2018’de eğitim ve yükseköğretim alanında yaşanan ağır sorunlar ve saldırılar, başta öğrenciler, eğitim ve bilim emekçileri ile veliler olmak üzere, toplumun geniş kesimlerini etkiledi. Eğitimde ticarileşme ve dinselleştirmeye dayanan uygulamalar yaygınlaştı. “Eğitimde kalite’’ konusuna gene zaman kalmadı!
Eğitim Sen’in hazırladığı “Eğitimde 2018 yılı değerlendirmesi”nden bazı veriler şöyle:
-EĞİTİM HAKKI VE EĞİTİME ERİŞİM: Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar, eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamadı. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar olarak eğitim sisteminin öncelikli gündem maddeleri olmayı sürdürdü.
-ÖZEL ÖĞRETİM DESTEKLENDİ: Gerek okul sayısı gerekse öğrenci sayısı açısından baktığımızda 4+4+4 ile birlikte eğitimde özelleştirme tarihte hiç olmadığı kadar hızlı gerçekleşti.
-İMAM HATİPTE İKTİDAR DESTEKLİ ARTIŞ: 2012-2013 öğretim yılında imam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken, 2017-18 öğretim yılı sonu itibarıyla yaklaşık 8 kat artarak 723 bin 108 oldu.
Cumhuriyet'ten Figen Atalay'ın haberine göre, 4+4+4 öncesinde 2011-2012 öğretim yılında 537 imam hatip lisesinde (İHL) 268 bin 245 öğrenci varken 2017-18 öğretim yılı sonu itibarıyla İHL sayısı 1604’e, bu okullarda okuyan öğrenci sayısı ise 514 bin 806’ya yükseldi.
-BÜTÇEDE AYIRIMCILIK: MEB’in 92 milyar TL’lik 2018 bütçesinden eğitim yatırımları için ayrılan kısmının üçte biri (yüzde 35) “din öğretimi”ne ayrıldı. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün MEB bütçesi içindeki payı yüzde 68 artırıldı. 2018’de dini eğitimde payı 7.7 milyar TL’ye çıkaran bakanlık, bütçesinin yüzde 7’sine denk gelen bu kaynağın neredeyse tamamını (yüzde 96) imam hatip liseleri için ayırdı.
-DİYANET VE DİNİ VAKIFLAR: 2018 yılında MEB, eğitimde ‘tek din, tek mezhep’ politikalarını arttırarak sürdürdü. MEB’in merkezi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, yerellerde ise il müftülükleri başta olmak üzere, büyük çoğunluğu dini cemaatlerin uzantısı olan kimi vakıf ve derneklerle çeşitli konu başlıkları altında imzalanan işbirliği protokolleri, okulların dini grupların temel faaliyet alanları haline getirilmesine neden oldu.
-TARİKAT VE CEMAAT YURTLARI: 2018 yılında öğrenciler, yine cemaat ve tarikat yurtlarına mecbur bırakıldı. 2018 itibarıyla Türkiye’de bulunan 4 bin 292 öğrenci yurdunun 2 bin 546’sı dernek yurtları, 297’si vakıf yurtları, 628’i şahıs yurdu, 821’i diğer tüzelkişiliklere ait.Öğrenci yurtlarının büyük bölümü dini vakıf ve cemaatlerin ana faaliyet alanları olmayı sürdürüyor.
-ATANMAYAN ÖĞRETMENLER: MEB’in resmi verilerine göre ülke çapında görev yapan 920 bin 524 öğretmenin yüzde 66’sı (607 bin 604) son 16 yıl içinde atandı. Buna karşın, 16 yıl içinde KPSS’ye giren her 100 öğretmenden sadece 16’sı öğretmen olarak atanırken, geriye kalan 84 işsiz öğretmen ya tekrar sınava girmek ya da başka alanlarda çalışmak zorunda bırakıldı.
-EĞİTİMDE YAŞANAN ŞİDDET: Okullarda yaşanan şiddet, 2018 yılında da eğitim alanının en önemli sorunları arasında yer aldı. MEB’in okul içinde özel güvenlik birimleri veya okul çevresine polis yığarak sorunu kolluk kuvvetleri ile çözme arayışının hiçbir işe yaramadığı bir kez daha ortaya çıktı.