İstanbul Tabip Odası (İTO) Kızamık riskine ilişkin düzenlediği toplantıda hastalık sebebiyle iki çocuğun hayatını kaybettiğini ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde özel servis açıldığını belirtti.
Belirtiler sebebiyle hastaneye başvuranların sayısındaki artışa dikkat çeken İstanbul Tabip odası Yönetim Kurulu Üyesi Saffet Ercan, “İstanbul’da kızamık hastalığında endişe verici bir artış olduğunu ve ne yazık ki kızamık salgını nedeniyle kaybedilen çocuklar olduğunu biliyoruz. Kızamık, tarihi çok eskilere dayanan ve milyonlarca insanın hayatına ve ondan daha fazlasının sakat kalmasına yol açan, bulaştırıcılığı yüksek bir hastalıktır. Ancak yaklaşık yarım asırdır uygulanan aşısıyla günümüzde önlenebilir bir hastalık olan kızamıktan çocuklarımızı kaybetmeye tahammülümüz yok” dedi.
“TÜM DÜNYADA BU KIZAMIK ARTIŞI BEKLENİYORDU”
Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhuriyet’te yer alan habere göre, Ceyhan, kızamık istatistiklerine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Türkiye'de 2007-2011 yılları arasında bu hastalık o kadar azalmıştı ki senede 4-7 vaka görür olmuştuk. Artan aşı redleri ile birlikte aileler çocuklarına aşı yaptırmak istemedi, bunun sebebi de aşı karşıtlarının doğru olmayan söylemleridir. Bu sebeple aşılama oranı giderek düştü.
Bunun ardından 2013'te ve 2019'da kızamık salgınları yaşandı. Tüm dünyada da bu kızamık artışı bekleniyordu. Sağlık Bakanlığı'nın Dünya Sağlık Örgütü'ne bildirdiği verilere göre 2023'ün ilk üç ayında 447 vaka görüldü.”
“AŞILAMA ORANI ÇOK AZ BİLE DÜŞSE RİSK ALTINDAYIZ”
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, "Kızamık Covid'e benzemez" dedi ve şöyle devam etti:
"Kızamık su çiçeği ile birlikte dünyada en çok bulaş özelliği taşıyan iki hastalıktan biridir. Bir kızamıklı çocuk diyelim ki bir sınıfa girdi ve orada on tane aşısız çocuk var, dokuzuna mutlaka bulaşır. Kızamığın kontrol altına alınması için aşılama oranı yüzde 95 olmalı. Bu oranın altına inerse salgın başlar. Türkiye'de 2020'de aşılama oranı yüzde 98, bu yıl oran yüzde 96'ya düştü. Ancak düzensiz göçmenlerin büyük bir kısmı bu orana dahil değil. Aşılama oranları çok az bile düşse risk altındayız. Aşı karşıtlarının söylemleri sebebiyle çocuğuna aşı yaptırmak istemeyen aile sayısı 2007'de 183'tü, 2017'de 40 bine ulaştı. Şu anki rakamı bilmiyoruz çünkü Sağlık Bakanlığı açıklamadı."
20 KIZAMIK HASTASINDAN 1'İNDE ZATÜRRE GÖRÜLÜYOR
Aşılamanın önemine vurgu yapan Ceyhan, "Kızamığın tek çaresi aşılamadır. Kızamık ortaya çıktıktan sonra çok tehlikeli bir hastalık. En çok ölüm kızamığa bağlı zatürreden olur. Her yirmi kızamık hastasından birinde zatürre görülür. Öte yandan kızamık bilmeyen bir doktor nesliyle karşı karşıyayız. Öğrencilerimize vakaların azlığı sebebiyle 20002li yıllarda kızamığı göstererek öğretemedik. Dolayısıyla onların bildirdiği vaka sayısı gerçek sayının şüphesiz altında. Bin vakada bir ölüm ve beyin iltihabı olur. SSPE vakalarını bir dönem çok görmüştük, tedavisi yoktur ve giderek beyni harap eder, tek nedeni de kızamıktır. Böyle giderse SSPE vakaları da görürüz. Bunlara engel olmanın tek yolu aşılamadır" diyerek riske karşı uyardı.
“SALGINA HAZIRLIK YAPMAK ZORUNDAYIZ”
Alınması gereken önlemleri açıklayan Ceyhan, "Halkın aşı karşıtlığına önlem almak için eğitilmesi gerekir. Sağlık Bakanlığı'nın acilen kurucu üyesi olduğum Aşı Kararsızlığıyla Mücadele Komisyonu'nu yeniden çalıştırması gerekir. 2013'ten sonra hiç toplantıya çağrılmadık. Halkeğitim programlarının başlatılması lazım. 2000'den bu tarafa mezun olan hekimler maalesef kızamığı görmeden mezun oldular, onları da eğitmek gerekir. Bu hastalığı görmeden tanıyamazsınız. Suriye'den gelen göçmenler için bir kampanya yapmıştık ve kamplarda bulunanlar aşılanmıştı. Ama en büyük tehlike kaydı olmayanlar, çünkü geldikleri ülke itibarıyla aşılanmamış oluyorlar. Sınırdaki önlemler çok önemli. Almanya'da açılan bir dava bu kadar gündemken, pandemi sırasında konuştuğumuz koruyucu sağlık önlemleri tıpkı deprem gibi salgının ardından unutuldu. Devleti zorlamak, salgına hazırlık yapmak zorundayız" ifadelerini kullandı.