Tartışma büyüyor
Fatih Terim'in Alaçatı'da yaşadığı olaydan sonra eski milli kaleci ve yorumcu Rüştü Reçber, Türkiye Futbol Direktörü'nü istifaya davet etmiş; bu yazıya Terim bir mektupla cevap vermişti. Rüştü, Terim'in mektubuna yanıt verdi.
ABONE OL
Fatih Terim, Alaçatı'da bir kavgaya karışmış ve spor kamuoyunda gündeme oturmuştu. Bu olayın ardından İstanbul'a gelen ve bir basın açıklaması yapan Terim, olayın yargıya intikal ettiğini belirtmişti. Eski milli futbolcu ve yorumcu Rüştü Reçber, yaşanan olaylardan dolayı Terim'in istifa etmesi gerektiğini köşe yazısında dile getirmiş, ardından Terim, bu yazıya bir mektup yazarak yanıt vermişti.
Hürriyet Gazetesi'ndeki köşe yazısında Rüştü Reçber, Terim'in bu mektubuna cevap niteliğinde bir yazı yazdı.
İşte Rüştü Reçber'in o yazısı...
Alaçatı baskınından sonra milyonlarca insan gibi ben de istifa etmeniz gerektiğini söyledim. Bunları yazarken de size hakaret etmedim. Siz, "İstifa etmeli" diyen herkese hakaret mi edersiniz? Bu hakaretler Türkiye Futbol Direktörü makamındaki birine yakışıyor mu? Ben o sözleri size değil ama o makama yakıştıramıyor ve üzülüyorum.
Hocam...
"Sevgili Rüştü" diye başlayan ve baştan sona hakaret içeren hatta yer yer tehdit dolu mektubunuzu okudum.
Ve cevap hakkına duyduğum saygıdan dolayı da noktasına, virgülüne dokunmadan yayınladım.
Önce ne yazdığımı, neden yazdığımı size ve okurlarımıza bir kez daha hatırlatayım.
Sizin "Alaçatı baskınınızı" yazdım.
Hani şu Yüzevler Kebapçısı'nda damatlarınız ile birlikte karıştığınız kavgayı.
Bunun Türkiye Futbol Direktörü sıfatı taşıyan birine yakışmadığını söyledim.
İstifa etmeniz gerektiğini açık açık yazdım.
"Eğer siz istifa etmiyorsanız, görevden alınmalısınız" dedim. Bunları dile getirirken de, size hakaret etmedim.
Yıllarını futbola vermiş biri olarak düşüncelerimi yazıya döktüm.
Bakın o yazıda ne dedim:
- Bu ülkede çocuklar var.
- Bu ülkede gençler var.
- Bu ülkede sporu gerçek anlamıyla seven insanlar var.
İşte bu sebeplerledir ki, belli konumlara ulaşmış insanların sadece kendilerine ve ailelerine değil, topluma da sorumlulukları var.
Eğer o insanlar, bu sorumlulukların altında eziliyor ya da güç zehirlenmesi yaşıyorsa, bu kez gerekli merciler görevlerini yapmak zorundadır.
İyi şeylerin ödüllendirilmesi gibi, yapılan yanlışların da bir karşılığı olmalı."
Haksız mıyım?..
Baştan sona hakaret, hatta yer yer tehdit dolu mektubunuzda bunların hiç birine yanıt vermediniz.
Keşke o kadar sözün arasında bu soruların yanıtlarını da verebilseydiniz!
Bu ülkede milyonlarca insan bu baskından sonra sizin istifa etmeniz gerektiğini söyledi.
Ben de istifa etmeniz gerektiğini yazdım.
Siz "İstifa etmeli" diyen herkese hakaret mi edersiniz?
Mektubunuzu bir kez daha okuyun.
Türkiye Futbol Direktörü olarak bu kelimeleri kendinize yakıştırıyor musunuz?
Ben size değil ama Türkiye'nin Futbol Direktörüne yakıştıramıyorum.
Sadece üzülüyorum.
Mektubunuz sadece hakaret ve tehdit içermiyor.
Aynı zamanda bir iddia da bulunuyor ve en hafif tabiriyle iftira atıyorsunuz.
Bu yazıları benim kaleme almadığımı iddia ediyorsunuz.
O zaman bu iddianızı kanıtlamak zorundasınız.
Sadece hakaret değil, iftira da yakışmıyor o makama.
Umarım farkına varırsınız.
Sizi futbol oynadığım dönemden bu yana iyi tanıyorum.
Hep en doğru sizsiniz.
En haklı olan da...
Her şeyi bilen de...
Sözünüzün üstüne söz söylenmez.
Bizi de bizden iyi bilirsiniz (!)
Ben yıllarımı Türk futboluna verdim. Kendimi anlatmaya ihtiyaç hissetmiyorum. Çok kıymetli ve bilinçli Türk insanı herkesi gerektiği yere zaten bu zamana dek koymuştur.
Ve bundan böyle de koymaya devam edecektir.
Benim minnettarlığım her zaman onlaradır.
“Gecenin hükmü sabaha kadardır.”
Bu en sevdiğim sözlerden biridir.
Posta