Son yılların en kurak dönemlerinden birinin yaşandığı Türkiye'de, ocak ayı ortalarında, mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar kaydediliyor.
Ülkenin birçok bölgesindeki göletle barajlarda su seviyeleri azalmaya başlarken, mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklık ve kuraklık nedeniyle arıcılık faaliyetlerinde de olumsuzluk görülüyor.
ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, kuraklık ve sıcak havanın arı nüfusunda düşüşe neden olduğunu, bahar şartlarının erken oluşmasıyla arı kolonisi kayıplarının olacağına dikkat çekti.
“ÇEŞMELER KURUDUR, GÖLETLERDE SU KALMADI”
İklim değerlendirmelerine göre son 15 yılda Marmara Bölgesi'nin güneyinde 7 defa kuraklık yaşadığını vurgulayan Prof. Dr. Baytekin, "Bu sene 8'incisini yaşıyoruz. 2021 sonbaharı kurak geçmişti. Geçtiğimiz yaz ortalarına doğru yağan yağışlar, bu kuraklığın etkisini bir derece bitkisel üretimde azalttı. Ancak arılar için çok faydası olmadı. Çünkü ılıman geçen kış şartları, kurak geçen sonbahar ve ilkbaharda gelişmeyen çiçekli bitkiler, yeterli nektar ve polen veremeyince arılar, bahara çıktığı gibi kaldı. Bu nedenle de yaz ortasına doğru da ciddi bir koloni nüfusunda çöküş yaşadık. Çoğaltmak için oluşturduğumuz yeni kolonilerin ise hemen hemen hepsi yaz sonuna doğru ölmeye başladı. 100 kovanı olan 60 kovana kadar düşerek kışa girdi. 2022 yılı sonbaharı da çok kurak geçti. Ağustos sonunda yağan yağmurlardan sonra aralık ayının 10-15'ine kadar herhangi bir yağış kaydedilmedi. Çeşmeler kurudu, göl ve göletlerde neredeyse su kalmadı. Bu yıl da kuraklığın ciddi şekilde zararlarını göreceğiz gibi görünüyor" diye konuştu.
Kritik dönemlerde yapılan beslemelerle arıları ayakta tuttuklarını anlatan Prof. Dr. Baytekin, "Yeterli bal verimi anlamında düşündüğümüz zaman geçmiş yıllardaki performanstan çok uzaktayız. Çanakkale'de arı kolonisi kayıpları yüzde 40'lara yaklaştı. Türkiye kovan varlığı açısından gerçekten çok zengin. 8 milyonun üzerinde koloni varlığımız var. Ancak performansa baktığımız zaman bal verimi yönünden dünya ortalamasının altındayız. Modern kovanlarla arıcılık yapıyoruz ama flora desteklemiyor. Floranın desteklememesi de doğrudan doğruya yağışa, kuraklığa bağlı. Kurak geçen yıllarda çiçekli bitkiler, yeterli polen ve nektar veremeyince arılar da beslenemiyor. Kritik dönemlerde arılara besleme yapmak zorunda kalıyoruz. Arıcılığın maliyetleri de artmaya başlarken, buna karşılık aldığımız verim de düşmeye başladı" dedi.
“ARILARIN BU ŞEKİLDE BAHARA GÜÇLÜ ÇIKMASI İMKANSIZ”
"Kuraklıkla birlikte ılıman geçen kışlar da arı nüfusunu, koloni varlığını doğrudan doğruya etkiliyor. Yavaş yavaş kovan kapatmaya başladık. Arılar, sonbaharda yavruyu erken kesti. Polen kaynakları azalınca erken güze girmek zorunda kaldı ama yaz bitmedi, kış gelmedi. Bu nedenle de arılar sürekli çevrede bir şeyler aramak için çıkış yaptı. Bunun sonucunda ömürleri kısaldı. Dolayısıyla 8 çıta arıyla başladığımız kovanlar, şu an 6 çıtaya düşmüş durumda. 2-3 çıta arıyla kışa girdiğimiz kovanlarda şu an 1 çıta arı bulunuyor ve hiç yavru yok. Bazı arıcılarımız bu dönemde besleme yapmaya başladı. Çünkü sürekli uçan arılar enerji sarfetti. Enerjiyi kovan içi stoklardan karşıladı. Arı, kış salkımı oluşturmadı. Dolayısıyla besleme yapanlarda da risk oluşmaya başladı. Önümüzdeki günlerde eğer arılar yavruya yatar, ardından soğuklar gelirse bu defa 'yavru çürüğü' sorunları ortaya çıkacak, koloni kayıpları daha da artacak. Bu nedenle 45 günlük hava durumlarını gözden geçirmek ve ona göre besleme yapmakta yarar var. Eğer kovan içerisinde stok bal varsa besleme yapmanın bir gereği yok. Geçtiğimiz yıla benzer bir yıl yaşıyoruz. Kış ılıman geçiyor, arı sürekli çalışmaya gayret ediyor, kovan dışına çıkıyor, salkım oluşturamıyor. Dolayısıyla ana arı diyapoza giremiyor. Sürekli aktif kalıp, diyapoza girmeyen ana arıların önümüzdeki baharda yumurta performansı düşecek. Arıların bu şekilde bahara güçlü çıkması neredeyse imkansız. Eğer bahar koşulları erken oluşursa cemreler düşmeden önce çiçekler açmaya başlarsa koloni kayıpları daha da yükselecek demektir."
“YAĞIŞLARIN OLMAMASI BİZİ DİREKT ETKİLİYOR”
Çanakkale Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Cahit İleri de arıcılığın değişen iklim şartlarından etkilendiğini kaydederek, "Kışın arılarımız dışarı çıkıp gezinebiliyor. Gezdikçe de kovandaki stoklarını tüketiyorlar. Kovanda stokları tüketen arılar ölümle burun buruna geliyor. Arıcıların özelikle bu dönemde arıları besinsiz bırakmamaları gerekiyor. Stokları tüketen arılarını besin takviyesiyle yaşatmaları gerekiyor. Yoksa bu güzel havalar, arıların kış stoklarını tüketip, kış ayından çıkamamasına neden olacak. Doğanın canlılığı arıcılıkla paralel gidiyor. Yağışların olmaması bizi direkt etkiliyor" diye konuştu.