Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan ziyareti öncesi Habertürk ekranında bir ‘son dakika gelişmesi’ yer aldı. Orly katliamı mimarının da maçı protokolde izleyeceğine ilişkin haber kısa sürede yalanlansa da ortalığı karıştırdı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Dünya Kupası elemeleri için karşı karşıya gelecek olan Türkiye-Ermenistan milli maçını izlemek üzere Erivan’a gideceğini resmen açıkladıktan sonra, Habertük’ün aynı protokol tribününde tarihe Orly Katliamı olarak geçen kanlı saldırının mimarı Varujan Garbisyan’ın da oturacağı haberleri ortalığı karıştırdı. Habertürk’ün bildirdiğine göre, Türkiye-Ermenistan maçını şeref tribününde izleyecekler arasında Varujan Garbisyan da vardı.
Habertürk büyük bir heyecanla özel yayınlarla bu haberi verince neresinden baksanız skandal kokan böyle bir gelişmeye haberdeki eksik unsurlara rağmen kayıtsız kalamadık.
Ancak…
Haberin asparagas olduğu anlaşıldı jet hızıyla yalanlandı. Resmi kaynakların “Böyle bir bilgi olduğunu doğrulayamıyoruz. Birileri ziyarete gölge düşürmeye çalışıyor olabilir” diye yorumladığı, Ermenistan Dışişleri Sözcüsü Tigran Balayan’ın haberi ‘saçmalık’ olarak niteleyip, “Bu haberi bütünüyle yalanlıyorum” dediği haber nasıl
Habertük’ün gündemi olabilmişti?
Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş asparagas skandalını “habercilik heyecanına” ve “TV haberciliğinin baş döndüren hızına” verip “Televizyon haberciliği zordur. Zamanla yarış, kimi zaman her şeyin ötesine geçer. Hele bir de bu yarış, meslek aşkıyla birleşince, ortaya inanılmaz bir koşuşturma çıkar. Çünkü televizyon haberciliği bir anlamda da hızdır, hızlı olabilmektir… Ancak hız, habercilik heyecanıyla buluştuğunda kimi zaman bazı unsurlar dikkatten kaçabiliyor. Nitekim, haber bu eksiklikle yayına verildi. Yani, ‘yalanlama geldiğinde’ ortaya konulması gereken unsurların bir kısmı eksikti.” diyerek günah çıkartmaya çalıştı. Aynı zamanda asparagas haber yüzünden kendilerini eleştiren meslektaşlarını suçlayarak.
Eyvallah…
Habercilik heyecanı bir gazetecide olmazsa olmaz bir haslet… Erdoğan Aktaş da bunu fazlasıyla taşıyor olabilir. Ancak Aktaş’ın bunun yanında meslektaşlarını suçlarken şunu da bilmeli: Habercilik, heyecan kadar dikkat de gerektirir. Unsurlarının eksik olduğunu biliyorsanız (Ki yaptığı açıklamada bunu açıkça ifade ediyor…) o heyecanınızı dizginlemeli, öncelikle eksik unsurları tamamlamalısınız. Yoksa bu yaptığınız haberciliğin eyyama kurban edilmesidir ki, geriye haberciliğiniz değil eyyamcılığınız kalır.
Ancak bu heyecana kurban giden haber&haberci hali Aktaş’ın ilk vukuatı değil.
Anımsayın…
Erdoğan Aktaş Star Haber’in başındayken herkes ortaya çıkmayan Milli Piyango talihlisi kim diye merak ediyor ve türlü senaryolar üretiliyordu. Tam da o zaman Star Anahaber’de canlı yayına çıkan Aktaş benzer bir heyecanla kaynağı belli olmayan bir duyumu “gerçeğin ta kendisi” olarak ele almış, sır talihlinin İmamhatip mezunu olduğundan dolayı mahalle baskısından korktuğu için ortaya çıkamadığını, başına bir şeyler gelebeliceğinden endişelendiğini falan o habercilik heyecanıyla uzun uzun anlatmıştı canlı yayında.
Ne oldu?
Dün Habertürk’teki elde patlayan bombanın bir benzeri… İmamhatip ile ilgisi olmayan talihli ortaya çıktı, parasını almamasının Aktaş’ın teziyle uzaktan yakından ilgisi olmadığı anlaşıldı ve Aktaş habercilik heyecanıyla ve canlı yayında ettiği kocaman laflarla kalakaldı.
Hata olamaz mı? Gazeteci, heyecanına yenik düşüp yanlış haber yapamaz mı?
Mutlaka.
Ama insan öğrenir. Hele hele genel yayın yönetmenliği gibi makamın sorumluluğunu taşıyorsanız, sizin bir seferde öğrenmeniz gerekir.
Eğer öğrenemezseniz bombanız elinizde patlar, sizin heyecan-dikkat uyuşmazlığı sicilinize bir çentik daha atılır.
Bizden uyarması… Habercilik, heyecan kadar dikkat de gerektirir!
süleyman karaca 7 Eylül 2008 Pazar
|