Turktime

CÜBBELİ-BAYKAL GÖRÜŞMESİNİN MİMARI KOÇAK SON NOKTAYI TURKTIME’DA KOYDU…

Siyaset gündemine bomba gibi düşen Cübbeli Ahmet-Baykal görüşmesinin mimarı Mahmut Koçak Turktime Yönetim Kurulu Başkanı Talat Atilla ve Genel Yayın Yönetmeni Ersin Tokgöz’e konuşarak konuyla ilgili tartışmalara son noktayı koydu.
ABONE OL
Abone Ol
CÜBBELİ-BAYKAL GÖRÜŞMESİNİN MİMARI KOÇAK SON NOKTAYI TURKTIME’DA KOYDU…
Haberler / Siyaset
9 Şubat 2010 Salı 02:17
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

CHP Lideri Baykal’ın Cübbeli Ahmet Hoca’yı araması siyaset gündemine bomba gibi düştü. Baykal Cübbeli’yi neden aramıştı? Acaba yerel seçimlerde çarşaf, Kuran kursu açılımları yapan CHP şimdi de Cübbeli açılımı mı yapacaktı? Olay biraz da magazine kayınca bunun gibi birçok soru soruldu. Sonra ortaya çıktı ki Baykal’ın Cübbeli Ahmet’i araması tamamen bir tesadüf eseri, geçmiş olsun dileğinin iletildiği bir görüşmeydi. Ve bu tesadüfün ortasındaki isim eski vekil Mahmut Koçak. Çünkü o görüşmeyi Koçak yaptırmıştı. Bu bilgiler bile tartışmayı bitirmedi. Çünkü Baykal’ın açıklaması Cübbeli’nin açıklamasına uymuyordu. Koçak’ın açıklaması da bu iki açıklamayla örtüşmüyordu. Hal böyle olunca sıradan bir geçmiş olsun dileği çözülmesi gereken bir giz halini aldı ve gözler o görüşmenin mimarı Koçak’a çevrildi bir kez yine. Ve Koçak “son kez konuşuyorum” deyip bu polemikle ilgili her şeyi Turktime’a anlattı.

 

 

 

TURKTIME: Baykal ile Cübbeli Ahmet Hoca’yı görüştüren isim olarak bir anda gündeme oturdunuz. Siz Cübbeli Ahmet’i nereden tanıyorsunuz?

MAHMUT KOÇAK: Cüppeli Ahmet Hoca’nın hocası Mahmut Efendi ile babamım çok eskilere dayanan bir dostluğu var. Babam bir yetim olarak Anadolu’dan 1940-50’li yıllarda İstanbul’a gittiğinde Mahmut Hoca Efendi, babama kol kanat germiş. Yetim bir insana kol kanat gerilmesinin ne manaya geldiğini herkes üç aşağı beş yukarı tahmin edebilir. Dolayısıyla babam her yıl, yılda birkaç kere selam gönderir. Mahmut Hoca Efendi Karahisar ve ya yakın vilayetlere geldiği zaman babama haber gönderir. O arkadaşlığı o dostluğu sürdürürler. Babamdan birkaç yaş büyüktür kendisi. Bu bağlamda gidiş gelişlerimizde tanıştığımız bir insandır. Hoca Efendinin son zamanlardaki rahatsızlığından dolayı da iletişimi Cübbeli Ahmet Hoca üzerinden yapıyorduk. Ve zaman zaman gittiğimde sohbet de ederiz. Dini sohbetlerini 5-10 dakika dinler ayrılırım. Böyle bir tanışmamız var. Yani benden ziyade babamın 70 yıla yakın tanışıklığı. Baba yadigari bir vefa göstergesi olarak değerlendirme doğru olur.

 

TURKTIME: Bu telefon görüşmesinde siz Cübbeli Ahmet Hoca’nın evindeydiniz, doğru mu?

MAHMUT KOÇAK: Öncelikle şu söyleyeyim; Medyanın bu konuyu yumurta mı tavuktan çıktı, tavuk mu yumurtadan çıktı şeklinde algılamasından rahatsızım. Neden derseniz; bu konunun bir boyutu Cübbeli Ahmet Efendi. Cübbeli Ahmet Efendi Türkiye’de önemli bir dini cemaatin önemli figürlerinden, önemli liderlerinden birisi. Diğer tarafta Türkiye’nin en köklü partilerinden birisi olan CHP’nin lideri var. Dolayısıyla bunun çok magazinsel hale getirilmesinden ben çok ciddi rahatsızlık duyuyorum ve Turktime’a olan güvenimden dolayı, bu konuya son noktayı koymak için Turktime’dayım. Size olan güvenimden, yıllardan beri dosdoğru ve olduğu gibi olayları yansıtmanızdan kaynaklanan bir güvenin adresi olarak gördüğüm için buradayım ve son noktayı da burada koyacağım.

 

 

 

“O GÖRÜŞMEDE SİYASİ BİR ŞEY KONUŞULMADI!”

 

TURKTIME: Baykal da Cübbeli Ahmet de farklı şekilde açıkladı bu görüşmeyi. Gerçek durum nedir? Kim neredeydi? Kim kimi aradı? Siz neredeydiniz?

MAHMUT KOÇAK: Tabii ki Cübbeli Ahmet Hoca evinde, Deniz Baykal da evinde. Ve ben bunu ilk açıklamamda söyledim, şu anda da söylüyorum; ben aradım, ben konuştum fakat şunu özellikle belirtmenizi istiyorum. Ben Kiramen Katibin meleklerinden birisi değilim ki, ben de bir faniyim. O önce mi aradı, diğeri sonra mı aradı konularına girmek istemiyorum. İnançlı bir insanım, Kiramen katibin melekleri her dakikada yapılanları yazarlar. Ama şunu söyleyeyim evet arayan benim, konuşturan da benim. Ve Cübbeli Ahmet Hoca’nın anjiyo olmasından kaynaklanan; tamamen insani, hiçbir siyasi boyutu olmayan, konuşma içerisinde hiçbir şekilde siyasi söylem veya konuşmanın geçmediğinde şahit olmuş bir insanım. 

 

TURKTIME: Tek bir olay, üç farklı açıklama var. Siz başka şeyler söylüyorsunuz, Cübbeli Ahmet farklı, Baykal’ın açıklamaları farklı. Söylenenler birbirini tutmuyor. Herkes mi yanlış hatırlıyor? Yoksa medyanın bu ilgisi iş benim üzerimde kalmasın şeklinde hesaplı bir açıklamaya mı itti tarafları?

MAHMUT KOÇAK: Bu olay benim üzerimde kalsın. Çünkü Türkiye’nin huzura, birliğe, beraberliğe ve farklı görüş sahiplerinin birbirine yakınlaşmasına ihtiyacı var. Böyle bir konuda eğer gündemde ben varsam, bu konuda benim adım geçmişse, bırakın benim adıma fatura edilsin. Ama bu, insani ve medeni bir yaklaşımdır. Hiçbir şekilde siyasi bir yaklaşım değildir. Ben de bir düşünce kuruluşunun başkanlığını yapıyorum şu anda. Magazin starlarından biri değiliz. Bu konunun üç tarafı da magazinel olmaktan, esas konunun sulandırılmasından endişe duyar. Buradaki esas şudur: Türkiye’deki insanlar uzlaşmak istiyor, kavgadan hoşlanmıyor. Aslında birbirleriyle diyalog kurduklarında, bir vasıta olduğunda rahatlıkla konuşabilecek bir noktaya gelmişler. Türkiye’nin geldiği demokratik şuur önemlidir. Ben bu tarafı önemsiyorum ve bu tarafın öne çıkmasını istiyorum.

 

TURKTIME: Cübbeli Ahmet diyor ki; “bana telefonu korumalarım getirdi, telefonu getirdiklerinde telefonun ucunda Mahmut Koçak vardı ve telefonu Baykal’a uzattı.”

MAHMUT KOÇAK: Şimdi burada ortak nokta ne? Cübbeli Ahmet hoca da, Baykal da telefonun ucunda Mahmut Koçak vardı diyor değil mi? Demek ki Mahmut Koçak vasıta olmuş ve görüşülmüş. Dediğim gibi bu işin çok magazinel hale gelmemesi adına ben işin gerçeğin ifade ediyorum. Evet, telefonun ucundaki benim ve iki tarafı da görüştürdüm. Ve bu olay yeni bir olay değil, 6 ay önce gerçekleşmiş bir hadisenin 6 ay sonra böylesine ballandırılarak, böylesine geniş bir şekilde medyada yer alacağını bana 6 ay önce söylemiş olsalardı tebessümle karşılardım. Ama gördüm ki 6 ay sonra çok enteresan bir olay olarak halkın da medyanın da çok büyük ilgisiyle karşılaşmış bir olay olmuş. Tahmin ediyorum ki, iki tarafın farklı kutuplarda olması, bu kadar kutuplanılmış Türkiye şartlarında bir araya nasıl gelirler, bir araya gelemezler denilen bir ortamda görüşmeleri, özellikle Sayın Baykal’ın Cübbeli Ahmet Hoca’ya geçmiş olsun demesi, şifa dilemesi Türkiye’deki birçok buzları eritecek bir mesaj bence. Ben şu anda bir partinin üyesi değilim, herhangi bir partiye mensup değilim, bir siyasi beklenti içinde de değilim. Bir düşünce kuruluşunda memleket meseleleri ile ilgili çalışıyorum. Bundan da gayet huzurluyum. Takip edenler fark etmiştir, son zamanlarda siyasetten uzak durmaya, basından bile uzak durmaya gayret eden bir yapı içerisindeyim. İnşallah hayırlı hizmetlere vesile olur. İlla bu siyasette, bir partide olacak diye bir şey yok. Bence uzlaşma zeminine,  Türkiye’nin birlik beraberliğe ihtiyacı var. Ben bunu her zaman savunurum. Burada bir vesile olunmuş, burada böyle bir olay yaşanmış ki bence güzel bir olaydır. Selamın yaygınlaşması dinimizin de gereğidir. Kalpleri yumuşatır, insanları da yakınlaştırır. Peygamber efendimizin de Hadis-i Şerif’i dir bu.

 

 

 

ARINÇ’IN ÖĞRENDİĞİ GİZLİ OPERASYON

 

TURKTIME: Ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor; siz konuşurken hem Cüppeli Ahmet Hoca’yı hem de Sayın Baykal’ı yalancı çıkarmamaya çalışıyorsunuz. Ama o noktada hala bir fluluk var…

MAHMUT KOÇAK: Ben size olayı olduğu gibi anlatıyorum ama 6 ay geçmiş. Ortak nokta şu: Telefonda Mahmut Koçak vardı. Ben bunu kabul ettikten sonra, bence ortak noktadan bakarak yaklaşmak lazım. Bu işin sıcaklığı ve Türkiye’ye örnek bir davranış olduğu ve belki birçok liderimiz bu ve bu benzeri şeyleri yapıyorlar. Hatta bununla ilgili bir örneğimi de açıklamıştım ben arkadaşlara. 2005 senesinde 4–5 yıl önce ben milletvekiliyken AKP ile sıkıntılı günler geçirdim ama o sürecin önünde bir anjiyo oldum ben de. Ben bunu aileme duyurmadım endişelenmesinler diye. Hiç kimsenin, eşimin, çocuklarımın dahi haberinin olmadığı bir operasyondu. Yarım saat sonra Sayın Bülent Arınç bey beni aradı geçmiş olsun diledi. Şaşırdım… Çünkü kimsenin haberi yoktu. Ve aynı gün Muhsin Yazıcıoğlu da yanıma ziyarete geldi, o da tesadüfen kapıda öğrenmiş. Bazı şeyler tesadüfen öğrenilebilir, duyulabilir ama önemli olan bu insanların böyle bir konuda cesaret etmeleri ve birbirleri ile görüşmeleridir. Ben bugün siyasi liderlerimizden de aynı şeyleri bekliyorum. Birbirleriyle görüşsünler, sohbet etsinler. Bir huzur ortamı olsun Türkiye’de. İnsanların yüzü asık geziyor, mutlu gezmiyor yukarıdakiler kavga ederse. Bu kavga bir son bulsun isterim, bu benim kişisel temennim.

 

TURKTIME: Şöyle bir söyleminiz var; evindeydim, telefonu ben verdim. Bu ifadenize göre Cübbeli yanlış hatırlıyor. Bu ifadeniz Baykal’ı doğruluyor. Doğru mu?

MAHMUT KOÇAK:  Burada üzerinde duracağımız konu, benim dediğim konudur. Benim dediğim konu ise, bu görüşme yapılmıştır, eksiklikte olabilir, ilaveler de olabilir. Fakat diyorum ya, bu işin magazinsel boyutundan çok ben özüyle ilgili olduğum için; bir taraf haklı, bir taraf haksızdı şeklinde yaklaşamam. Bence örnek bir davranış olmuştur. Bence buradan pozitif şeyler çıkarmamız gerekiyor. Türkiye’de yeniden bir yapılanma dönemine ihtiyaç duyulduğu çıkıyor bu tartışmalardan bile. Din ve devlet arasında, tarikatlar ile devlet arasında Türkiye’nin yeniden yapılanması içerisinde Türkiye’nin yetersiz demokratikleşmesi, daha fazla demokrasi konusunda yani hakikaten Türkiye’nin bir uzlaşmaya ihtiyacı var. Ben biraz bu pencereden bakıyorum ve böylesine önemli bir olayın magazinel hale getirilmesinden, kişilerin birer magazin starı haline dönüştürülmesinden ziyade özünün üzerinde durarak, örnek bir davranış sergilediklerini söylüyorum.

 

 

 

AÇIKLAMALAR ÇELİŞİYORSA KENDİMİ GÖZDEN GEÇİRİRİM!

 

TURKTIME: Olayı aynen sizin söylediğiniz zemine oturtmamız için aydınlatmanız gerekiyor. Siz oradaydınız, telefonu verdiniz ve Sayın Baykal ile Cüppeli Ahmet Hoca Konuştu. Burada sizin ifadenizle ters düşen tek şey Cübbeli Ahmet Hoca’nın ifadeleri.

MAHMUT KOÇAK: Şöyle açıklayayım; yine söyleyeceksiniz orayı da burayı hassasiyetle korumaya çalışıyorsunuz diyeceksiniz ama Cübbeli Ahmet Hoca gerçekten hafızası ve zekasıyla ünlü bir insandır. Ben bu durumda kendimi gözden geçiririm, Acaba ben mi doğru hatırlamıyorum diye düşünürüm Çünkü üzerinden altı ay geçmiş ve bu altı ay içerisinde biz Hoca Efendi ile iki defa daha bir araya geldik ve bu konu hiç konuşulmadı. Siyasi konular da görüşülmedi. Şimdi ben tekrar tekrar düşünüyorum acaba ben mi yanlış hatırlıyorum diye. Ben yanlış hatırlıyor olabilirim de. Ben burada işin özüyle ilgilenip böylesine pozitif bir şeyi topluma örnek olarak sunulmasını arz ederim.

 

TURKTIME: Biz de ona çalışıyoruz zaten ama eğer hafızanız sizi yanıltıyorsa burada Sayın Baykal haksız duruma düşüyor…

MAHMUT KOÇAK: Ben diyorum ki burada ortak nokta kim? Mahmut Koçak. Sayın Baykal ne diyordu? telefonda Sayın Koçak vardı, evden aradım böyle böyle konuştuk. Ahmet Hoca ne diyor? Telefonda Mahmut Koçak vardı, Sayın Baykal da size geçmiş olsun dileklerini iletmek istiyor dedi. Ben de olur hay hay dedim. Yani çok büyük bir oranda örtüşen bir olay. Sadece dil sürçmesi de olabilir, ben de yanlış hatırlıyor olabilirim. Ortada iki tarafında dediği şey, telefonda ben vardım. Ben de şunu söylüyorum, bu kadar ortak nokta varken neden biz olayı farklı boyutlara taşıyoruz? İşin kalbi burası… Emin olun bu milletin yeniden bir ulusal birlik dönemine ihtiyacı var. Bu Sayın başbakanımızla da ilgili, Bahçeli ile de ilgili, diğer siyasi liderlerimizle de ilgili, dini liderlerimizle de ilgili. Daha geniş zeminde bir hoşgörünün, daha geniş zeminde birbirini anlama kültürünün Türkiye’de yaygınlaştırılması gerekir.

 

TURKTIME: Siz iki tarafı da yalancı çıkarmamak için bir anlamda kendinizi feda ediyorsunuz ama sizin açınızdan tehlikeli bir durum ortaya çıkıyor. Çünkü bu durumda sizin güvenlik noktanız zedeleniyor…

MAHMUT KOÇAK: Hayır güvenlik noktam zedelenmez. Bence tam aksi. Niye? Çünkü birincisi mahremiyetin muhafazası, ikincisi ise böylesi örnek davranışlarda zaten Türkiye hiç sorumluluk almadığı için sıkıntı çekiyor. Ben sorumluluğu alıyorum burada. Evet, telefonun ucundaki kişi bendim. Baykal’ı arayan da bendim, hoca efendi ile görüştüren de bendim. Yani ben bunu aldıktan sonra geri kalanını teferruat olarak görüyorum. Ben yanlış hatırlıyor olabilirim, eksik hatırlıyor olabilirim, eksik beyanat vermiş olabilirim.  Heyecandır, bir histir, beklenmedik bir anda sorulan sorudur. Bence bunu bu güzelliğiyle topluma sunup yaşatmak daha güzel diye düşünüyorum. Tekrar ediyorum. Sorumluluğu alırım, aldım. Örnek bir davranış var çünkü burada.

 

 

 

 

ARINÇ TOPA NEDEN GİRDİ?

 

TURKTIME: Bu olay Arınç’ın ifadeleri ile ortaya çıktı. Arınç’ın bunu nereden duyduğunu düşünüyorsunuz? Duyduğunuzda şaşırdınız mı?

MAHMUT KOÇAK: Bülent Arınç beyin konuşmasının sabahında ya da bir gün öncesinde Yeni Şafak gazetesinde çok küçük bir haber yer almış onu iletmişti arkadaşlarım bana. Enteresan bir olay olarak teyit etmişlerdi bana. Dediler ki; Deniz bey ve Cübbeli Ahmet Hoca görüşmüşler, Deniz bey Hocaya geçmiş olsun dileklerinde bulunmuş. Küçük bir haber öyle büyük falan da değil. Ertesi gün Deniz Bey televizyonda yaptığı bir konuşmada da şöyle dedi: 3 gün önce yazılan haber sanki dün olmuş gibi yazılmış dedi. Ama bu altı ay öncesinin olayı idi. Tabi bu iki haber birleşince, Başbakan yardımcımızın da ağzından çıkınca ve işin konu başları ana muhalefet lideri CHP Genel Başkanı ile Cübbeli Ahmet hoca gibi son dönemlerde reytingi bir hayli yüksek, ilgi odağı haline gelmiş bir insanın bir araya gelmesi söz konusu olunca bu birden fışkırdı.Dolayısıyla üçüncü şahıs da deşifre oldu bu olayda.

 

TURKTIME: Peki Arınç topa neden girdi?

MAHMUT KOÇAK: Bülent bey kendi oyununu kuruyordu. Kendi oyunu da Cübbeli Ahmet Hoca ile ilgili değil, biraz öncede söyledim ya Türkiye’de asker-siyaset, millet-devlet ilişkilerinin yeniden tesis edilmesi gerekiyor. Bununla ilgili Bülent bey çarpıcı bir örnek verdi: Cübbeli Ahmet Hoca ile veya herhangi bir dini lider ile biz yan yana fotoğraf vermiş olsak birçok kesim bizi topa tutardı. Veya farklı şekilde yorumlarlardı. Ama bakın Deniz bey konuşunca problem olmadığı gibi gündeme bile gelmedi gibi bir örnek gösterdi. Bülent beyin gösterdiği örnek doğrudur. Amerika’nın devlet başkanı Dalay Lama’yı kabul ediyor buna hoşgörüyle bakılıyor, Türkiye’de herhangi bir dini liderle bir siyasi şahıs yan yana geldiğinde sohbet ettiğinde bu hoşgörü ile karşılanmıyor. Demek ki toplum içerisinde bir hoşgörüsüzlük zemini var. Bunu ortadan kaldırabilmenin yollarına medya ve siyaset adamları olarak herkes akıl yormalı. Bunu nasıl yapabiliriz? Neden biz içimizde hoşgörüsüzüz, daha demokratik daha özgür düşünemiyoruz da dışarıdaki figürlere ne güzel bir araya gelmişler diye bakıyoruz. Veya Obama ya da Bush gidip Vatikan’ı ziyaret ettiğinde adamlara bak ya dindar adamlar diye değerlendirirken, kendi insanlarımıza sıra geldiğinde neden acaba bu hoşgörüyü, sağlam duruşu sergileyemiyoruz. Önce kendimizi sorgulayacağız. Bence Bülent bey orada düzgün bir örnek verdi. Çarpıcı da bir örnekti. Yoksa Bülent Bey’in tamamen buna odaklanarak, orada enteresan şeyler oluyor dediği bir iş değildir. Konuşmasını tekrar tekrar izledim ben kayda da aldırdım. Kesinlikle söyledikleri öküz altında buzağı arayacak bir sorgulama değil. Tamamen bu örneğe has, Türkiye’deki kesimlerin yorumları yaparken adaletli olması gerektiğini vurgulayan bir örnekti.

 

TURKTIME: Bu açıklamalardan sonra Baykal’la ve ya Cübbeli Ahmet Hoca ile tekrar görüştünüz mü?

MAHMUT KOÇAK: Ben sadece son bir kez bu işe noktaya koyacağımı ve bunun magazinel bir hale dönüşmesini arzu etmediğimi, bunun maksadını aşan bir hale dönüştüğünü, 73 Milyon insanımıza bir katkı sağlamayacağını ve ben bundan sonra bu konu üzerinde medyaya konuşmayacağımı söyledim her ikisine de. Ve dedim ki çok hayırlı bir iş, sünnete uygun, bizim inancımıza uygun bir işin içi boşaltılarak magazinel hale getiriliyor. Bu kimseye bir fayda sağlamayacağı gibi yapılmış güzel bir davranışı da farklı bir noktaya çekebilir. Bundan sonra son noktayı koyup, bir daha da böyle magazinel bir şeyle gündeme gelmek istemediğimi belirttim.

 

 

 

CHP MENDERES’İN MEZARINI ZİYARET EDERSE TRAVMA BİTER

 

TURKTIME: Hangi partilere daha yakınsınız? Hangilerine daha uzak?

MAHMUT KOÇAK: Şimdi böyle bir şey yok. Ben şu anda özgürlüğü tercih etmiş bir insanım. Kendi eksikliklerini tamamlamaya çalışan, özellikle dış siyaset bağlamında dünyada neler oluyor? Dünyada Türkiye’nin rolü ne olmalıdır üzerine kafa yoran, eksikliğini peşinen kabul edip çalışan bir adamım. Bazıları diyor ki senin fazlalıkların vardı ondan dolayı. Evet, fazlalıklarım olabilir, eğitimle ilgili falan değil bunlar. Benim daha iyi okumam ve Türkiye’ye daha gerekli bir siyasetçi ya da düşünce adamı olabilmem lazım. Yaşım genç, koşarım çalışırım bu ümit var. Ama şunu söyleyeyim: ben eğilimlerin kucaklaştığı bir merkez siyasetin içerisinde bulundum. Ve AKP’de de bulunma gerekçem merkez siyasetti. Ben her zaman bütün siyasilere merkezde makulün siyasetini yapmalarını söylerim, isterim. Yani geniş kesimlerin doğru dediğine doğru diyen, geniş kesimlerle kucaklaşan ve farklı eğilimleri kucaklaştıran siyaset tarzını, yani tek siyaset doğrudur diyip sadece tek bir görüş etrafında koşturup gidenlerden ziyade farklı eğilimleri kucaklaştıran siyaseti, insanları bir masa etrafında toparlayan siyaseti her zaman tercih etmişimdir.

 

TURKTIME: Peki CHP’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

MAHMUT KOÇAK: Ben tabii ki CHP’yi dışarıdan gören bir insan olarak değerlendireceğim. Bence Deniz Baykal’a partisi yeterince yardımcı olmuyor. Veya CHP çözümleri belli bir noktaya taşımakta bir hayli zorlukları olan bir parti. Türkiye’de son dönemlerde yaşanan gerginliklerde CHP gerçekten anahtar rolü oynayabilir önümüzdeki süreçte. Asker-siyaset düzeninin yeniden yapılanması konusunda CHP demokrat bir duruş ortaya koyar ve bu işe pozitif bir şekilde yaklaşırsa Türkiye’nin demokratikleşmesine, artık ihtilaller son buldu ama bir daha bunun bile konuşulamayacağı noktalara gelmesinde kilit ismi oynayabilir. İkincisi, CHP bir yerde daha kilit rol oynayabilir. İnanç gruplarının uzun zamandan beri devlet ile olan sıkıntılarında ve Cumhuriyet ile barışamamak konusunda.

 

TURKTIME: Ama bir türlü yapamıyor… Neden?

MAHMUT KOÇAK: CHP’nin insanların zihninde hala o 60 ihtilalini yaptırmış, Menderes’i astırmış görüşü var. Bunu da bir şekilde aşması gerekiyor. Mesela sayın Baykal’ın rahmetli Menderes’in mezarını ziyaret etmesini ben çok arzuluyorum. Orada o günkü tarihle 1960’la CHP’nin yüzleşmesini benim gönlüm çok arzu eder bir vatandaş olarak. Ve aynı zamanda zaten yan yana Rahmetli Özal’ın da mezarını ziyaret etmesi Türkiye’nin ihtilaller dönemiyle ilgili olan o tramvatik meselesinin çözümüne de çok geniş katkı sağlayabilir. Ben Sayın Aydın Menderes ile Deniz Baykal’ın zaman zaman görüştüğünü biliyorum ama insanın zihnindeki mesele Menderes’in İstanbul’daki mezarı ile CHP’nin kurumsal kimliğinin meselesidir. Bence Deniz Baykal’ın kurmaylarının, Sayın Menderes’in mezarını ziyaret ederek toplumdaki bu tramvayı gözden geçirmesi lazım. Yine toplumda tek parti dönemi hatırlatılıp sanki CHP’nin Türkçe ezan okutacağı şeklinde propagandalar yapılıyor. CHP’nin toplumla bunu da halletmesi gerekiyor. Son zamanlarda okuduğum kitap Baş Vekilim Adnan Menderes diye bir kitap. Orada da anlatılıyor; 1951’de ezanın bugünkü orijinal haline getirilmesi konusunda CHP’nin katkısı var. İtiraz edilmemiş 1951’de beraberce parti olarak orijinal hale dönüştürülmesine katkıda bulunmuşlar. Bence bu önemlidir. Ben bunu CHP’de siyaset yapacağım ya da CHP’ye gideceğim manasında demiyorum. Türkiye’deki bu kutuplaşmanın temelinde yatan meseleleri ve bu meselelere nasıl çözüm geliştirilebiliri paylaşıyorum. Ben rahatsızlık duyuyorum bu kutuplaşmadan, toplumun bölünmesinden, sürekli kavgalardan, hoşgörüsüzlükten dolayısıyla buna hepimiz kafa yorup çözüm üretelim.

 

 

 

BAYKAL VE ERDOĞAN’IN TOLERANS SINIRLARI NASIL?

 

TURKTIME: Sayın Baykal ile ve Sayın Erdoğan ile mesafeleri farklı olsa da bir tanışıklığınız ve arkadaşlığınız var. Her iki lideri de kıyaslarsanız duruşları ve tolerans sınırları nedir acaba?

MAHMUT KOÇAK: İkisi de hakikaten liderliği olan insanlar. Ondan dolayı zaten bazen ortam gerginleşiyor. Kurmaylara da çok iş düşüyor bu yüzden. Aslında Türkiye’nin temel meselelerinde, başta sivil bir anayasa olmak üzere, siyasi partiler kanunu, seçim kanunu ve buna benzer meselelerde uzlaşabilecekleri zemini gergin oldukları halde sağlayabileceklerine inanıyorum. İkisi de vizyonu ve karizması olan insanlar. Ama liderliğin getirdiği o karizma, o kudret bazen katalizörlere ihtiyaç duyuyor. İkisi karşı karşıya geldiğinde yan yana da durulabilir diyen kurmaylara ihtiyaç duyuluyor bu noktada.

 

TURKTIME: Hangi liderin tolerans eşiği daha geniş peki?

MAHMUT KOÇAK: Tolerans eşikleri birbirine yakın bence.

 

TURKTIME: Siz Cumhuriyet gazetesine bir açıklama yaptınız ve o açıklamadan sonra AKP sizi uzaklaştırdı. Dediniz ki: Sayın Başbakan’ın tolerans problemi var. Daha sonraki konuşmalarınızda da Başbakan’ın tahammül sınırlarının sınırı olduğunu söylediniz. O zaman her ikisi de aynı ise Sayın Baykal’da biraz toleranssız değil mi?

MAHMUT KOÇAK: Ben tolerans ölçer değilim. Biz 600 yılı aşkın bir Osmanlı deneyimi ve mutlaka bunun önünde olan Selçuklu ile beraber 900 yıllık teokratik monarşi ile idare edilmiş bir milletiz. Biz İngiltere gibi demokrasi ile gelmiş bir millet değiliz. Kudretli liderlerle yönetilmeyi seven bir milletiz. Bunu parti içindeki yetkili arkadaşlar, kurmaylar frenleyecektir. İki lider içinde geçerli bu ama ben bunun eksikliğini görüyorum partilerde. Çok güzel şeyler yapıyoruz ama şu konuda biraz daha yumuşak davransak diyen yok. Şu anda çevrelerinde kurmay olarak bulunan hepsini söylemiyorum ama geniş bir kesimi kutuplaşmayı, gerginleşmeyi siyasette kendilerine bir metot edinmiş görüyorum söylemlerinden. Belki özel hayatlarında farklıdır, bilemem.

 

 

SARIGÜL MEDYATİK OLMAKTA BAŞARILI

 

 

TURKTIME: Peki Sarıgül ile ilgili değerlendirmeniz nedir?

MAHMUT KOÇAK: Ben Sarıgül’ü değerlendirilmesini ve gündem yapılmasını erken buluyorum. Doğmamış çocuğa gömlek biçmek gibi bir şey. Partinin kurulması lazım. Net olarak ideolojisiyle, partinin programıyla, illerdeki ve yönetimdeki kadrosuyla ortaya çıkması lazım ondan sonra genel değerlendirme yapılabilir.

 

TURKTIME: Şu ana kadarki karnesi nasıl peki?

MAHMUT KOÇAK: Gayet medyatik buluyorum. Bulunduğu seçim çevresi onun medyatik olmasını gerektiriyor. Medyada çok bulunması o anlamda başarılı olduğunu gösterir. Biliyorsunuz medyanın merkezi orası. Bunlar birebir tanımaktan ziyade insanları medya, internet ve gazete üzerinden takip ederler insanları. O konuda bir hayli başarılı, her yerde görüyorum. Cenaze namazından, intihar edecek çocuğun kurtarılmasına kadar hemen hemen her konuya muvafık oluyor. Bir belediye başkanı statüsüyle yarın lider olarak etrafındaki kadroları nasıl dizayn edecek, kimleri kadro olarak yanına alacak, kurucular kimler olacak, illerdeki il başkanları ve il yönetimleri nasıl tezahür edilecek bunlara bakıp değerlendirmek lazım. Burada önemli bir örnek vereyim: bir Mehmet Ali Bayar olayı var mesela… Yine böyle medyanın ilgi odağı olmuş, kurtarıcı kahraman gözüyle değerlendirilmiş bir noktada, birçok kurmayıyla yanlış bir konuşlanma yaptı. Gerçekten saydığım, sevdiğim iyi bir siyaset adamı, iyi bir diplomatken Mehmet Ali Bayer ne yazık ki arzu edilen noktaya medyanın beklediği noktaya gelemedi. İyi bir beyin olduğu halde, güler yüzlü ve iyi konuşan biri olduğu halde.

 

TURKTIME: Türkiye nereye gidiyor? Darbeler dönemi kapandı mı?
MAHMUT KOÇAK:
İhtilaller dönemi artık kapandı. Darbe, cunta meraklısı varsa bu meraktan vazgeçsin. Ne millet eski millet, ne de kurumlar darbe meraklısı. Türkiye'nin geleceğini aydınlık görüyorum. Derin devletin yerine derin millet, derin devletten güç alanlar yerine, derin demokrasiden güç alan, milli iradeden başka güç kaynağına yaslanmayan siyaset anlayışı hakim olacaktır. Sözün özü; daha fazla demokrasi talebi değişimin mimarıdır.

 

RÖPORTAJ: TALAT ATİLLA & ERSİN TOKGÖZ/TURKTIME

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 cübbelinin jet skisini diline dolayan baykal, ve erbakan ı tarikatçılarla görüşmekle suçlayan baykal
 17 Şubat 2010 Çarşamba 18:54
hiç utanmıyor aynı oyunu bu kez kendisi oynuyor, ama korkarım bu oyun tutar, çünkü halkımız bu oyunu her daim yutar.
 
 10 Şubat 2010 Çarşamba 04:40
cübbeli ahmet hoca ilminde alim olmuş bir insandır chp lideride insanlık yapıp geçmiş olsun demiş ropotajı okudum ve çok memnun oldum çünki insanlarımız müslüman oldugu halde hocalara karşı çok soguk bakıyorlar işte bu soguklu biraz sıcaklık olmuş daha dibini kazmaya ne gerek var sayın koçak çok güzel açıklamalar yapmiş yayınlayanlara teşekkür ederiz ben ahmet hocanın sitesideki inegöl sohbetini diledim ama bu konuşma hakkında hiç bir açıklaması yok nerden buldunuz kendisinden böyle açıklamayı
 TOTEM
 9 Şubat 2010 Salı 23:38
Şimdi baykalın bu cübbeli ile konuşması olağanüstü bir durum değil ama beni asıl güldüren bazı kişilerin adamına göre nasıl zavallıca nasıl tavır ve ağız değiştirdiğidir.erdoğan görüşse kıyameti kopartıp komplo teorileri üretecek zihniyete sahip olanlar görüşen baykal olunca kıvırıp duruyorlar.allah kimseyi bu hale getirmesin.militan zihniyetli olmak çok acınası bir durum.böyle insanlara kızılırmı?yok canım sadece güleceksin bu zavallılara:)
 Hasan Tahsin
 9 Şubat 2010 Salı 14:02
Cübbeli hoca Ülkede "ILIMSIZ İSLAMIN" önde gelen liderlerinden biridir.Sn Baykalda "ILIMSIZ(!) İSLAMI" tasvip ettiğine göre, Cübbeli ile görüşüp meşverede bulunması gayet normaldir. Cübbeli ile Sn Baykal aynı dünya görüşüne, yani YASAKÇI dünya görüşüne sahiptirler.
 hulya
 9 Şubat 2010 Salı 12:51
CHP bu ülkede yaşayan her kesim ile görüşebilecek, aynı mesafede uzaklıkta olan TEK PARTİ dir.CHP, Baykal, İnönü, hatta ATATÜRK demek değildir.Türkiyenin gerçek ihtiyaçlarını giderecek, ne aşırı sağ, nede aşırı sol olmayan SOSYAL bir partidir.Türkiye Sosyal bir parti ile yönetilebilir.Sırf sağ, sırf sol a müsait bir ülke değil.Aşırı sol ile tembelleşiyor, aşırı sağ ile dindarlaşıyor...
 hulya
 9 Şubat 2010 Salı 12:44
CHP Atatürk'ün düşüncelerini benimsemiş, bu görüşte cübbeli insanlarla görüşe görüşe mondernliği bu ülkeye KAZANDIRMIŞTIR.O yüzden, gelişmiş batı ülkeleri ile aynı tarzda giyiniyoruz.Bir arap ülkesi gibi giyinmiyoruz.Baykal cübbelilerle görüşerek cübbelerini çıkarmalarını anlatabilir.Arınç ise cübbelilerle görüşerek cübbelerinin içinde kalmalarını, bunun bir özgürlük olduğunu (Ahmet hocanın kadınlarını düşünmek bile istemiyorum) anlatabilir.Uzun vadede neyin özgürlük oldunu ise tarih anlatabilir
 sezgin
 9 Şubat 2010 Salı 12:30
işin içinde cüppeli ahmet hoca oolmasydı bu olay bu kadar konuşulmazdı baykal ve mahmut koçakada çok yazık oluyor.
 ahmet yıldırım
 9 Şubat 2010 Salı 12:28
chpnin böyle bir adıma ihtiyacı yok böyle şeyler düşünüpte kendinizi avutmayın baykl cüppeliyi aramış aramamış ne önemi var ki geçmiş olsun daha çokk geçmiş olsun size
 mürit
 9 Şubat 2010 Salı 12:19
öncelikle cüppeli ahmet hocama geçmiş olsun diyorum ve baykalıda bu samimi davranışından dolayı tebrik ederim bu türkiye ve chp için büyük bir adımdır.
 zeynep
 9 Şubat 2010 Salı 12:17
baykal yine yapmış yapacağını arayıp telefonla görüşmüş ya şimdide dini şeylere bulşıp kendisini ve partisini dün düşmnı akıştırmalarından uzak tutmaya çalışıyor tıpkı çarşaflı kadınlara rozet takam olayınd ki gibi ama kusura bakmayın hiç sempatik değilsiniz.

DİĞER RÖPORTAJLAR

Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime