Türkiye’mizi yeniden boyunduruğu altına almak isteyen Amerika, bir yandan da Suriye’nin kuzeyinde “PKK devleti” kurmayı hedefliyor.
Bu yolda -yıllardır yedeğine aldığı- Avrupa ülkeleri ile Suriye sınırımızdaki teröristlere silah desteği sağlıyor.
Kendine has inkâr politikasıyla “yanımızdaymış” gibi davranarak, Türkiye ile diğer birçok devletin arasını açmaktan da geri durmuyorlar.
Bunun baştan beri farkında olan Türkiye, 40 yıldır terörle mücadele ediyor…
Bu uğurda sayısız şehit verdik: Ne ocaklara ateşler düştü; halen daha için için yanıyor, içimiz.
Sabrının sonuna gelen Türkiye…
Yıllarca süren ve boşa giden sınır ötesi bombalamaları bırakıp, özellikle son yedi yıldaki çok sayıda isabetli operasyonla gerçek anlamda teröristlerin inlerine kadar girmeyi başardı.
Ankara, şimdi hayli kararlı…
9 Ekim 2019 tarihinde, TSK Barış Pınarı Harekâtını başlatmıştı.
Ancak…
Başarıyla yürüttüğü bu harekâtı Yalancı Amerika ile 17 Ekim 2019’da mutabakata vararak durdurmuştu!
Anlaşmaya vardığımızı sandığımız konu, YPG-PKK teröristlerinin Barış Pınarı Harekâtına dâhil bölgeyi silahları ile terk etmeleriydi.
22 Ekim günü Amerika “sözünü tuttuğunu” söyledi.
Devreye aynı gün Rusya girdi ve “Soçi Mutabakatı” imzalandı…
Onlar da, 29 Ekim’de “teröristlerin anılan bölgeden silahları ile çıkarılacağı” sözünü yerine getirdiklerini beyan ettiler.
Ankara’nın en önemli şartı 150 saat içinde YPG’lilerin ağır silahları ile Menbiç’ten çıkarılması idi.
Moskova, bunu yaptığını o dönemde ilan etse de…
Teröristlerin söz konusu bölgeden dışarıya bir adım dahi atmadıkları, bugün gelinen noktada açıkça ortadadır.
Neticede, hem Rusya hem de Amerika YPG’li terörist güçleri oralardan çıkarmadılar.
MECBURİ İSTİKAMET
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yerine getirilmeyen mutabakatın maddelerini öne sürerek…
“Suriye'nin kuzeyinde 30 kilometre derinliğinde terörden arındırılmış bölgenin oluşturulamadığını, bu bölgelerin güvenli hale getirilmesinin bir zorunluluk olduğunu” belirtti.
Bu da, operasyonun nihayetlendirilerek güvenli bölge oluşturulacağı anlamına geliyor.
Yalandan mutabakatlarla kesintiye uğrayan Barış Pınarı Harekâtı, işte bu son kararlı adımla amacına ulaşacak…
Ve zalimlerin de sonu olacak.
SON KALELERİ DE DÜŞECEK
Hâlihazırda, TSK’nın Irak’ın kuzeyinde başarılı bir şekilde süren Pençe-Kilit Operasyonu ile eli kulağında olan Suriye’nin kuzeyindeki olası harekât her zamanki gibi ABD’de derin bir kaygı yarattı.
Şaşırmadık, elbette.
Onlar teröristleri için endişelenedursun, sınırımızdaki pislikler birer birer etkisiz hale getiriliyor.
Türk’ten korkacaksınız tabi!
RUSYA, ÇARK ETTİ
Diğer bir yandan, yakın geçmişte kendi menfaatleri için mutabakat maddelerini ihlal eden Rusya’dan ilginç bir şekilde destek geldi.
İnsanın “Ne bu şimdi!” diyesi geliyor da, neyse...
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, şöyle konuştu:
“Rusya’nın, Suriye’de neredeyse hiç askeri görevi kalmadı…
ABD, Fırat'ın doğusunda ayrılıkçılığı teşvik ediyor.
Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde teröre karşı elbette kayıtsız kalamaz…”
2019’da da, ABD emperyalist ruhtaydı ve ayrılıkçılığı körüklüyordu…
O zaman, biz yine teröristlere karşı kararlılığımızda ziyadesiyle haklıydık.
Tıpkı, bugün olduğu gibi…
Biz bilmiyor muyuz, Rusya’nın kendi menfaati için Esad’ı ayakta tuttuğunu…
Suriye’deki menfaatleri için Türkiye’yi sattığını...
Lazkiye'deki Bassel El Esed hava üssünden artık emin olduktan sonra; neticede bu açıklamayı yaptığını!
Geçeceksiniz arkadaş bu işleri!
Türkiye, yeryüzünün en yalnız ve en güçlü ülkesi…
Ve hepinizin aklı, fikri bizde; gözü de üzerimizde.
Ukrayna Savaşı ile şu zamanlarda fazla mesai yapan Rusya'nın Suriye'deki amacına çoktan ulaştığını ve Esad'ı orada tutmaya başardığını görmemek imkânsız.
Diğer yandan, Lavrov'un bu açıklamasını “Türkiye ile ilişkilerini iyi tutmak zorunda olmalarının ve arka planda başka menfaatlerinin bir işareti” olarak da görebiliriz.
KENDİ İÇİMİZDEKİ HAİNLERİN KAZDIĞI HENDEKLERDEN DE BİR KURTULABİLSEK!
Bir önceki yazımda Yunanistan'ın 1980’de NATO'nun askeri kanadına dönüş sürecinden bahsetmiştim.
Geçmişe baktığımızda, ar duyduğumuz bir hadiseydi.
Dönemin zorla başa gelen askeri yönetiminin aldığı bir kararla “sevindirdiğimiz” Yunanistan…
O vakitler, kapımızda yattığını unuttu; şimdilerde bize kafa tutuyor!
Bu haftaki grup toplantısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Çaldığınız 12 Ada’yı geri verin!" derken çok haklıydı.
Onların çalmasına çanak tutanlar…
Kıbrıs Rum Kesimi’nin NATO'ya girmek istemesinin engellenmesi örneğindeki gibi isabetli ve dahi tutarlı davransalardı…
Yani, vaktiyle Yunanistan’a yönelik vetoda geri adım atmasalardı; Atina’yı susturmayı başarmış olacaktık!