Demirtaş, “HDP baraj altında kalırsa, AKP hiç de hak etmediği en az 70 milletvekilliğinin üstüne konacak” dedi.
Demirtaş “Bu sadece HDP’nin sorunu değildir. Biz baraj altında kalsak da mücadelemizden bir tek geri adım atmayız, teslim olmayız, zorbalığa da yenilmeyiz. Parlamento dışında demokratik siyasi mücadelemizi aynen sürdürürüz. Ama Parlamento çoğunluğunu bedavadan ele geçirmiş AKP'ye karşı ne yapacaklarını biraz da Millet İttifakı düşünsün” açıklamasında bulundu.
Gazete duvaR'dan İrfan Aktan'ın Edirne Cezaevide Selahattin Demirtaş'la yaptığı Röportajın bir bölümü şöyle:
Sizce tamam mı?
Elbetteki T A M A M.
İlk kez bir seçime cezaevinde hazırlanıyorsunuz. Seçim çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Benimkine seçime hazırlanmak denemez. Seçim hazırlığı dışarıda devam ediyor. Ben sadece kısa mesajlarımı, görüş ve önerilerimi dışarıya aktarabiliyorum. Burada, Abdullah Zeydan arkadaşımla fikir alışverişi yaparak öneriler geliştirip avukatımızla bunları HDP Genel Merkezi’ne aktarıyoruz. Yoksa benim sanki koşullarım normalmiş gibi bir kampanya hazırlığımız falan yok, olamaz da. Kampanyayı milyonlarca gönüllü genç ve kadın omuzlayacak.
Cezaevinde imkânlar kısıtlıyken, bazı temel gereklilikleri nasıl yerine getiriyorsunuz? Mesela oy pusulasında yer alacak fotoğrafınızı nasıl çektirdiniz?
Evet, imkânlar kısıtlı; oy pusulasında kullanılacak vesikalık fotoğrafı da cezaevinde çektirmek zorunda kaldım. Fotoğraf hücremin havalandırmasında, duvarın dibinde bir infaz koruma memuru tarafından çekildi. YSK’nın standartlarına uygun hale gelebilmesi için dışarıda fotomontaj ile arkaya beyaz fon eklendi. Yani seçmenlerin oy pusulasında görecekleri fotoğraf, benim bu hafta havalandırmada çektiğim fotoğraftır. Dışarıda, stüdyoda vs. çekim yapılmasına izin çıkmadığı için bu şekilde yapmak zorunda kaldık. Yani gün ışığında çekilmiş organik bir fotodur.
Gündemi nasıl takip ediyorsunuz? Hangi kanalları izleyebiliyorsunuz?
Avukatlar kısa gündem raporları getiriyor. Belli başlı televizyon kanallarını izleyebiliyoruz. 10 kadar günlük gazeteyi de takip ediyoruz. Başka da imkân yok.
2014’teki adaylığınız ve kampanyanız medyada yoğun ilgi görmüştü. Şu anda açıklamalarınız veya partinizin faaliyetlerinin TV kanallarında gösterilmemesi size ne hissettiriyor?
Çok büyük bir haksızlık ve ayrımcılıktır. Bazıları bu ayrımcılığa korkudan tâbi olurken, bazıları da isteyerek dâhil oluyor. Zaten pek fazla muhalif medya mecrası kalmadı. Basının yüzde 80’den fazlası iktidarın kontrolünde artık. Biz iktidara gelip medya özgürlüğünü sağlayana kadar da böyle devam edecektir. Bu ayrımcı, hatta bize yönelik saldırgan tutuma rağmen HDP’yi halkın gönlünden silemediler. Bu da onlara dert oldu. Asıl bu pespaye havuz takımı şimdi ne hissediyor, onlara sormak lazım.
Son on yılda neredeyse her seçim için “bu son fırsat” veya “bundan sonrası tufan” gibi değerlendirmeler yapılıyor. 24 Haziran’ı yakın tarih ve yakın gelecek içinde nereye koyuyorsunuz?
24 Haziran çok önemli bir seçim. Ama öyle insanlığın kaderini falan da belirlemeyecek bu seçimler. Biz her seçimde demokrasi ve özgürlük mücadelesinin çıtasını, kazanımlarını yükseltmeye bakalım. Sonrası ne tufandır ne de sınırsız özgürlükler. Mücadele her iki durumda da sürmek zorundadır.
Partinizin baraj altında kalma riski olduğunu düşünüyor musunuz? Size gelen araştırma sonuçları partinizin oy oranını kaç olarak gösteriyor?
Yüzde 10 sınırlarında olduğu görünüyor, ama ben halka güveniyorum. Bu kampanya boyunca HDP’ye en üst düzeyde destek ve dayanışma sunarak HDP’yi parlamentoya taşıyacaklardır. Her iki ittifak da bizi barajın altında tutmak için hamleler yaptı. Fakat halkın feraseti bu ucuz ve zararlı oyunları bozacaktır.