Şeref Oğuz, "Tarladaki nimeti çatala haram etmek" başlıklı yazısında, "Evet, burası Türkiye ve cinnet vatana hoş geldin" dedi.
İŞTE ŞEREF OĞUZ'UN YAZISI:
Tarladaki nimeti çatala haram etmek
Bir ülke düşünün; 7 iklim, 4 mevsim, fauna, flora, hava, su ve endemik zenginliğiyle cennet vatan olsun. Fakat gel gör ki darı ambarı üzerinde açlık çeken tavuk gibi, tarladaki nimeti çatala haram etsin, gıda enflasyonunda dünya rekortmeni olsun. Evet, burası Türkiye ve cinnet vatana hoş geldin.
Sorunu kuraklığa, iklim değişikliğine, dış güçlere adreslemek işin kolayı ve kurnazcası olurdu ama ben öyle yapmayacağım. Sorunu, kendi sorumluluk alanı dışına öteleyen Tarım Bakanlığı veya ekonomi yönetimi gibi davranmayacak, kabahati kendimde, derin ahlaksızlığımda, akılsızlığımda, arayacağım.
Üretime çökme, çökertme ekonomisi
Genç çiftçi kardeşimiz Eda Halıcı’nın sosyal medyada paylaştığı duyuruyu dinliyorum; “Bin bir eziyetle üretiyoruz ama toptan satışa gelince, büyük şirketler ve büyük çiftçiler altında çokça eziliyoruz. Satışlarda tüccarlar, fiyatı en düşük düzeyde tutuyorlar ve bizi de üretimden çıkmaya zorluyorlar.” Gençlerimiz tarıma girmek istiyor. Bandırmadaydım. Genç çiftçimiz Beyza Aydın, ekecek tarla edinemediğinden söz ediyordu. Talip olduğu tarlaya, imarlı arsa muamelesi çekip, dönümü 40 bin liralık tarlaya 1,5 milyon lira fiyat biçen OSB kurnazlarından şikâyetle, âleme feryat ediyordu.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Çökertmeye dair…
Üreteni neden koruyamıyoruz? Çünkü muktedirler (iktidar sahipleri), başkasının ürettiğine çökmek istiyorlar. Biri üretsin, biz ona el koyalım, vergi, rüsum, harç, yasalar ve finansal tuzaklarla onu elinden alalım, biz yiyelim, semirelim. Kamu; üreticiyi korumak yerine, ondan daha fazla gelir alma telaşında olduğundan avara kasnak gibi.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ