Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fahri Bayram, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle son yıllarda kullanım sıklığı artan probiyotiklerin sağlık üzerindeki etkisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Probiyotik kelimesinin "yaşam için" anlamına geldiğini belirten Bayram, probiyotiklerin ağız yoluyla yeterli miktarda alındığında kişinin sağlığı ve fizyolojisi üzerine pozitif etki yapan, yararlı canlı mikroorganizmalar olduğunu vurguladı.
Bayram, birçok hastalığa zemin hazırlayan bozulmuş mikrobiyal dengenin ancak düzenli ve etkin probiyotik kullanımı ile korunabildiğini söyledi. Probiyotik ajanların çok sayıda bakteri, virüs, maya ve küften oluştuğunu anlatan Bayram, probiyotiklerin en çok kalın bağırsakta bulunduğunu belirtti.
Erişkin bir kişinin bağırsağında 100 trilyon, yaklaşık 1,5 kilogram faydalı bakteri bulunduğunu ifade eden Bayram, "Bağırsak iç zarını kaplayan bu yararlı bakteriler, ağızdan alınan zararlı bakterilerin bağırsak duvarından içeri geçmesine, dolayısıyla birçok hastalığın oluşmasına engel olur." dedi.
Prof. Dr. Bayram, başta antibiyotik olmak üzere hayvansal protein ve yağlardan zengin beslenme tarzı, yetersiz lif içeren kötü ve eksik beslenme, antibiyotik tüketimi, yaş, stres, iltihaplı durumlar, aşırı alkol ve bağımlılık yapıcı madde kullanımı ve çeşitli sindirim problemlerinin, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve hastalık oluşturan bakterilere karşı direncin azalmasına neden olduğu uyarısında bulundu.
Bayram, "Bunların sonucunda birçok zararlı mikroorganizma, bağırsak duvarından içeri girer ve hastalığa yol açar. Sağlık açısından olumlu etkileri görülen mikroorganizma türlerinin oransal olarak arttırılmasının, insülin direnci, alerji, astım, egzama, karaciğer yağlanması, ishal, iltihabi bağırsak hastalıkları, diyabet, kalp ve nörolojik bazı hastalıklar başta olmak üzere pek çok kronik hastalıkta olumlu etki yaptığı gösterilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Probiyotiklerin hem doğal hem de yapay olarak alınabileceğini belirterek, "Doğal probiyotikler, anne sütü, ev yapımı yoğurt, peynir, kefir, muz, enginar, pırasa, kuşkonmaz, kereviz, soğan, bezelye, şeftali, domates, yer elması, hindiba, yeşil sebzeler, arpa, çavdar, buğday gibi polifenol içeren besinlerden oluşmaktadır. Probiyotik besinler, ekşi mayalı ekmek, sirke, şarap, turşu, boza, tarhana, lahana turşusu, pastörize edilmemiş zeytin, hardaliyedir." bilgisini verdi.
AA