Başakşehir'in tecrübeli kaptanı Emre Belözoğlu, TRT Spor'un canlı yayın konuğu oldu. Çocukluğunun takımı olan Fenerbahçe'nin kendisine değer verdiğini belirten Belözoğlu, sarı-lacivertli yöneticilerle istişare ettiğini söyledi. UEFA Teknik Direktörlük lisansı aldığını belirten yıldız oyuncu, futbolu bıraktıktan sonra hayalinin yöneticilik olduğunu belirtti.
İşte Emre Belözoğlu'nun açıklamalarından satır başları:
-Takımımızda ortam çok iyi. Ben işkolik bir insanım. Hayatımla işim paralel gidiyor. Takım iyi gidince hayat da güzel.
-Futbolu bu yaşıma kadar böyle yüksek seviyede oynamamı, düzenli yaşamama bağlıyorum. Sabah 8 akşam 5 çalışıyorum. Genelde 22.30-23.00 gibi yatıyorum. 7-8 senedir bu böyle. Eğer düzenli yaşarsanız, işinize de iyi yansır.
- Bir oğlum, bir kızım var. Allah izin verirse 1,5 ay sonra bir kızım daha olacak. Oğlum Ömer sıkı bir Başakşehir taraftarı. Futbola yeteneği çok var diyemem ama futbolla ilgileniyor. Çok seviyor.
- Kulübümüzün yapısının aile ortamı gibi olması, Ömer Akif'i de maçlara çekiyor. Koyu bir Başakşehirli oldu. Sezona çok zorlu 4 Avrupa maçıyla başladık. Kendimizi test ettik. Club Brugge ve Sevilla maçları ülke için de değerliydi.
- Uzun zamandır bir Türk takımının, bir yabancı takıma bu kadar üstün oynadığını görmemiştim. Beşiktaş var bu aralar sadece.
- Kulübümüzün hedefi var. Bir sene önce yakaladığımız başarının üzerine çıkmak. Geçen seneki başarının üzerine ne koyarız diye düşünüyor herkes. Geçen sene Beşiktaş ile yarış içindeydik. Çok iyi kadroları var. Bu sene G.Saray, F.Bahçe ve Trabzon da yarışta olacaktır
- Futbol çok enteresan bir oyun. Çocukluğumdan beri tek oyuncağım futbol topuydu.
- Sevilla son 10 senede 5 Avrupa şampiyonluğu olan takım. Onlarla kora kor mücadele ettik. Onlara sıkıntı yaşattık. O gün sanki topun canı gol olmak istemedi. Yine de Avrupa'da yolumuza devam ediyoruz.
- Sevilla'nın lig maçlarına bakıyorum, bizim kadar zorlayamıyor kimse. Mağlubiyetleri yok. Liverpool'a bile yenilmediler.
- Resmi olarak Fenerbahçe'den bir teklif almadım. Ama yöneticilerimizle birkaç konu hakkında istişare ettiğimiz oldu. Fenerbahçe benim çocukluğumda tuttuğum takımdı. Kendimi Fenerbahçe'ye çok ait hissettim. Bana çok değer gösteriyorlar.
- Kadıköy'ün havasını solumuş biriyim. Fenerbahçe iyi olmadığı zamanlarda da orada kazanmak hiç kolay olmadı. Ben Fenerbahçeliliğimi hiçbir yerde gizlemedim. Nasip olursa futbolu bıraktıktan sonra F.Bahçe ile yollarımız kesişir. Hayalim futbolu bıraktıktan sonra spor yöneticisi olmak.. Ama ne kadar olur ne kadar olmaz. Teknik direktörlük için UEFA pro lisansı aldım. TFF'nin sportif direktörlük lisans diplomasını da aldım.
- Benim federasyon başkanı olmak gibi bir hedefim hiç olmadı. Arda olmak istiyor ama. O başkan olur, ben de yardımcısı..
- Biz Başakşehir'de sadece rakiplerin değil hakemlerin bile analizini yapabiliyoruz. Türkiye'de yapılmamış bir sistem var.
- Abdullah Avcı, oyuncunun seviyesini ve ne yapabileceğini bilen, değişime açık, vizyonu olan bir teknik direktör.
- Gelişimimde başrol kim diye sorsalar ben yine Abdullah Avcı'yı söylerim. Onu Avrupa'da iyi takımlarda görme isteğim var.
- Hem Alex, hem de Hagi çok büyük oyuncular. İkisinin çok büyük farkı olduğunu düşünmüyorum ama Hagi'nin bendeki yeri farklı.
- "Fenerbahçe dışındaki bütün takımlarından kendi isteğimle ayrıldım. Sadece Fenerbahçe'den gönderildim."
- Yabancı kuralından önce şunu konuşmalıyız. İyi eğitimciler yetiştirmemiz gerekiyor. İnanıyorum, bu potansiyel var. 6 yabancı oyuncu oynarken birden 14 yabancıya çıkması, birçok Türk futbolcunun kaybolmasına neden oldu. 2 kaleciden biri Türk oluyor da, neden 14 yabancı yapılıyor? Tartışılması gereken çok konu var.
Fotomaç