Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Bugün Kara Harp Okulumuzun mezuniyet töreninde istikbalimizin güvencesi olacak subaylarımızla ve onların değerli aileleri ile bir aradayız. Yarın da İstanbul'da Deniz ve Hava Harp Okullarımızda omuzun saflarına katılacak evlatlarımızın heyecanına mutluluğuna ortak olacağız. Sözlerimin hemen başında sizlerle birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bütün mensuplarının 30 Ağustos Zafer Bayramlarını tebrik ediyorum. Yaklaşık bin yıldır vatanımızın ebedi muhafızlığını yapan aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, gazilerimize en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Yine bu vesileyle Büyük Zafer'in mimarı ve mihmandarı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını minnetle anıyorum.
Burada öncelikle bir hususu vurgulamak durumundayım. Büyük Zafer ile milletimizin bağımsızlık iradesi tescil ve tahkim edilmiştir. Cumhuriyetimize giden yolu açan bu önemli zafer aziz milletimizle birlikte onun bağrından çıkan kahraman ordumuzun bayramıdır. Binlerce yıllık şanlı geçmişi destanlarla dolu olan vatanımıza kastetmeye kalkışan olursa yeni kahramanlık destanları yazacak iman ve cesareti olan Türk Silahlı Kuvvetleri 30 Ağustos Zafer Bayramını şeref madalyası olarak her bir mensubunun yüreğine nakşetmiştir.
"Ağustos ayını yine muhteşem bir zaferin coşkusuyla uğurlayacağız"
Gazi Mustafa Kemal 1 Eylül 1922 tarihinde Dumlupınar'da bulunduğu beyanda muzaffer ordumuza şöyle seslenmiştir; "Büyük Millet Meclisi Orduları meydan muharebesinde zalim ve mağrur bir ordunun asıl unsurlarını inanılmayacak kadar az bir zamanda imha ettiniz. Büyük ve asil milletimizin fedakârlıklarına layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz. Sahibiniz olan Büyük Türk milleti istikbalinden emin olmaya hakkıdır. Muharebe meydanlarında mahareti ve fedakârlıkları yakından görüyor ve takip ediyorum. Milletimizin hakkınızdaki takdirlerini aracılık etme vazifemi hiç durmadan yerine getireceğim. Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri vereceğini dikkate alarak ilerlemesini ve herkesin aklını, yiğitliğini ve gayretini yarışırçasına göstermeye devam etmesini isterim. Ordular. İlk hedefin Akdenizdir illeri." Her bir üyesi milletimizin öz evladı olan ordumuzun kahraman mensuplarıyla her zaman iftihar ettik, ediyoruz. Bu akşam Cumhurbaşkanlığı külliyemizde tertip edilecek özel programla Büyük Zafer'in 102. yıl dönümünü heyecanını birlikte yaşayacağız. Zaferler ayı olarak tarihimizde müstesna yer edinen Ağustos ayını yine muhteşem bir zafer'in coşkusuyla uğurlayacağız. Rabbim ordumuzu ve tüm güvenlik güçlerimizi muhafıza ve her daim muzaffer eylesin diyoruz.
Mekteb-i Harbiye-i Şahane ismiyle 1834 yılında kurulan Kara Harp Okulumuz 190 yıllık tarihiyle ordumuzun göz bebeğidir. Yaklaşık iki asır boyunca Kara Harp Okulumuz çok zorlu şartlarda görev yapan, vatan müdafaası için canını feda eden, askeri kimliği başarılarla dolu kahraman subaylar yetiştirmiştir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere Maraşal Fevzi Çakmak, Ali Fuat Cebesoy, Fethi Okyar, Kazım Karabekir gibi adlarının tarihe ve milletimizin kalbine yazdıran nice mümtaz şahsiyetler bu çatının altında eğitim görmüş ve İstiklal Harbimizde çok önemli görevler üstlenmiştir. Bu gelenek hamdolsun güçlenerek devam ediyor. Bugün de ordumuzun en güçlü kalelerinden olan Kara Harp Okulumuzda yetişen nice vatan evlatları terörle mücadeleden sınır ötesi operasyonlara kadar çok büyük başarılara zaferlere imza atıyor. Peygamber ocağı olan Türk Silahlı Kuvvetleri cesur, disiplinli ve fedakâr mensuplarıyla dünyanın en saygın orduları arasında yer alıyor.
"15 Temmuz sonrası Harp Okullarımızı yeniden yapılandırdık"
Bugünkü törenimizle bunu bir adım daha öteye taşıyoruz. Kahraman ordumuzun saflarına yeni çelikten bilekler ekliyoruz. Kara Harp Okulumuzdan bu yıl 72'si dünyanın 14 farklı ülkesinden gelen misafirlerimiz olmak üzere toplam 989 öğrencimiz mezun oluyor. Diplomalarını alarak ordumuzun saflarına katılan her bir teğmenimizi tebrik ediyor, tek tek alınlarından öpüyorum. Mezunlarımızı en güzel şekilde yetiştiren hocalarımızı ve komutanlarımızı da tebrik ediyorum. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yeniden yapılandırdığımız harp okullarımızın başarı grafiği sürekli yükseliyor. Kara Harp Okulumuzdan son 8 yılda 3 bin 912 Türk, 504'ü misafir, toplam 4 bin 416 evladımızı mezun ettik. Yine bu dönemde SUTASAK eğitimlerini tamamlayan 141'i yabancı, 9 bin 909 kardeşimiz Kara Harp Okulundan mezun oldu. Kara Kuvvetlerimizde hali hazırda görev yapan subay ve astsubaylarımızın yarısı Milli Savunma Üniversitesi'nin mezunlarından oluşuyor.
"FETÖ'cü hainlerin tahribatını kısa sürede telafi ettik"
Bugün şu gerçeği çok net görebiliyoruz. 15 Temmuz ihanet'i gibi bir devletin başına gelebilecek en büyük felaketi olabilecek en az hasarla atlattık. FETÖ'cü hainlerin ordumuz bünyesinde açtığı tahribatı kısa sürede telafi ettik. Sadece ordumuzun toplum nazarındaki itibarı açısından değil personel, eğitim, teçhizat, imkân ve yetenekler bakımından da eksiklerini giderdik. Ordumuza kadro yetiştiren harp okullarımızı, meslek yüksek okullarımızı ve enstitülerimizi Milli Savunma Üniversitesi'nin bünyesinde çok daha kaliteli, etkin ve modern eğitim verecek şekilde yeniden kurduk. Hayata geçirdiğimiz reformlarla ordumuza yük olan, ayak bağı olan, gereksiz tartışmalara konu olan sıkıntılı durumlara son verdik. Yeni eğitim ve öğretim sistemimizle milli iradenin üstünlüğü ilkesine bağlı, sadece millete hizmet eden, sadece devletinden ve onun meşru yöneticilerinden emir alan bir Türk Silahlı Kuvvetlerine sahip olduk.
Atılan tüm bu adımlar bırakın zayıflatmayı, ordumuzun gücüne nasıl güç kattığını sahada elde edilen başarılarda görüyoruz. Suriye'den Kuzey Irak'a, Libya'dan Somali'ye kadar silahlı kuvvetlerimiz sorumluluk aldığı her yerde görevini alnının akıyla yerine getiriyor. Üniversitesini karalamaya yönelik artan algı operasyonlarının arkasında ordumuzun aslı vazifesine odaklanmadaki işte bu başarısı bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Milli Savunma Üniversitesi'nin başarı grafiği yükseldikçe, eski Türkiye atıklarının hazımsızlığı da artmaktadır. Ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkındayız. Allah'ın izniyle buna fırsat vermeyeceğiz. FETÖ'cü hainleri ve vesayet heveslilerini başarılarımızla rahatsız etmeyi sürdüreceğiz. Savunma Bakanımızdan Genelkurmay Başkanımız'a, Kuvvet Komutanlarımızdan üniversite yönetimine kadar herkesin emeklerinden dolayı tebrik ediyorum. Rabbim başarılarımızı daim eylesin diyorum.
"Ordumuz mazlumların umut kaynağıdır"
Aziz milletimizi diğer toplumlardan ayıran bazı muazzam vasıflar vardır. Bunların en başında adeta bizimle özdeşleşmiş olan 'ordu millet' bulunur.. Tarihimiz boyunca devlet komutan, millette asker olmuştur. Her Türk asker doğar. Bu sözü milletimizin bu topraklarda yürüttüğü varlık yokluk mücadelesiyle eşleşmiştir. Nesilden nesile aktarılan askerlik milletimiz için bir meslekten ziyade din için, vatan için, devlet ve bayrak için namus borcu olarak görülmüştür. 2233 yıla aşkın köklü bir maziye sahip Türk Silahlı Kuvvetlerimiz'in kodlarında hep bu anlayış hakimdir. Bugün de milletimizin ta kendisi olan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ülkemizin bağımsızlığının, vatanımızın bölünmez bütünlüğünün, milli birlik ve beraberliğimizin güvencesidir. Ordumuz ayrıca bir şeref payesi olarak onurla taşıdığı ay yıldızlı bayrakla dünyanın dört bir yanındaki mazlumlar için de bir umut kaynağıdır. İnşallah bu akşam külliyemizdeki programımızda yurt dışında bayrağımızı gururla dalgalandıran kahraman askerlerimizle de kucaklaşacağız.
Burada şu hususu özellikle vurgulamak arzusundayım; Türkiye coğrafya olarak bir köprü, kültürel anlamda bir merkez, ekonomik açıdan bir geçiş bölgesidir. Böyle bir coğrafyada özgür, başı dik ve bağımsız bir şekilde yaşamak öyle bir baba yiğidin veya her baba yiğidin harcı değildir. En basit bir zafiyet göstergesi bile milletimizi çok büyük tehditlerle karşı karşıya bırakabilir. Eğer bugün Gabar'da bu teröristleri gömdüysek, Tendürek'te bu teröristleri gömdüysek bundan sonra da aynı kararlılıkla aynı imanla gömmeye devam edeceğiz.
Anadolu'yu vatan yapmak kadar ebedi vatanımız olarak muhafıza etmek de zordur. Burası rehaveti kaldırmaz. Burası zayıflığı kaldırmaz. Burası ne melazımcılığı asla ve asla kaldırmaz. Bölgemizdeki ve gönül coğrafyamızdaki hadiselere kulaklarımızı tıkarsak kendimizi kandırmış oluruz. Adriyatik'ten Asya Bozkırlarına nerede bir soydaşımız varsa meselesi bizim meselemizdir. Kafkasya'dan Afrika'ya nerede bir kardeşimiz varsa derdi bizim derdimizdir. İki devlet tek millet şiarıyla hareket ettiğimiz, Can Azerbaycan'la nasıl birsek, berabersek Türk Cumhuriyetlerindeki tüm kardeşlerimizle kalplerimiz aynı atmaktadır.
"Gazze'yi Gaziantep'ten kim koparabilir?"
Ecdadın dört asır boyunca barış, huzur ve esenlik içinde yönettiği Kudüs'e biz sırtımızı nasıl dönebiliriz? Gazi Mustafa Kemal'in düşman postallı değdirmemek için mücadele ettiği Filistin topraklarına biz gözlerimizi nasıl kapatabiliriz? İsrail'in 11 aydır soykırım uyguladığı Filistinli kardeşlerimizin feryadına kulaklarımızı nasıl tıkarız? İstanbul'la Kudüs'ü Şerifi kim ayırabilir? Gazze'yi Gaziantep'ten kim koparabilir? Daha bir asır önce Çanakkale'de yan yana mücadele ettiğimiz yan yana şehit olduğumuz kardeşlerimizle aramıza kim duvar örebilir? Bakınız şunu çok iyi idrak etmenizi istiyorum. Her kim bize ne Filistin'den, Gazze'den, Kudüs'ten bize ne diyorsa bu milletin tarihini bilmiyordur. Gazi niçin Bingazi'deydi? Bingazi'ye niye gitmişti? Niye orada mücadele etmişti? İşte hepsi bu vatan aşkıyla devam eden bir ruhun, bir heyecanın adımıydı. Her kim Türkiye'nin ufkunu 782000 kilometre kareye hapsemeye çalışıyorsa, gafil değilse, bu toprakların yabancısıdır. Gazi Mustafa Kemal'in ayak izinin olduğu topraklara bakmak bile bugün bizim verdiğimiz mücadelenin önemini anlamak için yeterlidir.
Sevgili teğmenlerim, bizi sığ sulara hapsemeye çalışanlara prim vermedik, vermeyeceğiz. Türkiye merkezli düşünecek ama vizyonumuz tüm dünyayı içine alacak şekilde geniş tutacağız. Kahraman ordumuzun şerefli birer subayı olarak devletimize sadakatle hizmet ederken sizlerin de bu hassasiyetle hareket edeceğinize inanıyorum. Sizlerden milli ve manevi değerlerimize çok sıkı sahip çıkmanızı Türk milletinin ve milli iradenin her zaman emrinde olmanızı bekliyorum. Muazzez ve mukaddes görevinizi yerine getirirken, gerektirdiğinde şehadet şerefini içmekte tereddüt göstermeyeceğinizi çok iyi biliyorum. Ne diyor şair? " Şüheda fışkıracak toprağı sıksa'n şüheda canı cananı bütün varımı alsın da huda etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda." Sizlere güveniyorum. Rabbim yolunuzu bahtınızı açık etsin diyorum.