Hazine ve Maliye Bakanlığı, ticari amaçlı kullanılan ve muhasebe kayıtlarında akaryakıt harcamasını gider olarak gösteren tüm araçlara Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) takılmasını zorunlu hale getirdi. Cihazların montajı için son tarih 31 Aralık 2024 olarak belirlenirken 1 Temmuz 2025’ten itibaren trafiğe çıkacak tüm araçlara da bu sistemin yerleştirilmesi zorunlu kılındı. İlk etapta 15 milyon devamında ise 20 milyon aracın bu sisteme dahil olacağı düşünülüyor. Aracına UTTS taktırmayan sürücülerin ise akaryakıt alamayacağı açıklandı.
ULUSLARASI GÜVENLİK SORUNUNA DÖNÜŞEBİLİR
KARAR’a konuşan CHP Eski Milletvekili Gürsel Tekin, Ulusal Taşıt Tanıma sisteminin olası tehlikelerine dikkat çekti. Kişisel verilerin sızdırılması veya çalınması gibi olaylarla sıkça karşılaştığımız bu dönemde araçlardaki bu uygulamanın da benzer riskler barındırdığını söyleyen Tekin, bu cihazları menşeinin açıklanması gerektiğini söyledi.
Takip cihazlarının daha çok İsrail veya ABD’de üretildiğinin altını çizen Tekin, milyonlarca araç bilgisinin bu ülkelerin eline geçebileceğini söyledi. Tekin, Lübnan’da İsrail tarafından üretilen çağrı cihazlarına bomba yerleştirilmesi sonucu 42 kişinin öldüğünü hatırlattı ve "Benzer şeylerin Türkiye'de yaşanmayacağının garantisi yok" dedi.
Tanıma sisteminin zorunlu tutulmasıyla beraber gündeme gelen bir diğer tartışma da vatandaşa yüklenen yeni mali yük… 43 milyar 440 milyon TL gelir getirmesi beklenen uygulamaya dair bir eleştiri de CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’dan geldi:
AK Parti, vatandaşın omzuna 48.5 milyar TL yeni bir maliyet yüklüyor. Hâlihazırda kullanılan taşıt tanıma sistemleri entegre edilebilirdi. Ancak mevcut sistemler çöpe atılıyor ve yeni bir düzenlemeye geçiliyor. Bu cihazların hangi firmalar tarafından ithal edileceği, montaj işlerinin kimlere verildiği açıklanmalı.
"300 LİTRE BENZİN ALIP BİN LİTRE GÖSTERİYORLAR"
8 bin akaryakıt firmasına montaj için yetki verildi ve cihazların fiyatı da 2 bin 172 bin TL olarak belirlendi. KARAR’a konuşan bir firma yetkilisi, alınan yakıtla faturalandıran yakıt arasında genelde çok ciddi bir fark olduğunu, pek çok firmanın aldıklarından daha fazla yakıtı gider olarak gösterdiklerini, bu durumun da ciddi bir KDV sızıntısına yol açtığını söyledi.
Mesela bir firma ya da şirket aracı 300 litre benzin alıyor normalde ama devlete bunun bin litre olarak gösteriyor. Pompacıya diyor ki benim plakama bin litrelik fiş kestiriyor. Bu çok yaygın ve burada devletin viddi bir KDV kaybı var. Bu aslında bir takip sistemi değil, içinde GPS cihazı yok. İstasyona kurulan bir cihazla, araçlara takılan cihazların entegre edilmesiyle hangi plakanın ne kadar benzin aldığı otomatikman sisteme düşüyor.