Kalbimizde cıvıldayan kuş sürüsü ile aşka adım attığımızda, delirmenin en tatlı hali başladı demektir.
Aşkın bir hastalık olduğunu biliyoruz değil mi? Yüz kızarmaları,beynimizin içinin boşalıp bulgur pilavıyla dolması durumları,gördüğümüzde, hatta sesini duyduğunuzda titremelerin başlamasını başka nasıl açıklarız ki?
İşte akıl başta değilken, genel geçer kuralları unutup, kendi kanunlarımızı yazmaya başlarız. Sanırız ki, yaşanmış en büyük aşk bizimki ve biz kendi aşk cumhuriyetimizde ferman buyurulanları yapmaz,saltanatı deviririz.
Siz ne düşünürsünüz bilmem ama bana göre ilişkinin en keyifli anı, başlamadan önceki flörtleşme anlarıdır. Henüz ilişki sorumluluğunu üstlenmemiş, her mesajda olur olmaz gülümseyen kendinizi hatırladınız mı?
Bu pespembe anda kendinizle ilgili ne var ne yok dökmeye hazırsınız.
Şimdi dikkat!
Sakın kartları açık oynamayın!
Eski sevgilinizle olan detayları, ailenizle olan problemleri, zayıf noktalarınızı söy-le-me-yin. “Güvensiz ilişki mi olur ?” diyeceksiniz. Avukatların da söylediği gibi; tüm davalar birbirine güvenen insanlardan çıkar.
Bir cama taş atmayı düşündüğünüzde ciddi bir cesaret gerekir, fakat kırık bir cama taş atmaktan çekinmezsiniz.
Kırıldığınız yerden kırarlar sizi.
……………
El gibi yazmışsın, kırıldım sana,
Selamı Ahmet’e,Ayşe’ye gönder.
İçindeki beni, hadi bulsana?
Kalbinde neredeyim, ondan haber ver.
Dostun muyum, yoksa bir arkadaş mı?
Geceni gün eden gizli sırdaş mı,
Yar mıyım,yaren mi, ya da yoldaş mı?
Kalbinde neredeyim, ondan haber ver.