Türkiye, Suriye'de Afrin'i kontrolünde bulunduran ve terör örgütü olarak nitelendirdiği PYD/YPG'den kaynaklı güvenlik endişelerini gerekçe göstererek cumartesi günü Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) militanları ile birlikte Afrin'e yönelik 'Zeytin Dalı' operasyonunu başlattı.
Ankara, PYD/YPG unsurlarının Fırat Nehri'nin doğusuna çekilmesi gerektiğini belirterek Afrin'deki operasyonunun ardından YPG'nin varlığını sürdürdüğü Menbiç'e yönelik bir operasyonun da gündeme gelebileceğini hatta Türkiye'nin güvenlik endişeleri devam ederse Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna bile müdahale edebileceğini belirtiyor.
'MÜLTECİLERİN EVLERİNE DÖNMESİNİ ARZU EDİYORUZ'
"Bizim söylediğimiz bu operasyon, sınırımız güvende olana kadar, bölge terörden arınana kadar devam edecek" diyen pROF. dR.Aybet, "YPG unsurlarının Fırat'ın doğusuna çekileceğine dair sözler var. Bu sözün tutulmasını bekliyoruz. Bizim orada yaklaşık 2000 kilometrekare DEAŞ'tan temizlediğimiz alan var. Afrin'den sonra da Tel Rıfat bölgesi var. Biz bu bölgelere mültecilerin ve içeride yerlerinden olmuş kişilerin evlerine dönmesini arzu ediyoruz. Bir terör örgütü Fırat'ın batısında Menbiç'te dururken bunları yapmanız çok zor. İkincisi de Menbiç'in sınırımıza yakınlığı, burada ulusal güvenlik bakış açımız da var. Afrin'deki operasyondan sonra oraya doğru, eğer Fırat'ın doğusuna YPG çekilmezse bu ihtimal (operasyon ihtimali) var" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'de IŞİD'e karşı mücadeleyi Ankara'nın tüm itirazlarına rağmen büyük bölümünü YPG'lilerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri ile yürüten ve yine Ankara'nın itirazlarına rağmen bu güçleri silahlandıran ABD yönetimi, Türkiye'nin bölgedeki kaygılarını anladıklarını ancak operasyonun uzun sürmemesi gerektiğini ve Afrin ile sınırlı olması gerektiğini kaydediyor.
Hafta içinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşen ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın alternatif bir plan önerdiği ve Türkiye'nin güvenlik endişelerini gidermek üzere Suriye sınırı boyunca 30 km'lik bir güvenli bölge oluşturulmasını teklif ettiği açıklandı.
'TÜRKİYE SERT GÜCÜNÜ GÖSTERDİĞİNDE…'
Aybet, ABD'nin Afrin operasyonunun ardından izleyebileceği politikalara ilişkin "Türkiye yumuşak gücünü değil de sert gücünü, askeri gücünü bölgede göstermeye başladığı anda zaten şöyle bir geri adım atma ve düşünme durumu yaratıyor ister istemez; Amerika'yla ilişkiler ne kadar kötü olursa olsun" dedi ve şöyle devam etti:
"Zannediyorum ki önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili Türkiye'nin güvenlik endişeleri konusunda gerçekten Türkiye'yi tatmin edecek şekilde bazı alternatif çözümler Amerika tarafından da önümüze konulacaktır. Bu 30 km'lik güvenli bölge gibi, buna benzer daha çok şey gelebilir."
'GÜVENLİĞİMİZE KATKISI OLACAKSA ÇOK CİDDİ DEĞERLENDİRİRİZ'
Aybet, Türkiye'nin tüm Suriye sınırı boyunca 'terörden arındırılmış bir bölge' istediğini belirtirken ABD'nin güvenli bölge önerisine ilişkin ise şunları söyledi:
"Gelecek her öneriyi tabii ki Türkiye değerlendirir. Eğer bunların bizim sınır güvenliğimize ve bölgesel istikrara katkısı olacaksa tabii ki bunları çok ciddi olarak değerlendiririz. Ama bunun içeriğine çok dikkatli bakmak lazım. Eğer bir 30 km güvenli bölge sunuluyorsa bu güvenli bölgeye konuşlandırılacak güç kimlerden oluşmalı? Bunun Suriye'nin toprak bütünlüğü için, orta vadede siyasi çözüm ve sürdürülebilir barış için etkileri ne olur? Bunların hepsini gözönünde bulundurarak bu değerlendirmeleri yaparız."
ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİ
Afrin operasyonu devam ederken, ABD ve Türkiye arasındaki görüş ayrılıklarını gidermek konusunda dikkatlerin çevrildiği en önemli görüşmelerden birisi ise önceki gece Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki telefon görüşmesiydi.
Görüşmeye ilişkin Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada Trump'ın 'tırmanan şiddetten duyduğu kaygıyı' belirterek Türkiye'ye operasyonunu sınırlamasını çağrısında bulunduğu ve ABD ile Türk güçlerini karşı karşıya getirmemesi uyarısı yaptığı belirtildi.
'BEYAZ SARAY AÇIKLAMASINA ÇOK ŞAŞIRDIK'
Türk kaynaklarsa, telefon görüşmesine dair ABD'den yapılan açıklamanın içeriği tam olarak yansıtmadığını, Trump'ın Afrin operasyonuyla ilgili 'tırmanan şiddetten kaygı' diye bir şeyden söz etmediğini bildirdi.
"Beyaz Saray'dan gelen bu açıklama yüzünden her şeyden önce çok şaşırdık" diyen Aybet, "Resmi kayıtlı bir konuşmanın içeriği bu kadar da saptırılmaz… Neden böyle bir açıklama yaptıklarını anlamak zor. ABD'nin tek taraflı haklılığını vurgulamak için duygusal ve tek taraflı haklılıklarında direnmeye çalışan bir üslupla yazılmış, Türkiye'ye hiçbir argümanında hak tanımak istemeyen bir açıklama bu… Son derece suçlayıcı bir tavırla yazılmış, bu da bence resmi bir açıklama için çok yanlış bir üslup" ifadelerini kullandı.
Aybet, Beyaz Saray açıklamasında belirtilmesine rağmen görüşmede Türkiye'deki olağanüstü halden bahsedilmediğini ve Trump'ın 'Türkiye'den gelen yıkıcı söylem' gibi bir ifade kullanmadığını da söyledi.
Görüşmeye ilişkin Ankara'dan gelen tepkilere rağmen ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, dün akşam yaptığı açıklamada Beyaz Saray'dan yapılan açıklamanın arkasında olduklarını ifade etti.