Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ’2017 yılı yağış değerlendirmesi raporu’na göre, Türkiye 2017 yılında normalin altında yağış aldı. Buna göre, ortalama yağış 506,6 mm olarak belirlendi. Yağışlar, normalinden yaklaşık yüzde 11,7, geçen yıl yağışından da yüzde 15,2 daha az gerçekleşti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ndeki yağışlar normallerine ve geçen yıla göre yüzde 20'nin üzerinde azalma gösterdi. Prof. Dr. Kadıoğlu, yağışın bu nedenli azalması sonucu Türkiye’de şu anda meteorolojik ve hidrolojik kuraklık olduğunu belirtti.
"TARIM ARAZİLERİNİN EKİM DÖNEMİNDE KURAKLIĞINI GÖREBİLİRİZ"
Tarımsal kuraklığın önümüzdeki aylarda etkisini göstereceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kadıoğlu, "Su yılının başı olan ekim ayından itibaren mevsim normallerinde yağış alamadık. Bunun da yansıması olarak barajlarda su seviyesi düşük. Yani şu anda hem meteorolojik hem hidrolojik kuraklık var. Mart- Nisan aylarında arazilerde ekim-dikim başladığında kuraklığın etkisini tarımda da görebiliriz. Ama Türkiye’nin bazı bölgelerinde tarımsal kuraklık da hissediliyor. Fakat bu önümüzdeki aylarda daha çok belli olacaktır"
"ANADOLU SARNIÇLARINI GERİ GETİRELİM"
Anadolu’daki sarnıçların geri getirilmesi önerisinde bulunan Prof. Dr. Kadıoğlu, "Eskiden Anadolu’da yaygın olan sarnıçları geri getirmeliyiz. Yağışlarımız artık azalıyorsa, ’az yağan yağışı nasıl toplarız’ diye düşünmeliyiz. Yağmur suyunu denize veya kanalizasyona göndermemeliyiz. Yağmur hasadı çok önemli. Şehirlerdeki havuzlu, göllü, dereli bütün projelere kuraklık zamanlarında kısıtlama getirilmedir.
"KURAKLIKTA RİSK YÖNETİMİNE GİTMELİYİZ"
''Elimizdeki suyu tasarruflu kullanmalıyız'' diyen Prof. Dr. Kadıoğlu, "Kuraklığa dikkat ederek önümüzdeki aylarda hangi ürünü dikip dikmeyeceğimize karar vermeliyiz. Kuraklıkta su bitince yapacak bir şey kalmıyor, kriz yönetimi yoktur. O yüzden risk yönetimine gitmemiz lazım. Elimizdeki sudan tasarruf etmek için önlemler almalıyız. Onu da hemen şimdi yapmalıyız" ifadelerini kullandı.
"GELECEĞİN TARIM ALANLARINA BİNA DİKMEYİN"
İklim değişikliğiyle beraber önümüzdeki yıllarda kuraklığın şiddetinde ve süresinde artış olmasının beklendiğini dile getiren Prof. Dr. Kadıoğlu, "Öncelikle iklim değişikliğinin Türkiye’nin nerelerini, nasıl etkileyeceğini toprak, su nemini, yağmur miktarını her şeyini şimdiden belirleyerek doğru bir arazi planlaması yapmak lazım. Yani nereler tarım arazisi olarak öne çıkıyor, nereler tarım arazisi olmaktan çıkıp kullanılmaz hale gelecek buna bakmak lazım. Ona göre binalarımızı, şehirlerimizi doğru yere kurmalıyız. İleride öne çıkacak tarım alanlarını şimdiden başka amaçlarda kullanmamak gerekiyor" dedi.
"YAĞMUR SUYUNU DENİZE VEYA KANALİZASYONA GÖNDERMEMELİYİZ"
Prof. Dr. Kadıoğlu, mümkün olduğu kadar yağmur hasadına gitmek gerektiğinin altını çizerek şu önerilerde bulundu:
"Eskiden Anadolu’da yaygın olan sarnıçları geri getirmeliyiz. Yağışlarımız artık azalıyorsa, ’az yağan yağışı nasıl toplarız’ diye düşünmeliyiz. Yağmur suyunu denize veya kanalizasyona göndermemeliyiz. Yağmur hasadı çok önemli. Şehirlerdeki havuzlu, göllü, dereli bütün projelere kuraklık zamanlarında kısıtlama getirilmedir. Ayrıca kişi başına düşen su miktarı var. Normal su miktarının üzerinde kullanılan suya da aşırı kullanımı engellemek için önemli bir miktarda zam yapılması lazım. Temel ihtiyaç olan su makul fiyatta satılabilir ama aşırı su kullanımlarını çok yüksek miktarda fiyatlandırılarak vazgeçirilmesi gerekiyor.
Bunu Kaliforniya yapmış ve yüzde 25 su tasarrufu sağlamıştır."