Ama sonuçta görüntü durumu kurtarır. Sadece durumu.
Ve öyle olduğu için, o kişi kazanırken ufak ufak kaybetmeye başlar…
Konumuza dönelim;
6 yıllık Ak Parti döneminde hep onu gördük… Aynı ANAP yada Fazilet Partisi döneminde gördüğümüz gibi…
Zinde güçlerin sorunlu partilerle arasındaki iletişim kompetanı, en ceberut yasaları savunabilecek şahin, en ufak bir tepkide tüm soğukkanlılığıyla ikame çözümleri sunabilecek kadar kıvrak, ikamelerinin asılları ile arasındaki farkı flulaştırabilecek kadar siyasetçi ama hepsinden öte ve hepsini kapsayan bir normalleştirici bir zekaydı.
“Normalliğin efendisiydi” yani.
Onun için ANAP da, FP de tarihsel olarak görünürlüğünü kaybetti, gücünü yitirdi, tabelaları ve liderleri değişti ama bu değişiklikler O’ndan hiçbir şey götürmedi.
Her bitiş yeni başlangıç için açılan daha görkemli bir kapı oldu ve O var oldu.
Ne yasaklılar listesine girdi, ne misyonu biten siyasiler arasına. O taraf kaybedenlerin tarafıydı çünkü ve “o taraf”la işi olmazdı.
Yine olmadı.
Bakanı, sözcüsü olduğu partinin liderinden belediye başkanlarına kadar neredeyse tüm yönetici kadrosuna siyaset yasağı istendi ama O yine muaf.
Ama “Normalliğin efendisi”ne bu muaflık da yetmeyecekti. Kapanması muhtemel bu kapıdan da daha görkemli bir kapıya geçiş için ne olur ne olmaz diye normalliğini tescilleyen “gerekli yerlere” mesaj vermeye, statükoya selam çakmaya başladı.
Oysa hep kazansanız bile hiç olmazsa kaybeden arkadaşlarınıza göstermeniz gereken nezaket gereği durumunuzu saklamanız gerekir. Yada en azından aşırı iştahla açık etmemeniz. Ancak aşırı güven bu sefer yanlış yaptırdı ve “hep kazananın bir gün kaybetme” diyalekti ile karşı karşıya kaldı.
Gerçi bu iyimser bir tahmin… Kanıtsız ve çok müphem bir çıkarım… Ve siyaset hikayesinde daha çok su kaldıracak bir kişililiğin sonu hakkında henüz ortalarda söylenmiş bir söz.
Çünkü en uç noktada düşünüp Erdoğan’ın O’nu sildiğini düşünsek, kızağa çekileceğini yada dışlanacağını tahmin etsek de siyasi bünyenin kazanmak için her türlü “an’da kazandıracak” aktörlere açık iştahı O’nu dışlamayacak, O da dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi yarın da protokolün ön sıralarından normalleştirme işlevini yerine getirmeye devam edecektir.
Ama dediğimiz gibi…
Ortada çok fena bir sicil var… Tertemiz! Bu kirli siyaset oyunun hep içinde asla leke tutmayan bir sicil. Belki bir gün… Birisi bunun mümkün olmadığını görür ve etrafındakilere söyler… Ve daha da ileri gidip şunu düşünebilirsiniz: Başka birileri de bu söyleneni duymaya başlamış…
Kim bilir? Olur mu olur?
wikipedia alıntı 2 Mayıs 2008 Cuma
|
süleyman karaca 1 Mayıs 2008 Perşembe
|
Vicdan 1 Mayıs 2008 Perşembe
|