Frengi, 1490'lardaki ilk kayıtlardan bu yana genelde yabancılara atfedilen pek çok isimle anılmış: 'Fransız hastalığı', 'Napoliten hastalığı', 'Polonya hastalığı' vb.
'Büyük taklitçi' adı ise kalıcı hale gelmiş; zira frengi diğer enfeksiyonları taklit etmede usta ve ilk belirtiler kolayca gözden kaçırılabiliyor. Tedavi edilmezse ciddi sonuçlara yol açabiliyor.
VAKA SAYILARINDA BÜYÜK ARTIŞ
BBC Türkçe'de yer alan habere göre ABD'de cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara (CYBE) ilişkin en son veriler nisan ayına ait.
Bu verilere göre en büyük artışı frengi vakaları gösterdi ve 2020-21 yılları arasında vakalar yüzde 32 artarak 70 yıl içinde kayda geçen en yüksek vaka sayısına ulaştı.
Kas içi penisilin uygulamanın enfeksiyonu tedavi etmenin en etkili yolu olduğu düşünülüyor. Ancak frengi tedavi edilmezse uzun vadede nörolojik ve kardiyovasküler (kalp ve damar) hastalıklara yol açabiliyor.
TÜRKİYE'DE DE ARTIŞ VAR
Türkiye'de en büyük artış sifiliste Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 30’dan fazla bakteri, mantar, virüs ve parazit cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara yol açıyor. WHO'nun 2020 tahminlerine göre, her yıl 374 milyon yeni vakada tedavi edilebilir dört enfeksiyondan birine (klamidya, gonora, sifilis, trikomoniyaz) rastlanıyor.
Bunların 129 milyonu klamidya, 82 milyonu gonore, 7.1 milyonu sifilis ve 156 milyonu trikomoniyaz. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de bu enfeksiyonlar arasında en fazla sifilise rastlanıyor. Sifilis vakaları 2012'den bu yana hızlı artış gösterdi. 2012'de 281'e kadar düşen vaka sayısı 2022'de 3533'e yükseldi. 2022'de CYBE'ler arasında 133 gonore, 31 klamidya, 2971 HIV-AIDS vakası kayda geçti.
NASIL BULAŞIR, BELİRTİLERİ NELER?
Sifilis genellikle oral, vajinal ve anal seks yoluyla, daha az oranda da hamilelik ve kan transfüzyonları, öpüşme vb. yollarla bulaşıyor.
Bakterinin neden olduğu yaralara direkt temas ile de kişiden kişiye bulaşabilir. Bu yaralar dış genital organlar, vajina, makat, rektum, ağız ve dudaklarda görülebilir. Sifilis, enfekte anneden doğmamış bebeğine geçebilir.
Hastalık kalıtsal değildir.
Önlenebilir ve tedavisi olan bir hastalıktır. Cinsel temasta prezervatif kullanımıyla bulaşma engellenebilir.
Sifilis ilk evrelerde semptom göstermeyebilir ve teşhis edilmesi zor olabilir. Tedavi edilmemesi halinde de yıllar boyu süren bir hastalıktır. Bulgular cinsel ilişkiden sonraki üç hafta içinde ortaya çıkmaya başlıyor. Hastalık üç evrede görülebilir.
Birinci Evre
Şankr adı verilen kenarları belirgin, sert, sulantılı ve ağrısız bir yara oluşuyor. Ağrısız olduğu için kolaylıkla gözden kaçar. 3-6 haftadan sonra yara kendiliğinden kayboluyor ama enfeksiyonun ikinci evreye geçmemesi için tedavi gerekiyor.
İkinci Evre
Bakteri tüm vücuda yayılıyor. Şankrın çıkmasından ortalama 1-6 ay sonra ateş, baş ve boğaz ağrısı, kas-eklem ağrıları, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, bulantı, kusma gibi belirtiler ortaya çıkıyor. İkinci evre boyunca deri döküntüleri ve yaralar görülebiliyor. Benzer şekilde ağız, yutak ve genital bölge mukozasında gri-beyaz plaklar şeklinde lezyonlar da görülüyor. Bazı hastalarda sinir sistemi tutulumu, eklem, karaciğer, göz, böbrek tutulumu olabiliyor.
Gizli ve Geç Evre
Gizli evre daha önce var olan bulguların kaybolmasıyla başlıyor. Sifilis tedavi edilmezse herhangi bir bulgu vermeksizin yıllarca vücutta kalabiliyor. Tedavi görmeyen vakaların yaklaşık yüzde 15’inde, geç evre enfeksiyonun başlangıcından 10-30 yıl sonra çok daha ciddi olarak ortaya çıkabiliyor. Kas hareketlerinin koordinasyonunda güçlük, felç, hissizlik, körlük, ruhsal bozukluklar görülebiliyor.