Mısır İskenderiye doğumlu Emin Şirin, benzetilse benzetilse ancak kendine benzetilebilecek sıra dışı bir siyasetçi…
Ne müzmin muhalif, ne yandaş oldu ama her iki cephenin saldırılarından kurtulamayacak kadar da bahtsız bir ömür geçirdi.
Hangi partideyse, diğeri saldırdı.
"Öteki"ne sempati yapa yapa...
Kendisi “Öteki” oldu!
İsviçre’de petrol şirketi körfez savaşı yüzünden kapandı…
AK Parti’de başlayan siyaset serüveni; LDP genel başkanlığına, oradan Genç Parti’de 2. Adamlığa kadar yükselse de, o iflah olmaz siyasi romantizmi yüzünden siyasi yolculuğu yarım kaldı.
Romantizm deyince…
Evliyken gönlüne söz geçiremeyen de yine Emin Şirin oldu…
Şirin’in yaşam öyküsü usta bir senaristin elinden çıkmış gibiydi.
O meşhur Ergenekon ilk kez Emin Şirin’in ifadelerin de yazıya geçirildi.
Yöneticisi olduğu Akşam gurubunun verilmemiş TV kuponu nedeniyle Bayrampaşa cezaevine de girdi…
Ergenekon yüzünden 7 yıl 4 ay hapis cezası da aldı…
Siyasi hayatının tökezlemesinde duygu kontrolü rol oynasa da…
Asıl darbeyi FETÖ’nun savcılarından yedi.
Bitti sananlar için erken uyarı.
Film sanki yeni başlıyor!
Buyurun…
Talat ATİLLA
Sizin başınıza tam olarak ne geldi? Neden Emin Şirin siyasette görünmez oldu?
2007’de milletvekilliği dönemim biter bitmez başıma Ergenekon çorabı örüldü. 2013 sonuna kadar geçen sürede
Ergenekoncu tabir edilen, kumpas mağdurlarına nasıl bakıldığını hatırlarsanız, siyasette görülmemin pek imkan dahilinde olmadığını takdir edersiniz.
Doğru da yine de yokluğunuz ani oldu sanki…
Tabi 3 senemde yurtdışında sürgünde geçti. Eğer
17-25 Aralık komploları ile Hükümet ile Sayın Cumhurbaşkanı FETÖ’nün nemenem bir şey olduğunu anlamasaydı, hala aynı durumda olabilirdim. Ben bugün görünür haldeyim de, siyasetin içinde bulunan FETÖ’cülerin hala “
görünmez” olmaları ve siyasette hala bir FETÖ temizliği yapılmaması çok düşündürücü.
Önemli isimler etkisiz hale getirildi ama…
Tabi ama yapının
büyüklüğü ve
gizliliğini ölçü alırsak alınması gereken mesafenin halen çok olduğunu da görürüz.
Etkin bir siyasetçi olan Emin Şirin’den kim, ne istedi?
Etkin bir siyasetçi sıfatına teşekkür ederim. Hakikaten milletvekilliğim sırasında bana
tek başına muhalefet sıfatı yakıştırılmıştı. Derdim muhalefet yapmak değil, istediğim hukuk devletinin kamil manada yerleştiği, yolsuzlukların bittigi, ekonomik olarak üreten, dünyanın ilk 10 ekonomisine girmiş, insan haklarına dayalı, gelecek nesillerini yaşayacakları dünyaya en uygun yetiştiren bir Türkiye.
Özetlersek…
Özeti basit; Anayasa’nın 2. Maddesindeki demokratik, laik, sosyal hukuk devleti. Özellikle
evrensel hukuk kaidelerine dayalı hukuk devleti. Tabii siz bunları isterseniz, karşınızda bunları istemeyen çok insanı buluyorsunuz. İktidardan, siyasetten, feto’dan, cetelerden, askeri ve sivil bürokrasiden, yurt içinden, yurt dışından bir çok kişi sizi istemiyor.
ERGENEKON GARİP BİR KUMPASTI…
Ergenekon olayı aslında neydi, ne oldu?
Ergenekon olayı başı sonu belli olmayan bir hadise. O günkü yönetimi etkilemiş, dış uzantıları da olan bir çetenin kumpası. Ne oldu diye sorarsanız, hala davası, her nedense devam ettirilen,
hukuki dayanaklardan yoksun garip bir kumpas. Bu kumpasın o günlerde iktidarın da işine geldiğini unutmamak lazım.
Sizinle özel uğraşıldıysa neden?
Benimle özel uğraşıldığı aşikar. Milletvekilliğim bitmeden bu çete tarafından izlenmişim, hiçbir şey bulamamalarına rağmen ilk gözaltına alınan ben oldum.
Ergenekon kelimesi, soruşturma belgelerine ilk defa benim polis ve savcı ifadelerimde geçti. Neden uğraşıldığını sorarsanız, ucunda 1 Mart tezkeresine olan muhalefetimi, daha 2003-2004 senelerinden itibaren devletteki paralel yapılanmaya dikkat çekip, Hükümete ısrarlı ikazlarımı bulabilirsiniz. Keza isim vererek siyasette ve askerin içindeki bazı kişileri de dikkat çekmem herhalde rahatsızlık yarattı. Hoş, siyasette de hiçbir temizlik yapıldığını görmedik.
ERGENEKON İSMİNİ ADNAN OKTAR KOYMUŞ!
Adnan Oktar “Ergenekon operasyonunu önceden biliyorum” diyor. Bu nasıl oluyor? Bunun anlamı ne?
Ergenekon lafı ilk defa 2000 senesinde
Fehmi Koru’nun,
Faruk Mercan’ı da referans göstererek Yeni Şafak’ta yazdığı bir yazıda ortaya çıktı. Ancak,
Adnan Oktar, turktime.com’a 2008 senesinde verdiği bir röportajda ve Oktar Babuna ile yaparak yayınladığı bir sohbette Ergenekon organizasyonunu ilk kendisinin teşhis ettiğini ve ismini kendisinin koyduğunu ve zaman olarak da bunu 1998’de yaptığını söylüyor. Bu çok dikkat çekici bir itiraf. Bu itirafı, Adnan Oktar soruşturmasını yürüten polis ve savcıların, aynı zamanda devam eden Ergenekon mahkemesi hakimlerinin ciddiye alarak mutlaka tetkik etmeleri lazım. Adnan Oktar, kızdığı ve sevmediği hemen herkesi, özellikle Akit gazetesinde ilanlar vererek Ergenekoncu olmakla suçladı. Bütün bunlar FETÖ ile Adnan Oktar çetesi arasında operasyonel bir ilişki olması ihtimalini kuvvetli bir şekilde gösteriyor. Bunun tetkik edilmesi şart.
EMİNE ERDOĞAN VE ERBAKAN OKTAR MAĞDURLARIYLA İLGİLENDİ!
Adnan Oktar neden sizinle uğraştı?
Adnan Oktar çetesine çocuklarını kaptıran bazı ailelerin bir milletvekili olarak gelip benden yardım istemeleri üzerine, sadece bir milletvekili olarak değil, bir insan olarak konuyla meşgul oldum.
Başbakana, Adalet Bakanına, Meclis Başkanına, Emine Erdoğan Hanımefendi’ye ve özellikle sevip saydığın Necmettin Erbakan Hoca’ya mektup yazıp, konuyla yalnız adli açıdan değil, insani açıdan da meşgul olmalarını rica ettim. Emine Hanımefendi ilgi gösterdi, ailelerle görüştü. Necmettin Hoca’ya yazdığım mektup Oktar çetesini o kadar kızdırmış ki, mektupla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundular. Savcı takipsizlik verdi. Keşke, bugün yapılan operasyonlar o gün yapılsaydı. Birçok ailenin ızdırabı daha evvel diner, bu çetenin elindeki kirli arşiv de bu kadar kabarık olmazdı.
ERDOĞAN TÜRKİYE’NİN KADERİNİ ELİNDE TUTUYOR!
Erdoğan’la neden ipler koptu? Ya da gerçekten koptu mu?
Benim açımdan gerek Başbakanlığı, gerek Cumhurbaşkanlığı sırasında ipler koptu diyemem. Pek tabii, Sayın Erdoğan açısından bir değerlendirme yapamam. Belki hala Ak Parti’den istifa ettiğim ve sonra muhalefet yaptığım için kırgın olabilir. Tabii, 2003’de istifa ettiğim zamandaki, 2007’deki milletvekilliğim bittikten sonraki süreçle bugünkü Türkiye çok farklı durumda. Bugün yeni rejim ve sistemde Erdoğan, gerek Türkiye’nin birinci partisinin başkanı, gerekse Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’nin kaderini en fazla etkileyecek kişi. Dolayısıyla gerek kamplaşmanın bitmesi, gerek hukuk devletinin ve adaletin tesisi, gerekse üretime dayalı bir ekonomi ve dengeli bir dış politika için, yapıcı olduğunu düşündüğüm fikirlerimi, imkan bulduğum mecralarda paylaşmaya gayret ediyorum. Gün, kısır muhalefet yapma günü değil, “
cambaza bak” deme günü hiç değil. Gün, “
Türkiye’nin kaderini elinde tutan kişilere, yapıcı fikirleri iletmeye çalışma günü”. İster duyarlar, ister duymazlar.
Öte yandan bugünkü muhalefetin dağınıklığına bakınca, “
Türkiye’de muhalefet boşluğu var” sözüne de hak vermemek mümkün değil.
ZEKERİYA ÖZ EMİN ŞİRİN’E GÜLEN’LE İLGİLİ NE DEDİ?
Kitabınız çıktı. Ne var kitapta? Neden yazma ihtiyacı hissettiniz?
Kitabı
Aytunç Erkin yazdı. Tam da Zekeriya Öz’ün Türkiye’den kaçtığı gün, ben ülkeme geri dönmüştüm ki, tecrubeli ve arastırmacı gazeteci Aytunç Erkin beni aradı: “
FETÖ’nün Ergenekon kumpasını en iyi sizin hikayeniz anlatıyor. Konuyu kitaplaştırmak istiyorum” dedi. Bundan sonra sözü Aytunç Erkin’e bırakıyorum:
“
Bu kitap isimsiz ihbar mektuplarının merkezini ortaya çıkarıyor. Yani savcı Zekeriya Özlerin, polis şefi Ali Fuat Yılmazerlerin bu ihbar mektuplarını hazırladığını ortaya koyuyor. Kitabın adının ‘Kardan Adam' olmasının nedeni de o e-postanın rumuzu ‘kardan adam'…
Emin Şirin ise adını net koydu ‘Kardan Adam'ın: “… ‘Kardan Adam' bir örgüt. FETÖ'nün kanalı Samanyolu TV'de yayınlanan Şubat Soğuğu dizisini yazanlar kimlerse ‘Kardan Adam' onlar. AKP'de herkes beni tanır. Bana kızsalar da vatanperver olduğumu, hukuk devletine ve demokrasiye bağlılığımı bilirler.
Kitabın yazarı Aytunç Erkin ‘Kardan Adam' kitabıyla ilgili şu bilgiyi verdi: “Kitapta önemli bilgiler var ve FETÖ mücadelesine ışık tutacak belgeler… Örneğin, eski polis şefi Mehmet Ağar'a yazılan ‘Cemaat mektubu'nda ne deniyordu? Şirin'i sorgulayan Zekeriya Öz, Gülen'le ilgili ne söyledi? Şirin, ABD Büyükelçisi Pearson'dan nasıl tehdit aldı? ABD, ‘Ergenekon'un neresindeydi? 2004'te Meclis'te Fetullah Gülen'le ilgili soru önergeleri veren ‘yanmayı' göze alan Emin Şirin'e kimler nasıl baskı yaptı? Sözcü'nün ustası Emin Çölaşan bu konuyu ilk kez yazdı, dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Şirin'e FETÖ için nasıl bir yanıt verdi? ”
Erdoğan'ı TV’de seyredince ne hissediyorsunuz?
Pek tabii 90’lı senelerden beri tanıdığım, şimdi Başkan olmuş Erdoğan’ı seyrederken çeşitli hisler duyabilirsiniz ama ben hislerimle değil, aklımla izlemeyi tercih ediyorum. Kendisi Türkiye’nin kaderini elinde tutuyor, yaptıklarını veya yapamadıklarını, algılarımla, hislerimle değil, akıl süzgeciyle takip etmek daha doğru.
SABIRSIZ OLMAM KİŞİSEL HATAMDI!
Emin Şirin'in hayata dair öz eleştirileri nelerdir? Nerede hata yaptınız?
Çoooooook…. Özel hayatıma dair özeleştirilerim kendime kalsın. Kamuya mal olmuş kısımla ilgili belki bazen sabırsız olmam, hadiseleri çok derinlemesine içinde yaşadığım ve analiz ettiğim için olacakları zamanından önce görüp anlatmaya çalışmam, bu yüzden de zamanın dışında kalmam belki en önemli eksikliğim. Bir de, siyaset her zaman doğruyu aramayı ve doğruları söylemeyi kaldırmıyor ama ben bundan vazgeçmeyeceğim.
Türkiye’nin geldiği yeri nasıl buluyorsunuz?
Sırat köprüsü. Daha 12 Eylül 1980’den başlayan, 28 Şubatlarla yoğrulan, 2002’den sonra başka bir şekle giren bu süreçte, bazı çetelerin paralel devlet içinde palazlanmasıyla 15 Temmuz’da üst noktaya çıkan, sonra da bir rejim ve sistem değişikliğine giden bir süreç yaşadık. Bu sürecin uzun uzun analizini yapmak bir röportaja sığmaz.
Şimdi, gerek iç meselelerde, gerek dış meselelerde bir sırat köprüsünden geçiyoruz. Başkanlık sistemine, tek adamlığa dayanan ve hukuk devletini temelden sarsan bu sisteme tenkitlerimiz mahfuz kalmak kaydıyla, madem bu sistemin içindeyiz, bu sistemin başarılı olması 80 milyonun menfaatine. Tayyip Erdoğan, bu sisteme geçmekle ateşten bir gömlek giydi. Sistemin hiçbir denetim mekanizması yok. “5 senede bir seçimler denetim mekanizmasını temin eder, Meclis de görev yapar” demek mana ifade etmez. Dedim ya, madem bu sistemin içindeyiz, sistem bozuk olsa bile Tayyip Erdoğan’ın başarılı olmasını temenni etmek lazım.
Yeminli Erdoğan düşmanları ve yeminli Erdoğan severler fotoğrafı için ne düşünüyorsunuz?
Üzülüyorum. Bir ülke bu kadar kamplaşmamalı. Burada, Başkan Tayyip Erdoğan’a çok büyük bir mesuliyet düşüyor.
Kendisi dönüştürücü gücü çok yüksek bir lider. Bu dönüştürücü gücünü kucaklayıcı, kamplaşmayı bitirici bir şekilde kullanmasını temenni ederim. Erdogan’in “Yeminli Erdoğan düşmanları” haricinde konuya algıyla olduğu kadar, akılla da yaklaşmaya çalışan Erdoğan muhaliflerinin olduğunu görmesi, hem Türkiye’nin, hem kendisinin menfaatinedir. “Yeminli Erdoğan severler” konusu da çok düşündürücü. Başkan Erdoğan’ın etrafı sadece biat eden, aklını kullanmadan algıyla “Erdoğan sever” olan insanlarla doluysa, bu da Erdoğan’ın ve Türkiye’nin hayrına değildir. Evet, dış politikada, ekonomide, adalette devasa problemler var ama bunların en önemlisi bu kamplaşma.
Bundan sonra hedefiniz ne?
Ben hiçbir zaman klasik bir manada siyasetçi olmadım. Ben bu ülkeyi ve bu ülkenin insanlarını seviyorum. Tecrübemle, yettiği kadar aklımla bu ülkenin tam manasıyla “
muassır medeniyet seviyesi”ne çıktığını görmek istiyorum.