Her yıl milyonlarca çocuk okula başlayıp, neşeyle devam ederken bazı çocuklar için durum hiç de öyle değil.
Çocukların okula başlamadan önce çok hevesli gibi görünseler bile okul zamanı geldiğinde bu isteklerinin kalmadığını ve okula gitmek istemediklerini ifade eden Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Esra Gül Koçyiğit, “Çocuklarda okulda meydana gelen yoğun sıkıntı ve huzursuzluk hissi nedeniyle okula gitmek istememe ve okulda yalnız kalamama ile kendini gösteren bu durum okul korkusu (okul fobisi) olarak ifade ediliyor. Dikkatli olunmazsa aşırı okul fobisi çocuğun başarısız olmasına neden olabilir” dedi.
Okul fobisi olan çocukların genellikle başarı kaygısı yüksek olan, uyumlu, uslu ve aşırı onay bekleyen kişilikte olduklarını belirten Öğretim Üyesi Dr. Esra Gül Koçyiğit, “Normal veya normal üstü zekaya sahip olmakla birlikte okul başarısızlığı da söz konusu değildir. Ancak dikkatli olunmaz ise aşırı kaygı başarısızlığa dönüşebilir” açıklamasını yaptı.
BU YAŞLARDA GÖRÜLÜYOR
Okul fobisinin farklı şekillerde kendini gösterebildiğine değinen Dr. Esra Gül Koçyiğit’e göre, en temel belirtisi çocuğun okula gitmek istememesi ve okuldan korkması.
Bu, tüm okula karşı olabileceği gibi, okuldaki bir öğretmene, herhangi bir çocuğa veya herhangi bir derse (örneğin; beden eğitimi vb.) karşı da olabilir. Bazı çocukların yalnızca ailesi tarafından okula bırakılmayı talep ederken bazılarının da aylarca veya yıl boyunca okula gitmek istemediklerini kaydeden Dr. Koçyiğit, “Bu çocuklar kendine güveni olmayan, kendi kendine bir iş yapamayan anne babasına bağımlı özellikte olan çocuklardır” dedi.
Okul fobisinin en sık görüldüğü yaşların ilkokula başlama yaşı olan 5-6 ve ortaokula geçiş süreci olan 10-11 yaşları olduğunu burgulayan Dr. Koçyiğit, “Ayrıca tatil dönüşü, okul değişikliği veya taşınma gibi stresli değişimler de okul fobisinin daha sık görüldüğü süreçlerdir. Okul fobisi kız ve erkek çocuklarda benzer şekilde görüldüğü gibi, her tür sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarında da görülebilir” diye konuştu.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Okul fobisinin belirtilerine de değinen Dr. Koçyiğit, “Okula gidiş saati yaklaştığında veya pazar akşamından başlayan mide bulantısı, kalp çarpıntısı, ağız kuruluğu, terleme, titreme, uyuşma, sık idrara çıkma, karın ağrısı ve mide krampları gibi bazı fiziksel belirtiler görülür. Bu belirtiler okula gitmekten vazgeçildiğinde, yani çocuğun evde kalmasına izin verildiğinde kendiliğinden ortadan kaybolur. Tatil dönemlerinde bu belirtiler hiç görülmez. Ancak yine de ailenin bu belirtiler karşısında dikkatli davranması gerekir. Belirtiler okul fobisi nedeniyle olabileceği gibi gerçek bir fiziksel hastalığın da işareti olabilir. Bunun ayırt edilebilmesi için çocuğun mutlaka bir doktor kontrolünden geçirilmesi gerekir” şeklinde konuştu.
Koçyiğit, çocuğun yaşı ne kadar küçükse sorunun tedavisinin de o kadar başarılı olacağını söyledi. On bir yaşın sınır kabul edildiğini vurgulayan Koçyiğit, bu yaş altı çocukların tedavi ile yüzde 90’ının sağlıklarına kavuştuğunu dikkati çekti. On bir yaş üstü ve daha büyük çocuklarda ise tedavi oranı yüzde 30 ila 60 arasında olduğunu belirterek, “Okul fobisi kronikleşmeden mutlaka çözülmesi gereken bir sorundur” dedi.
AİLELER NASIL DAVRANMALI?
Koçyiğit, ayrıca bu sorun ile baş etmede yapılması gerekenler hakkında aile ve öğretmenlere büyük iş düştüğünü söyledi. Önemli tavsiyelerde bulundu. Ailenin ilk iş, çocuğun okula olabildiğince hızlı bir şekilde dönmesini sağlamasını önerdi. Buna göre, ebeveynlerin tutarlı davranması önemli. Ayrıca çocuğa, okula gitmediğinde sınıf içinde ve etkinliklerde çeşitli aksaklıkların olabileceği söylenmeli.
Çocuğun okula gitmediği için kesinlikle suçlanmaması, yargılanmaması ve kendisiyle alay edilmemesini vurgulayan Koçyiğit, “Çocuk okula gitmeye başladıkça kendi gündemini oluşturmaya başlayacak. Korku nedeniyle yaşamış olduğu belirtiler azalacak ve giderek okuldan keyif almaya başlayacak” dedi.
ÖĞRETMENLER NASIL DAVRANMALI?
Öğretmenlere de önerilerde bulunan Koçyiğit, “Öğretmen özellikle ilköğretim çağındaki çocuk için oldukça önemli bir kişi. Bu nedenle öğretmenin tutumu çocuğun okulu sevmesi ve güvende hissetmesine yönelik ise çocuk sorununu çok daha çabuk çözebilir” diyerek. 3 maddede önerilerini sıraladı:
"Okulun ilk günlerinde daha yoğun bir şefkat ve ilgiyle çocuğa yaklaşın. Sıcak, pozitif bir sınıf ortamı oluşturulması ile çocukların okula karşı olan korkuları azaltılabilir.
- Çocuk ilk günlerde sınıfa girmek istemeyebilir. Bir süre öğretmen odasında ya da okul bahçesinde oturabilir. Ebeveynlerin okula gelmeleri ve çocuk kendini rahat hissedinceye kadar belli bir süre sınıf içinde oturmaları sağlanabilir.
- Çocuğun yaşadığı korku, kaygı, heyecan gibi duygulara öğretmen tarafından anlayışla yaklaşılmalı ve çocuğun kendini terkedilmiş gibi hissedeceği davranışlardan kaçının.
- Çocuğun ilgisini çekebilecek ve keyif alabileceği sınıf içi etkinlikler arttırın (örneğin; oyun etkinlikleri, grup halinde şarkı söylemek gibi)"