Ulaşım sektöründe günümüzde kullanılan lastik tekerlekli araçların yüzde 95'i fosil yakıtla çalışıyor. Bu fosil yakıtları 2010 yılında yayınlanan verilere göre, atmosferdeki sera gazı emisyonlarının yüzde 14'ünü oluşturuyor.
Fosil yakıtlar ekonomik olarak bir çok devletin geçim kaynağı olduğu için çevreci bir bakış açısıyla duruma yaklaşmak son birkaç yıla kadar mümkün değildi.
Ekonomik unsurlar doğanın önünde tutuluyor
Günümüzde hala ekonomik kaygılar nedeniyle özellikle otomobil sektöründe fosil yakıtlı araçlardan vazgeçilemiyor.
Doğaya verdiği zararlar göz önüne alındığında fosil yakıtlı otomobiller konusunda acil bir eylem planı yapılması gerekirken, petrol üretici dev firmaların kar payları doğa zararının önüne geçmiş durumda.
Uzun vadede etkileri daha fazla olacak
Alışılmış benzin ya da dizel motorlu otomobillerin kullanımı hala çok keyifli gelse de, zararları sadece doğaya değil insana da etki edecek biçimde ortaya çıkıyor.
Dünyada hızla artan kanser oranında hava kirliliğinin ve gürültü kirliliği gibi nedenlerin yol açtığı belli bir durum. Dolayısıyla bu hastalıkların büyük bir oranının da fosil yakıtlı araçlardan kaynaklı olduğu düşünülünce korku verici bir tablo ortaya çıkıyor.
Yenilenebilir enerji ile ulaşım
Çevre örgütleri ve çeşitli kuruluşların zorlamalarıyla fosil yakıtlı araçlardan, yenilenebilir enerji ile(Elektrik vb.) çalışan araçlara geçiş başlamış olsa da hala gereken seviyeye ulaşmış değil.
İngiltere'de düzenenlenen COP26 zirvesinde 2035 yılında ülkedeki fosil yakıtlı araçların satışının tamamen yasaklanacağı açıklandı.
Dünyanın gelişmiş ülkelerinden biri olan İngiltere'de bile fosil yakıt kullanımı 14 yıl daha üst düzeyde devam edeceğine göre, dünyamız uzunca bir süre daha insanlar tarafından hunharca kirletilmeye devam edecek demektir.
Doğanın korunması konusunda bir bekçi olarak güncel haberleri vermeye, yapılabilecekleri konuşmaya devam edeceğiz... Bu konu hakkındaki düşüncelerinizi ve yorumlarınızı bekliyoruz...
S4GB0.jpg)
GÜNCEL
Sayfa başına git