Turktime

Saygı Öztürk Talat Atilla'nın Adnan Oktar röportajını yazdı: Ergenekon'u ilk Adnan Oktar yazmış!

Sözcü yazarı Gazeteci Saygı Öztürk, bugünkü “Adnan Hoca” 8 bin 658 yıl hapis cezasının kaç yılını yatacak?" başlıklı yazısında, Gazeteci Talat Atilla'nın 2008 yılında Adnan Oktar ile yaptığı röportajını kaleme aldı.
ABONE OL
Abone Ol
Saygı Öztürk Talat Atilla'nın Adnan Oktar röportajını yazdı: Ergenekon'u ilk Adnan Oktar yazmış!
Haberler / Medya
12 Temmuz 2024 Cuma 11:41
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Sözcü yazarı Saygı Öztürk, bugünkü yazısında, Gazeteci Talat Atilla'nın 2008 yılında Adnan Oktar ile yaptığı röportajını kaleme aldı.

Öztürk, "ERGENEKON'U İLK O YAZMIŞ" başlığıyla kaleme aldığı yazısında, "Yine gerilerden devam edelim. Turktime internet sitesinin sahibi meslektaşımız Talat Atilla, Adnan Oktar'la 2008 yılında röportaj yapıyor. Hedefindeki isimlerden birisi o dönemde milletvekili olmayan Emin Şirin." ifadelerini kullandı.

İŞTE SAYGI ÖZTÜRK'ÜN O YAZISI: 

Bazı tarihler için “Rastlantı” denilse bile ilginç oluyor. Örneğin, 10 Temmuz 2018’de Adnan Oktar ve 176 arkadaşı “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “Çocukların cinsel istismarı”, “Cinsel saldırı” ve “Siyasi ve askeri casusluk” dâhil birçok suç iddiasıyla gözaltına alındı. 2024’ün 10 Temmuz’un da Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Adnan Oktar hakkında verilen 8 bin 658 yıl hapis cezasını onadı. Yani gözaltına alınmaları da, cezalarının onanması da yine 10 Temmuz’du.

Adnan Hoca, bir dönem AKP iktidarının bazı bürokratlarından, siyasetçilerinden hayli himaye görüyordu. Adnan Hoca’ya dokunan da yanıyordu. Adnan Oktar’ın, yüzlerce askerin, gazetecinin, bürokratın kumpas sonucu cezaevinde yattığı dönemde yaptığı açıklamaları da hatırlatmamız gerekiyor.

VALİ: ADNAN HOCA’NIN KİTAPLARINI ALALIM

Dönemin Kırklareli Valisi, rahmetli olduğu için adını yazmayayım, organize suç örgütü lideri olmakla hakkında davalar bulunan Adnan Hoca’nın (Oktar) yazdığı ve DSP hükümeti döneminde yasaklanan kitapların, halk kütüphanelerine alınması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvurdu.

Bakanlık, “İl Yayın İnceleme Komisyonu buna karar versin” deyip topu Valili’ğe attı. Bunun üzerine toplanan İl Yayın İnceleme Kurulu, Harun Yahya’nın yani Adnan Oktar’ın kitabının kütüphaneye konulmasına karar verdi. O dönem, vali ile konuştuğumda, “Kitabının alınmaması DSP hükümeti döneminde alınmış bir karardı. Bir zamanlar Nazım Hikmet’i de yasaklamışlardı. Ben yasaklara karşı olan birisiyim. Genel ahlaka, teröre hizmet etmeyen her kitap kütüphanelerde bulunmalı” demişti.

2007 yılının şubat ayına gidelim. Bilim Araştırma Vakfı Başkanı Adnan Oktar’ın ‘Harun Yahya’ takma adıyla yazdığı ‘Yaratılış Atlası’ adlı kitabı, dönemin bir AKP Gaziantep Milletvekili tarafından TBMM’de milletvekillerine dağıtılıyor. 18 Temmuz 2018’de o kitapla ilgili olarak bu köşede yazdıklarımı hatırlatmak istiyorum:

OKTAR YAKINLIĞINA DİKKAT ÇEKMİŞTİ

“Genç Parti Milletvekili Emin Şirin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Bülent Arınç da dahil olmak üzere tüm milletvekillerine birer mektup göndererek, Adnan Oktar’ın takma isimle yazdığı kitabın iade edilmesini istedi.”

O yazımda, Adnan Hocacıların hangi siyasetçi çocuklarına el attığına ilişkin çok önemli bir iddiayı da, annenin sözlerine dayanarak belirtilmiştim. Bitmiyor, dönemin CHP Milletvekili Atilla Kart 7 Mart 2007’de, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın cevaplandırmasını istediği soru önergesinde kitap konusuna değiniyor. Kart, önergesine “Adnan Oktar’ın yazdığı kitabı, açıklayacağım sebeplerle makamınıza iletiyorum” diye başlıyor ve şöyle devam ediyordu:

“Hiçbir bilimsel özelliği olmayan, kabul edilebilir meşru bir amacı olmayan, mali kaynakları belli olmayan böyle bir kitabın; TBMM çatısı altında dağıtılmış olmasını yadırgamaktan öte esefle karşıladığımı ifade ediyorum. Yayınlayanların aile kurumuyla, din kavramında yarattıkları tahribatlar ve istismarlar göz önüne alındığında; dağıtımına hangi gerekçe ve amaç ile izin verildiğini elbette sorgulamak gerekmektedir. Bu tür yayınların, fikir ve düşünce özgürlüğüyle ilgisi olamaz.

Adnan Oktar’ın sempatizanlarıyla, TBMM-AKP grubunun yakın ilişkisi Meclis bünyesinde dikkati çekecek boyutlara ulaşmıştır. Bu kişinin kendince bilimsel bir görüntü vermeye çalıştığı, Bilim Araştırma Vakfı’na yönelik olarak yapılan uyarı ve ihbarlara rağmen, Hükümet tarafından idari ve mali anlamdaki denetim süreçlerinin işletilmemesi de ayrıca ve önemle sorgulanması gereken bir haldir.”

12 MAHKEME DEĞİŞTİRMİŞTİ

“Adnan Hocacıların milletvekillerine dağıttığı kitap” başlığıyla bu köşede 18 Temmuz 2018’de yayımlanan yazımda şu uyarılarda bulunmuştum:

“Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar’ın, gözaltına alınıp sorgulanması, 17 Temmuz’da tutuklanması onun suçlu olduğunu göstermez. Mahkeme, eldeki belgelere ve vicdani kanaate göre karar verecektir. Nitekim, aynı kişi, benzer suçlamalarla, 1999 yılında da tutuklanmış, 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilmiş, davası tam 12 mahkeme değiştirmiş, zaman aşımıyla kurtulmuştu. Yine, benzer durum yaşanmaması için dikkatli olunmalı.”

Evet, bu kez dikkatli olundu. Bu dava ile ilgili gelişmeler Devletin üst düzey yetkilileri tarafından yakından izlendi. Yerel mahkemenin verdiği 8 bin 658 yıl hapis cezası da onandı. Böyle bir cezayı çekmesi zaten mümkün değil. O zaman 8 bin 658 yıl ceza verilmesi ne anlama geliyor. Bunu da bir savcı ve Oktar’ın avukatı Sinan Kocaoğlu’na sordum. Cevap şöyle oldu:

“Cezasının miktarı ne olursa olsun koşullu salıverme süresi 28 yıldır. Ancak örgüt bağlantısı olduğunda yatarı 32 yıla çıkıyor. Bu durumda Oktar 32 yıl cezaevinde kalacak.” Avukat Kocaoğlu davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götüreceğini de söyledi.

ERGENEKON’U İLK O YAZMIŞ!

Yine gerilerden devam edelim. Turktime internet sitesinin sahibi meslektaşımız Talat Atilla, Adnan Oktar’la 2008 yılında röportaj yapıyor. Hedefindeki isimlerden birisi o dönemde milletvekili olmayan Emin Şirin. Oktar şöyle diyor:

“Yüzlerce anne baba derin hislerle, derin saygıyla beni her yönden destekliyorlar. Ama toplam üç veya beş aile bana şiddetle karşılar. Bu ailelere baktığımızda bir zamanlar Ergenekon’dan gözaltına alınan İstanbul eski milletvekili Emin Şirin, İstanbul Organize Suçlar eski Müdürü Adil Serdar Saçan gibi ‘Ergenekon mensubu’ kişilerle bağlantı içindeler. Acaba diyorum, Ergenekon örgütü bu ailelere bir şekilde etki ediyor mu? Bu aileler beni daha önce çok seviyordu. Durduk yerde bu şekilde ortaya çıktılar. Ergenekon şimdinin olayı değil ki... Ben 10 yıl önce kitabımda Ergenekon’u isim vererek anlattım.”

<<<TALAT ATİLLA'NIN ADNAN OKTAR İLE YAPTIĞI RÖPORTAJI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN>>>

Talat Atilla, “O zaman Ergenekon’u ilk söyleyen sizsiniz” dediğinde, Oktar, “Allah-u alem. Çok kapsamlı anlatmıştım. Verdiğim bu iki örnek bile olayı bize düşündürtüyor. Çünkü bu aileler bana çok düşkündü daha önce, lehimde ifadeleri vardı” karşılığını veriyor.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime