ben de o sabrı gösteriyorum.
TURKTİME: Sizin sabrınızı ölçmeye çalışanlar Çillerler ile iş ortaklığınız olup olmadığını da tartışmaya açıyorlar…
SÜLEYMAN SOYLU: Varsa bulalım.
TURKTİME: Çiller’in herhangi bir işinin olgunlaşmasına herhangi bir katkınız yada dahliniz oldu mu?
SÜLEYMAN SOYLU: Ben Türkiye’de binlerce kişiye yardımcı oldum. Sayın Çiller’in yada başka birinin böyle bir durumu olursa da, geçmişte de gelecekte de, bu partiye hizmet eden, hatta partiyle ilgisi olmasa da memleketin her noktasındaki herkese yardımcı olmak için elimden gelen gayreti sarfederim. Bu ithamlar hoş şeyler değil. Bizim meselemiz Türk siyasetine yön vermektir, Türkiye’ye yön vermektir. Ama bunu her zaman açık yüreklilikle ifade ederim; ben herkese yardımcı olmak için çabalarım. Biz, milletin derdini vicdanında taşımış insanlarız. Bu iş başka türlü yapılmaz zaten. Tiyatroyla olmaz. O kadar iyi rol yapma yeteneğim de yok.
“ANAVATAN TABANININ BİRLEŞME KONUSUNDA YOĞUN TALEBİ VAR!”
TURKTİME: Anavatan Partisi ile birleşme konusundaki iradesizliği aşmak için somut bir umut var mı?
SÜLEYMAN SOYLU: Öncelikle şunu herkesin bilmesi lazım. Birleşme, seçim öncesinden daha zor. Siyaset, sonuççu tavır izler. En kaba tabirle siyasetin sonucu mebus olmak olarak görülür. İki siyasi parti milletvekili adaylarında uzlaştı mı gerisi önemli değil zaten. Türk siyasi hayatının hastalığı da bu zaten. Milletvekili sayılarında ve bölgelerde anlaşırsınız iki siyasi parti birleşmiş olur. Ama şimdi eğer bir birleşme olacaksa bu birleşme organik bir birleşme olacaktır. Bu birleşmenin, Türkiye’nin geleceğine yön veren, umut saçan bir birleşme olması lazım. Kamuoyunda sükutu hayale uğrayan, ümitleri yok eden, hatta iktidar karşısında ciddi bir alternatif olarak algılanırken birden çöken bir birleşmeyi tekrar gündeme taşımak ve tekrar böyle riskli bir ortamda yol almasına sebep teşkil etmek çok düşündürücüdür. İki siyasi partinin birleşeceğine, bir araya gelip bir sinerji yaratmaları gerektiğine inanıyorum. Yine bu iki siyasi partinin Türkiye’de geçmişte yapmış oldukları hizmetlerin geleceğe yeni bir anlayışla taşınması noktasındaki kültürlerine inanıyorum. Ancak bunu eyleme dökmek, başarmak sanıldığı kadar kolay değil.
TURKTİME: Peki zoru başarabilecek misiniz?
SÜLEYMAN SOYLU: Başarmak için elimizden gelen bütün iyi niyeti ve gayreti göstereceğiz. Çünkü tabanlar böyle istiyorlar. Özellikle Anavatan tabanının bu konuda daha yoğun bir talebi var. Bizim tabanımızda da var. Arkadaşlarımız bütün Anadolu’yu geziyorlar. Bunu görüyoruz. Bu isteme birleşecek de iktidar olacak anlamındaki bir isteme değil. Amaç, bu memlekette Ak Parti’nin karşısında yeni bir ateş yakmak. İşte bu ateşe odun taşıma noktasındaki bir istek bu.
“BİRLEŞME ÇALIŞMALARI KAMUOYUNDAN GİZLİ TUTULACAK…”
TURKTİME: Bu yapılabilir mi?
SÜLEYMAN SOYLU: Yapılır. Burada kişilerin duruşları, geçmişte söyledikleri, hevesleri hiç önemli değil. Mesele milletin önüne bir proje koymaksa herkes nefsini bir kenara alıp projesini ortaya koyabilmelidir ve bu yürüyüşü yapabilmelidir. Türk siyaseti, Türk sanayisinin de, ticaretinin de, biliminin de önünde yönlendirici modeller koymalıdır. Türk siyaseti 2070’in modelini bu günden simülasyonlarla oluşturabilmelidir. Türk siyaseti, Avrupa Birliğini ne tıkadı, bu nasıl açılabilir buna bakabilmelidir. Bilgi teknolojilerinden nasıl üretim yapmalı ve bunu kendi coğrafyasında nasıl egemen hale getirebilmelidir. Siyaset bunları kurgulamalı. Diğer meseleler ben oldum sen oldum meselesidir. Ben oldum sen oldun meselesi bunların yanında küçük meselelerdir. Ya tarihe oynayacaksınız yada küçük düşüneceksiniz. Tercih budur.
TURKTİME: Birleşme konusunda “meli… malı..” lardan bir adım öteye geçip, somut bir adım atabildiniz mi?
SÜLEYMAN SOYLU: Bizim bu çalışmayı kamuoyundan tamamen gizli tutma noktasında bir irademiz var. Çünkü ikinci defa bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalınmasını ve bunu ana gündemimiz yapmak istemiyoruz. Çünkü bu arada toparlanacağımız, sürekli gündemimizde olan işlerimiz var. Arkadaşlarımız Anadolu’da çalışıyor. Bir grup arkadaşımız İstanbul’da strateji üretiyor. Sabah 6’da bir araya gelip strateji üretiyorlar. Ama bu tip beklentiler bu çalışmaları yavaşlatır. Onun için bir taraftan bunlar konuşulur, doğal mecrasında yapılması gerekenler yapılır. Yeni bir hayal kırıklığı yaşatmamak lazım.
“9,1 TRİLYONUMUZ VAR… ÇOK CİMRİYİZ!”
TURKTİME: 93’te babanız Çiller’in göreve gelmesiyle görevden alındı siz bunu haksızlık olarak yorumladınız. Ama daha sonra siz Çiller’le yakın çalıştınız. Çiller’le bu konuyu konuştunuz mu hiç?
SÜLEYMAN SOYLU: Babamı orada bizzat Çiller görevden almadı. Ben, geçmişi hiç konuşmam. Hayatımda geçmişle ilgili bir şey yoktur. Geçmişte yaptığım işi bırakırım. Geçmiş albümlere bile bakmıyorum. Geçmişi olmayanın geleceği olmaz tabii ama onunla meşgul olmam.
TURKTİME: DP’deki hesapları inceliyormuşsunuz. Bu, önceki yönetime bir güvensizlik mi?
SÜLEYMAN SOYLU: Bu çalışmamız direkt geçmişe yönelik bir hesap incelenmesi diye algılanmamalı. Elimizde bir para var ve bu paranın önümüzdeki 4 yıl yetmesi lazım. Burada bir seçim var ve seçim hazırlığı yapmak lazım. Bu öyle kolay bir iş değil. Ayrıca kongre var. Hepsi bir masraf bütünü.
TURKTİME: Geldikten sonra ne kadar para harcadınız?
SÜLEYMAN SOYLU: Şu an geçmiş borçlarımızı ödedik.
TURKTİME: 2 trilyon harcadığınız söyleniyor…
SÜLEYMAN SOYLU: Yok öyle bir şey. Normal aylık masraflarımızı yapıyoruz. Zannediyorum, 9,2 trilyonumuz vardı, şimdi 9,1 trilyonumuz var. Çünkü gelirleri ve giderleri denkleştirmeye çalışıyoruz. Çok cimriyiz o konuda.
“TÜRK SİYASETİ BİZİM ÖNERİLERİMİZLE ÇARPILACAK!”
TURKTİME: Seçildiniz ama ondan sonra siz yada DP pek ortalıkta görülmedi, muhalefet olarak bir varlık hissedilmedi. Neden bu sessizlik?
SÜLEYMAN SOYLU: Bu süreç bizim için yoğun geçecek. Siyaset zor bir uğraş. Biz zor bir yola çıktık. Kongrenin sonunda da teşkilatlara da çalışma, sıkıntı, zorluk vaat ettiğimizi söyledik. Şimdilik bir bölümünü bizimle yakın çalışan arkadaşlarımız görüyor. Yakında o zorluğu teşkilatlar da yaşayacaklar. Çok metodik, ciddi bir siyaset anlayışını, teşkilat yapısını, Türkiye profilini ortaya koyacağız. Önümüzdeki günlerde herkes bunun şahidi olacak. Türk siyaseti bizim önerilerimizle çarpılacak. Herkes bilsin. Farklı bir siyaset anlayışı ortaya koyacağız. Beklenen gibi bir siyaset anlayışı ortaya koymayacağız. Bazen aşırı dozda ilaç gerekebilir, hastalığın türüne göre. Bazen de asprin ile geçiştirilebilir.
TURKTİME: Bundan, sanki yakın bir zamanda muhalefetin dozunu yükselteceksiniz gibi bir izlenim ediniliyor…
SÜLEYMAN SOYLU: Anadolu’dan takip edebilirsiniz.
“VELİ GÖÇER BENZETMESİNİ AĞAR İÇİN YAPMAMIŞTIM”
TURKTİME: Ağar için “Veli Göçer Yalova’da bina yapıp satabilir mi artık?” demiştiniz. bu benzetmeniz hala geçerli mi?
SÜLEYMAN SOYLU: Ben o sözü Ağar için söylememiştim. Demokrat Parti bir deprem geçirmiştir, iyi kurgulanamamıştır. Bu hal yeni bir gelecek kuramaz. Kurabilir diyenlere de “Veli Göçer Yalova’da bina kurabilirse bu hal de yeni bir siyaset tasarlar.” dedim. Ama ben iddia ediyorum, tasarlayamaz. Çünkü kredisi bitmiştir. Benim sözümün tamamı odur, Ağar’la ilgili değil. Ama o gün genel başkan sayın Ağar olduğu için de ona söylenmiş gibi algılandı.
TURKTİME: Peki, başında Veli Göçer olmasa bile Veli Göçer’in eski şirketi bina yapıp satabilir mi?
SÜLEYMAN SOYLU: İnove edilmesi lazım. Biz de inove etmeye çalışıyoruz.
TURKTİME: Tutar mı?
SÜLEYMAN SOYLU: O, bizim o şirketi kendi ruhuyla ne kadar özdeşleştireceğimize bağlı. Onu ne kadar iyi yöneteceğimize, milletle tekrar ne kadar iyi buluşturacağımıza, dünyanın realiteleriyle örtüştüreceğimize bağlı. Bunu gerçekleştirebilirsek böyle bir yenilenme sağlanabilir. Biz gerçekleştireceğimize inandığımız için yollardayız.
AK SAÇLILARIN 2. SÜLEYMAN’I
TURKTİME: DP’nin ciddi bir ak saçlı tabanı da var. Ama siz çok gençsiniz onlara göre. Bu durum size karşı bir direnç göstermelerine neden oluyor mu?
SÜLEYMAN SOYLU: Bu güne kadar bana deneyimli siyasetçilerden önemli bir destek ve kredi açıldığını gördüm. Onların bilgisi, tecrübesi, saygınlığı önemli bir hoşgörüleri var. Sanki kendi çocuklarının tekrar canlanması, dirilmesi ve yeniden Türkiye’yi yönetmesini istiyorlar. Bir milletvekilimizin söylediği söz var; biz başımız sıkıştığında, memleketin başı sıkıştığında Süleyman Demirel’in kapısını çalıyorduk. Çocuklarımız ve torunlarımız da yeni bir Süleyman’ın, senin kapını çalmalarını istiyoruz.
TURKTİME: İkinci Süleyman ismi şimdiden yerleşti galiba?
SÜLEYMAN SOYLU: Öyle söylüyorlar.
TURKTİME: Bundan bir rahatsızlığınız yok herhalde?
SÜLEYMAN SOYLU: Süleyman Demirel Türk siyasetinin duayenidir. Onu o haline gelebilmek çok zor bir iştir. Böyle insanlar yüzyılda bir gelir.
TURKTİME: Başbakan olacağınıza inanıyor musunuz?
SÜLEYMAN SOYLU: Genel başkan olacağıma inanıyordum, oldum. Başbakan olacağıma da inanıyorum. Bu, inanç meselesidir, sabır meselesidir.
“10 YAŞINDA VEFAT EDEN KARDEŞİMİN BİLE BARZANİ’NİN ORTAĞI OLDUĞU FALAN SÖYLENDİ!”
TURKTİME: Adaylığınız süresince Remzi Gür tarafından finanse edildiğiniz, eşinizin çarşaflı olduğu falan söylendi. Bu spekülasyonlar neden çıktı? Gerçeklik payı nedir?
SÜLEYMAN SOYLU: Nereden, nasıl çıktı, nasıl bir bağ kuruldu onu da bilmiyorum. O kişiye de haksızlık etmek istemem, saygın bir işadamı ama ne ben onu tanırım ne de o beni. Ama şunu söyleyeyim: Bu bana atılmış en masum iftira. Ben çok alçak iftiralarla karşılaştım. 10 yaşında vefat eden kardeşimin bile Barzani’nin ortağı olduğu falan söylendi. Demokrat Parti’nin bu süreçte bu duruma neden geldiğini daha iyi anladım. Süreci takip ettiniz. Ne bir aday hakkında ne geçmişle ilgili kötü bir şey konuşmadım. Belki geçmiş süreç ile ilgili en ağır sözüm Veli Göçer olmuştur, o da şimdi karşıma çıktı. Bunu ben kendi edebime yakıştırmam. Hiç olmaması gereken şeyler. Hele bir parti içerisinde yakışık almayan işler ortaya çıktı. Onları da ciddiye almıyorum.
TURKTİME: Bu iftiralar parti içinden mi yoksa dışarıdan mı geldi?
SÜLEYMAN SOYLU: Dışarıdan durup dururken neden gelsin ki?
TURKTİME: En son ne zaman sinemaya gittiniz?
SÜLEYMAN SOYLU: Sanırım 6 ay önce. Ama çocuklarla tiyatroya falan gidiyorum.
TURKTİME: Son gittiğiniz film hangisiydi?
SÜLEYMAN SOYLU: Hababam Sınıfı 3,5.
TURKTİME: Ayda 1500 sayfa civarında kitap okuyordunuz. Bu ortalama genel başkan olduktan sonra düştü mü?
SÜLEYMAN SOYLU: 1600 sayfayı bu işlere başlamadan önceki son bir ayda okudum. Ama şu anda okuyamıyorum. Şimdi sadece rapor okuyorum. Ama daha fazla nasıl okuyabilirim diye kendimle yarışıyorum.
RÖPORTAJ: TALAT ATİLLA&ERSİN TOKGÖZ/TURKTIME
FOTOĞRAFLAR: GÜL CAN
Önce eski Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın şahsında eleştirilerin hedefi, sonra merkez sağdaki birleşme çabaları çevresinde dönen tartışmaların adresi ve hemen peşinden DYP’den DP’ye dönüş ve genel başkanlık yarışı… Her ne kadar oy oranı barajı geçmeyi yetmese de, sonuçta hem temsil ettiği gelenek hem de yakın siyasi tarihe damga vuran bir parti olarak oy oranından daha fazla siyasetin gündeminde olan bir hareket Demokrat Parti. “Merkez sağdaki birleşme ne olacak? Neden muhalefet cephesinde Demokrat Parti’nin sesi duyulmuyor? Süleyman Soylu Çiller’in emanetçisi mi?” gibi sorular birkaç ay önce yeni genel başkanını seçen Demokrat Parti’nin peşini hala bırakmış değil. Merak etmeyin; TURKTIME Genel Merkezi’ni ziyaret eden DP Genel Başkanı Süleyman Soylu bu soruların hepsini cevapladı. Bu arada çarpıcı bir dipnot: Bugün; “Acaba yerini Çiller’e bırakır mı?” diye merak edilen Soylu’nun babası 1993 yılında Çiller göreve gelince Soylu’nun ifadesiyle “haksız bir şekilde” ilçe başkanlığından alınmış. Konuyla ilgisi mi? Röportaja buyurun…
Haberin Videosu
Salih Yılmaz 1 Eylül 2010 Çarşamba 16:57
|
HAMİT ÇELİK 14 Ekim 2008 Salı
|
hakan 10 Haziran 2008 Salı
|
yeşilovalı 7 Haziran 2008 Cumartesi
|
DYP Lİ 18 Mart 2008 Salı
|
Beyaz Yürüyüş!! 23 Şubat 2008 Cumartesi
|
hasan 22 Şubat 2008 Cuma
|
Münir lKardeş 22 Şubat 2008 Cuma
|
onurruno 22 Şubat 2008 Cuma
|
mahmut 22 Şubat 2008 Cuma
|