Böyle giderse önümüzdeki 10 yıl içinde nüfusun yarısı antidepresan kullanacak!
Kadına, çocuklara, hayvanlara karşı şiddet haberleri her gün gazetelerde, televizyonlarda! Toplumda artan antidepresan kullanımı, tahammülsüzlük, şiddet tavırları bir şeylerin ters gittiğini gösteriyor...
Sadece Türkiye’de değil dünyada da antidepresan arttı.
Ülkemizdeki artışın nedenlerinden biri antidepresanla yeni tanışmış olmamız. Eğer böyle giderse önümüzdeki yıllar içinde nüfusun yarısı antidepresan kullanıyor olacak!
Bu konunun uzmanlarının iddialarına göre Türkiye’de de dünyada da ruh sağlığı açısından bir alarm var, bunu gözardı etmemek gerekiyor.
UZMANLAR UYARIYOR
'Depresif ruh haliyle klinik depresyonu karıştırmamak gerekiyor' diyen uzmanlar uyarıda bulunuyor:
"Kişinin depresif ruh hali yani gün içinde kendisini kırgın hissetmesi olabilir. Bir insanın geçmişine bakarken iyi ve kötü hissettiği zamanlara bakarız. Kendisini kötü hissettiği zamanların daha çok olduğunu söyleyen kişi veya kişiler depresyondadır. İsteme bozukluğu dediğimiz depresyon kişinin iyi bir ruh hali içerisine girememesidir. Bu durum 15 günden daha uzun sürüyorsa, kişi depresif ruh halin - den çıkamıyorsa bu durum ‘Majör’ depresyona dönüşebilir. Minör depresyon iyi hissetmeme halidir. Majör depresyonun en büyük belirtisi ise hayattan, rutin işlerden, çay içerken zevk almamak ya da eskiden makyaj yaparken aldığı hissi bir daha hissetmeme ve makyaj yapamayacak hale gelme halidir.
Üzüntü halini yoğun hissetme, zevk aldığı işleri yapamama, ölümü sık sık düşünme, insanı intihara götüren fikirlerin olması, konsantrasyon bozukluğu, zihinde yavaşlama, uyku bozukluğu, cinsel istek bozukluğu, yorgunluk, enerji azalması, birkaç merdiven çıkınca halsiz kalınması belirtilerinin birkaçı varsa bu durum majör depresyon kabul edilebilir. Majör depresyon klinik bir durumdur, serotonin eksikliği vardır ve ilaçla tedavi edilmelidir."
BOŞANMALAR ARTTI
Evliliklerde son yıllarda boşanma oranlarının çok arttığını ifade eden uzmanlara göre, ilk beş yılda boşanma oranı yüzde 39 artmış.
Dünya ülkelerine bakıldığında ise özellikle Avrupa başta olmak üzere Batılı ülkelerde bu oran yüzde 50’nin üzerinde.
Umutsuz ve amaçsız bir yaşamı aktif ve heyecanlı bir maceraya çevirip, sıkıntıyı atmanız depresyonun ilacıdır. Üst üste trajedik yaşam olaylarıyla karşılaşmanız depresyona girmenize neden olabilir. Psikiyatrik araştırmalarda yakın akraba ölümü, boşanma, ayrılık gibi etkenler önemli stres faktörü olarak öne çıkmaktadır.
MUTSUZLUK
Prof. Dr. Müftoğlu' da şunları kaydetti:
Yakın zamanda yapılan toplum anketlerinde ülkemiz halkının zaten ve sık sık 'en mutsuz ülkeler sıralamasında' en üst sıralarda yer aldığı dikkate alınırsa sadece depremzedelerin değil genelde toplumumuzun tamamının ruh sağlığının alarm verdiği ve ciddi ölçüde bir ruhsal desteğe/şefkate/ortak paylaşım sürecine ihtiyaç duyduğu daha kolay anlaşılacaktır."
Yeni depremlerin mesela muhtemel İstanbul depremi beklentisi ve korkusu bu belirsizliği ve belirsizliğin oluşturduğu 'kaygı/endişe/korku hali'ni daha da artırmakta!