TSK'daki istifa krizi Orgeneral Necdet Özel'in atanmasıyla büyük oranda aşıldı. Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'i istifaya sürükleyen nedenlerin çoğu basına yansıdı. Koşaner'in aylar öncesinden lojman tutmasından, Ergenekon sanığı subayların terfisinde ısrar etmesine kadar yazılan haberlerin önemli bölümü doğruydu. Eksik olan, fotoğrafın çerçeveye oturmasına engel puzzle'ın parçasını da biz aktaralım. Evet, Koşaner ve 3 kuvvet komutanı emekliliklerini istediler ama kendilerini istifa sürecine taşıyan asıl süreç yaklaşık 10 gün önce Başbakanlık konutunda yapılan Erdoğan/Koşaner görüşmesinde yaşandı.
Ergenekon ve Balyoz sürecinde askere yapılan gözaltı ve tutuklamaların kendisi ve komuta heyetini derinden üzdüğünü söyleyen Koşaner, Başbakan'a, "Bu durumu kabullenemeyiz" restini çekti.
Erdoğan'ın cevap vermesini dahi beklemeyen Koşaner, "Hakkında dava açıldı diye terfi ettirilmeyen komutanlarımızın durumunu ne kuvvet komutanlarıma, ne de aşağıdaki askerlerime anlatabilirim" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın Koşaner'e yanıtı çok sert oldu;
"Sizin göreviniz sivil iradenin aldığı kararları uygulamak olduğu kadar, bu kararları da emriniz altındakilere anlatmaktır. Anlatamam ne demek? Anlatamıyorsanız, anlatanlar gelir!"
Koşaner, Başbakan'ın, "Yürütemiyorsanız, istifa edin" anlamına gelen bu sözlerine hiç yanıt vermez ama bu diyalogu kuvvet komutanlarıyla paylaşır.
Bir kuvvet komutanı Koşaner'e, "Erdoğan sizi emekli edecek!" deyince diğer kuvvet kuvvet komutanları da bu görüşe katıldıklarını ifade ederler. Üst üste yapılan birkaç görüşme sonunda Koşaner ve diğer kuvvet komutanları, "Görevden alınmaktansa, istifa etmek en doğrusu" kararında birleşirler.
Koşaner, kuvvet komutanlarına, "Sayın Cumhurbaşkanı Gül'le son bir kez görüşeyim. Bir şey çıkmazsa bu kararı uygulayalım" dedikten sonra Köşk'e çıktı.
Cumhurbaşkanı Gül'den, "Gözü kapalı imza atamayız" yanıtını aldıktan sonra yeniden kuvvet komutanlarıyla görüşen Koşaner kesin kararını verir;
EMEKLİLİK!
Çok stratejik fotoğraf
Orgeneral Necdet Özel ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül görüşmesinde gözden kaçan bir fotoğraf vardı. Gül'ün işaret parmağını kaldırdığı, Orgeneral Özel'in hem parmağı, hem de Cumhurbaşkanı Gül'ü pür dikkat izleyip/dinlediği fotoğraf Köşk açısından tam bir iletişim zaferiydi. Bu tarz güçlü beden dili iletişimini genellikle Beyaz Saray kullanır. Bu sefer de bizim Köşk kullandı. Gül'ün dağdaki çoban ve Erdoğan'ın yakın mesai arkadaşlarıyla çektirdiği fotoğraflarda da güçlü mesajlar vardı ama Gül'ün, Orgeneral Necdet Özel'e işaret parmağını kaldırdığı fotoğraf içinde bulunduğumuz süreci en iyi özetleyen fotoğraf olarak tarihteki yerini alacak. Cumhurbaşkanı Gül'ün, "Başkomutan benim" mesajını kamuoyuna tek kareyle aktaran Ahmet Sever'i kutlarım. İşini iyi yapıyor...
Medyada da taşlar oynuyor
Medya askeri kanatta yerinden oynayan taşlarla meşgul... Kim nereye gelecek çeşitli yorumlar yapılıyor. Ama medyada da taşlar yerinden oynuyor.
İlk değişiklik Vatan gazetesinde. Ankara temsilciliği görevine Murat Çelik geliyor. Çelik'in Ekim ayında bir kademe daha atlayarak İsmail Yuvacan'ın yerine Genel Yayın Yönetmeni olma ihtimali de var.
Çelik şu anda fiilien Ankara temsilcisi gibi. YAŞ kulislerini yazıyor, yazıları birinci sayfadan büyütülüyor. Patron Demirören gibi Beşiktaşlı olması ve geçmişte Beşiktaş'ın yönetiminde bulunması gibi avantajları var.
Vatan Ankara temsilcisi Bilal Çetin ise bu gelişmeler karşısında sessiz... 14 Temmuz gününden bu yana yazı yazmıyor. Bir ara istifayı düşünüp vazgeçen Çetin yakında koltuğunu mecburen devredecek gibi gözüküyor.