Son dönemlerde popüler hale gelen protez tırnak ve kalıcı oje uygulamaları birçok kadın tarafından tercih ediliyor. Uzmanlar, pratiklik sağladığı düşünülen uygulamalar sırasında başvurulan yöntemler ve kullanılan kimyasalların ise birçok etkisi olduğunu belirtiyor. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Şefi Doç. Dr. Nagehan Didem Sarı ile Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Selim Gümüş de tırnaklarda kalıcı uygulamaların etkilerine ilişkin bilgi verdi. Doç. Dr. Sarı ve Uzm. Dr. Gümüş vatandaşların öncelikle işlemleri uygun noktalarda yaptırması gerektiğini belirtirken, uygulamaların etkilerinin kansere kadar götürebileceğine dikkat çekti.
“TIRNAK ASLINDA ÖLÜDÜR, ÖLÜ BİR YÜZEYDE MİKROPLAR DAHA FAZLA BİRİKEBİLİR”
Uygulamaların uzun dönem sonuçlarının bilinmediğini söyleyen İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Şefi Doç. Dr. Nagehan Didem Sarı, “Cerrahlar ameliyatlara girmeden önce tırnak diplerini muhakkak fırçalarlar. Tırnak aslında ölüdür, ölü bir yüzeyde mikroplar daha fazla birikebilir. Tırnak uzadığı zaman vücuda temas eden diplerinde bakterilerin birikmesi ve çoğalması ortamdan dolayı daha fazla olacaktır. Uzun tırnak, tırnak diplerinden mütevellit kötü, kişinin cildinin travmaya uğrama riskini artırıyor. Kalıcı uygulamalar, çok da güzel görünüyor ama gerçekten çok sıkıntılı, kendi kızım da bir dönem yaptırdı ama devamlı yapılması özel boyaları, bir ultraviyole ile sabitlenmesi kalıcılığın sağlanması adına kimyasal, ışınsal işlemler yapılıyor, bunlar hepimiz için zararlı. Tekrarlayan süre olduğu zaman tırnak yatağı bozuluyor. Manikür, pedikür bu tarz işlemlerde biz hep tedirgin oluruz zaten gittikleri yerin temizliğinden emin olmaları lazım. Bu yolla geçen, kan yoluyla bulaşan enfeksiyonlar çok fazla. Gitmiş oldukları güzellik merkezlerinin bu açıdan hijyenik, kullanılan malzemelerin tek kullanımlık olduğu ya da ciddi şekilde steril edildiğinden emin olmaları lazım. Kimyasal bir şeye genç yaşta, uzun süre maruz kalıyorlar. Temizlik konusu ve mikrop barındırması açısından sıkıntılı bir durum. Yeni uygulamalar hep cazip gelmiştir ama nasıl bir etki ortaya çıkaracağını ilerleyen dönem gösterir. Kansere de yol açma ihtimali olan bir şeyden bahsediyoruz, çok uzun süreli böyle bir uygulamaya gitmemelerini öneririm. Uzun vadedeki durumları bilmiyoruz, 10 sene geçmeden belli olmaz ama şu anda neticede tırnağınızın üzerine bir kimyasal kapatılıyor, tamam; tırnak her ne kadar ölü doku olsa bile havalanması gerekiyor. Sürekli kapatıldığı zaman tırnak düşmesi olabilir. Enfeksiyonların sonucunda ne kaptığına göre durum değişir, bakteriyel bir şeyler kapıp dolama da olabilir. Hepatit C, B kapıp daha da değişik bir yere evrilebilir. Çok uzun vadeli böyle işlemlerde bulunmamalarını özellikle de hijyene dikkat etmelerini öneririm" dedi
“CİLT KANSERİ OLUŞUMU AÇISINDAN RİSK OLUŞTURUYOR”
Tırnaklardaki kalıcı uygulamalarla ilgili konuşan Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Dr. Selim Gümüş, “Uygulamaların kendi içerisinde riskleri var, bir kere uygulama yapılan yerde işlem yapılırken steriliteye dikkat etmek lazım. Dikkat edilmezse tırnak çevresine uçuk virüsü, HPV dediğimiz siğiller bulaşabiliyor. Özellikle tırnak çevresindeki siğiller zaten bizi zorlayan bir konu, o nedenle aslında ilk başta işlem yapılırken enfeksiyon riskiyle bu riskler başlıyor. Sonrasında ise özellikle tırnağın kütikül dediğimiz bir tabakası var, manikürlerde de özellikle temizlenen bir tabaka, burayı çıkartıyorlar. Fakat bu tabaka aslında tırnağın dışarıya karşı bir bariyeri. Bu tabaka kaldırıldığı için buradan artık tırnağın altına enfeksiyonlar, mantarlar çok kolay geçebiliyor. Kalıcı protezlerin özellikle şöyle bir riski de var; mesela ’Ben’ dediğimiz oluşumlar vücutta görüldüğü gibi tırnakta da oluşabiliyor. Bu tarz lezyonların takibi önemli ama buraya kalıcı oje yaptırırsak bu benlerin artık takibi imkansız hale geliyor. Kalıcı oje yapılırken bazı ultraviyole ışınlar kullanılıyor. Bu ışınlar da aynı şekilde ilerleyen dönemlerde cilt kanseri oluşumu açısından risk oluşturuyor. Hastalarımızın özellikle bunları göz önünde bulundurması lazım, basit bir işlem değil. Akrilat içeren malzemeler kullanıldığı zaman hastalarda ciddi alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabiliyor, önceden kestirmek zor olduğu için hastalarımızın bu riske girmelerini istemiyoruz. Bu tarz kalıcı uygulamalar yerine eğer kişiler bu işlemleri seviyorlarsa geçici, kısa süreli uygulamaları yapabilirler. Ama kalıcı bu uygulamaları özellikle de ehil olmayan, steriliteye dikkat etmeyen, temiz bir şekilde yapmayan yerlerde yapmalarını istemiyoruz. İşlemi yapan kişiler komplikasyonlarla ilgili hiçbir bilgiye sahip değiller büyük ihtimalle bu nedenle devam ettiği takdirde bu problemler katlanarak gidecektir" ifadelerini kullandı.
“CİLT KANSERİYLE ALAKALI RİSKLİ BÖLGELER GÖZDEN KAÇIRILIYOR"
Kişilerin tırnaklarına yaptırdığı uygulamalar sonrası herhangi bir sağlık sorunuyla karşılaşmaları halinde sağlık kuruluşlarına başvurmaları gerektiğini aktaran Uzm. Dr. Gümüş sözlerini şöyle sürdürdü: "Herpes türü viral bir enfeksiyon geliştiyse ona uygun kremler veriyoruz. Burada alerjik bir reaksiyon, egzama, kaşıntı, sulu kabarcıklar geliştiyse ona uygun kremle tedavi altına alıp hastalarımızı mutlaka bu uygulamaları tekrardan yapmaması için bilgilendiriyoruz. Hastaların kendi başlarına tedavi uygulamaması gerekiyor, hastalar doğal tedavi deyip bazen sirke bazen kendi evde uyguladıkları şeylerle işlemi daha komplike hale getiriyorlar. Tırnaklarımız cilt kanseriyle alakalı riskli bölgeler arasında ve gözden de kaçan bir bölge. Ojeler üzerini kapatabiliyor, kapattığımız zaman da hastalar bununla ilgili bilgi sahibi olmayabiliyor. Tırnakta melanom dediğimiz cilt kanseri görüldüğü zaman bazen kanamayla karıştırılabiliyor, bu tarz kanserler zaten birçok şeyden etkilendiği gibi ojede kullanılan ultraviyole ışınlar gibi şeyler de bu maruziyeti artırıyor. Hastalar bununla ilgili çok başvuruyor, özelikle bu işlemi yaptırdıktan sonra tırnaklarının eski sağlığına kavuşmadığıyla ilgili şikayetler geliyorlar. Risk varsa gerekirse tırnaktan biyopsi alıp onu doğruluyoruz. Tırnak daha da kırılgan hale geliyor, zamanla üzeri pütürleşiyor, düzgün, saydam, o eski orijinal yapısını kaybediyor ve bunu kazanmak zaten baya bir süre alıyor. Bu nedenle hastaların bu tarz işlemleri yaparken bunu da göz önünde bulundurması gerekiyor. Sosyal medya ve etrafındakilerden önce dinlenmesi gereken dermatologların tavsiyesi olduğunu söylüyorum”