Partisinin grup toplantısında konuşan, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
MÜSAVAT DERVİŞOĞLU'NUN AÇIKLAMALARI ŞÖYLE:
7 Aralık’ta Emekli Kurultay’ı düzenleyeceğiz, emekliliklerin sıkıntılarını ele alacağız. Genel olarak şiddeti ülkemiz için en hayati konuların başında görüyoruz. Son 10 yılda 200 bin çocuğumuz cinsel istismara uğradı. Son 10 yılda bilinen 5 bine yakın kadın cinayeti işlenmiştir, vahşetin boyutu bu rakamlardan daha yüksek, etkisi ise daha derindir. Pazartesi günü 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele günüydü. Valiliğin yolları kapamaları da bunun tezahürüdür. Her sıkıştıklarında dinden, imandan dem vuruyorlar. Bahsedilen iman sizin bahsettiğiniz iman mıdır bilemiyorum.
"KORKMAYACAĞIZ"
Haksızdırlar, suçludurlar ve tam da bunun korkusunda içindeler. Korkmayacağız, direnmekten asla geri durmayacağız. Türk kadınının yanında, mücadelesinde omuz omuza, meydanlarda yumruklarımız havada durmaya devam edeceğiz. Onları o makamlara getiren seçmenler iş kuyruğunda, halk ekmek büfesi önünde beklemekte. Çözüm belli. Bu hakikat duvarını yıkmanın yolu, yalan duvarlarını yıkmaktan geçmekte. Aziz milletim, şiddet, istismar ve suç sarmalının kadınlara yönelmesi bunun sonucu.
"CAN PAZARLIĞINA KÖR OLMUŞUZ"
Bu çetenin eli kanlı bebek katili ifadesinde hastanelerde hasta kavgası var dedi. Hastane müşteri ilişkisi kurulmuş. Bebekler bu ilişkiye kurban edilmiş. Bu buz dağının görünen yüzü. Sağlık Bakanı ve eski İl sağlık müdürü olan zat 'Neden istifa edecekmişim ki' diyor. Sizin göreviniz Türk milletine karlı görevi yerine getirmek değil ki? Saray’ın çıkarlarınıza hizmet etmekle görevlisiniz siz sayın Sağlık Bakanı! Bebeklerin can pazarlığına gözlerimiz kör, kulaklarımız sağır kalmıştır.
"KİMİN HİZMET ALMASINI ENGELLİYORSUNUZ?"
Sözde devleti yönetme iddiasında olanlar işleyenleri de bozuyor. Cumhurbaşkanı ve artık sekreterlerden başka bir şey olmayan bakanları, başka işler yapmadıkları için belediyeler iş yapmakta. Bu kreşlerden kim yararlanıyor. Gece gündüz çalışan anneler yararlanıyor. Kimin hizmet almasını engelliyorsunuz? Yoksulluğu bitirmek değil derinleştirmek istiyorlar. Bunlar bizi yıkmanın araçlarıdır. Bu araçlar mutlaka yıkılmalıdır. Yoksulluğun yerine zenginliği koyarak sağlığı sektör olarak değil sistem haline çeviriyorlar.
"KURUMLAR ÇÖKMEKTE"
Sanıyorlar ki bu düzene böyle gidecek, bu düzene alışacak ve susacağız sanıyorlar. Yanılanlarla yanılmayacağız. Cesaretimiz de yıkılmayacak. Herkes emin olmak mecburiyetinde. Yasalardan bir defa kaçabilen kendini yasaların üzerine koyabilmektedir. Toplumsal kurumlar çökmekte. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik mekanizmaları hakkaniyet sağlamak yerine, servet ve gelir adaletsizliğine katkıda bulunmaktadır.
Deprem bölgesinde insanlar hala evsiz, hala konteynerlerde hala çaresizler. O derde derman olmak bizim görevimizdir. Aralık ayı içinde başta Hatay olmak üzere, deprem bölgesine gidecek yapılanları ve yapılmayanları yerinde görecek sonuçlarını paylaşacağım.
Erdoğan, Brezilya’yı ziyarette bulundu. Vatandaşımızın kırmızı et yiyemediğini anladı. Uruguay’dan büyük baş ithalatına onay verdi. Çiftçisine destek vermeyip ot imalat eden bir Türkiye, bunların yerli ve milli dediği Türkiye. Kendi çiftçimizi zora sokmak nasıl bir tarım politikasının ürünü anlayamıyorum.
TEĞMENLERİN GELECEĞİ
Türk silahlı kuvvetlerinin itibarını bozmakla itham ediliyorlar. Gerekçe disiplini bozmakmış. Ne zaman bozmuşlar o düzeni? Milli Savunma Bakanlığı’nın itibarını sarmışlar. Gencecik teğmenler üzerinden toplumsal infial yaratacak çatışmaya girmenin ne anlamı var? Gencecik fidanların geleceğin karartmayın. O teğmenler, ihraç edilecek değil sahiplenecek gençlerimizdir.
"SİYASETİN GÖREVİDİR"
Devlet Bahçeli sözünün sonuna kadar arkasındaymış. Sayın Erdoğan Bahçeli’nin arkasında mı değil mi bunu merak ediyoruz. Bir açıklama bekliyor, milletin yüreğine su serpmesini temenni ediyorum. Siyasetin görevi bu açmazı çözmektir. Türk siyaseti hiç olmadığı kadar sorumsuzluk duygusunu yansıtır hale geldi.
Bu yol doğru değil. Bu yolun sonunda daha fazla yoksulluk, zulüm ve acı vardır. Haykırsam kollarımı makas gibi açarak, durun ey kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak. Bu yol çıkmaz sokak. Organize kötülüğün bizi götüreceği başka yer de yok. Durun efendiler bu cadde çıkmaz sokak.