Ne mutlu güzel kalplere
Uzun zamandır genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk hepimizin özlem duyduğu şey,
arada bir de olsa güzel bir güne uyanmak. Kıskançlıktan yanan gözleri, iğneleyici sözleri çöp kutusuna yollamak.
Şems ne güzel demiş: Gönül yıkana uyku haram olmalıydı. Gönlü yıkılana değil.
Tam da bunu anlatmak istiyorum.
Önce kendinize yeni bir kişilik inşa edin.
Çünkü değersizleri değerli kılıp, kafa yorarsanız, değecek şeylere kafa yoranlar azınlıkta kalır.
Düşünen, üreten, insanca yaşama sevdalı olan, sanatı, bilimi önceleyen kişiler olarak her kötülüğün, kural tanımazlığın bilincindesiniz.
Eee o halde sesini yükseltmekten başka çaresi olmayan hayatın her alanındaki hadsizlere, en keskin yanıtı yapıştırın!!!
Her şeyi genelleştirmesek de her durumda lafı gediğine koyan, hiç rezil olmayan, ne yaşarsa etkilenmeyen, bir profille hazır cevap olacaksın. Sözün gittiği yer çukura da düşse önemli değil...
Durum böyle uzayıp giderken...
İyi kalpli, empati kurabilen, içleri iyi sesli, nezaketli insanlara özlem duygusu her geçen gün artıyor.
O zaman yağmura, soğuk havaya rağmen, bugün kendimizi sokağa atmalı!
Her adımda iyi kalbimizi, nezaketimizi yanımıza alıp en içten tebessümle bakmalıyız hayata.
Soluduğumuz hüzünlü bir şenlik havası da olsa, hayatın zorluklarına inat yolumuzu güzelliklerden yana çizelim.
Unutmayalım ki, hepimizin bir yanı eksiktir.
Her yeni başlangıç sular seller gibi ferahlık getirsin isteriz.
Bunun için her kelimede umut vadeden sözcükler sıralarız biri biri ardına.
Tıpkı bu yazıda olduğu gibi.Çünkü umudun olmadığı yerde gelecek de yoktur...