Turktime

Başkan adayı Koç'tan sert sözler

2-3 Haziran'da yapılacak olan genel kurulda Fenerbahçe başkan adayı olan Ali Koç, Yüksek Divan Kurulu toplantısında çok sert konuştu.
ABONE OL
Abone Ol
Başkan adayı Koç'tan sert sözler
Haberler / Spor
27 Ocak 2018 Cumartesi 14:11
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Koç, Yüksek Divan Kurulu toplantısında konuştu. Şekip Mosturoğlu'na cevap veren Ali Koç, "Çift kişiliğiniz var" ve "Temmuz'dan sonra kaçtığımı ima etmeniz... Ayıp ya. 3 Temmuz'dan sonra benim kaçtığımı iddia ediyorsunuz. Siz değil miydiniz 'Eşime, aileme sahip çıktınız' diyen! Bunları söylerken ağzım titriyor!" ifadelerini kullandı.

Ali Koç'un açıklamarı şu şekilde;

Sayın Yüksek Divan Kurulu Başkanı ve Üyeleri, Sayın Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Değerli Hazirun, Sevgili Fenerbahçeliler, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Şu anda ülkemizin geleceği, birlik, beraberlik ve bekası için Afrin’de, Zeytin Dalı Harekatı’nda mücadele eden askerlerimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize muvaffakiyetler diliyorum. Allah tüm askerlerimizin yardımcısı olsun. Hayatlarını kaybeden şehitlerimizin de mekanı cennet olsun, gazilere de acil şifalar diliyorum.

Uzun yıllar yönetici vasfıyla iştirak ettiğim Yüksek Divan Kurulu Toplantılarımızda, kürsüye bu kez farklı bir sıfatla, Başkan adayı olarak çıkmanın heyecanını yaşıyorum. Başkan adaylığımla ilgili muhtelif iddia ve hatta iftiralardan dolayı bu noktaya nasıl geldiğimi kısaca anlatmak istiyorum. 2012 yılında bildiğiniz gibi yönetimimizden ayrıldım. O süreçten bu zamana kadar gittiğim pek çok yerde, söz konusu Fenerbahçe olunca, çok büyük bir teveccüh, sevgi ve beklentiyle karşılaştım. 2015 yılında ise, Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım’ın Yönetim Kurulumuza girme davetine olumlu yanıt verememiştim. Başkanımız ile yaptığımız istişareler sonucunda “zamanı geldiğinde elimi taşın altına koyacağım” demiştim. Bu açıklamamı da ilk kez sizlerin huzurunda Genel Kurulumuzda yapmıştım.

Bundan sonraki süreçte oluşan şartlar ile beraber, bana göre sürdürülemez mali yapı ve genel gidişat, adaylık konusunda tahminimden önce adım atmama sebep oldu. Yargıtay kararının sonucunu neden beklemediğimi soranlar oluyor. Belki şu an aramızda da aklından bu soruyu geçiren divan kurulu üyelerimiz de vardır. Bu vesile ile Yargıtay süreci ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim. Yargıtay kararının açıklanmasıyla sürecin bitmeyeceğini, sürecin bir üst mahkemesi olduğunu, olabileceğini ve bu durumda senelerce bu sürecin sürüncemede kalabileceğine inandığım için yola çıktım. Diğer bir deyişle bu dava yarın da bitebilir, 3-5 sene de sürebilir. Ancak Fenerbahçe’nin bekleyecek bu kadar vakti olmadığını düşünüyorum.

Seçildiğimiz takdirde bu haklı davamıza sahip çıkacağımız ve kulübümüzün uğradığı zararların tazmini için her türlü mücadeleyi vereceğimizden hiçbir şüphemiz olmadığı gibi. Bu yolda sonuna kadar gitmek için elimizden gelen her şeyi yapacağımız hususunda müsterih olmanızı rica ederim. Başkanımızın bu görüşleri doğru karar verdiğimi gösterdi. Yargıtay süreci ile ilgili düşüncelerim böyle… Bugün kulübümüzün içinde bulunduğu “günü kurtarma anlayışı” neticesinde oluşan büyük finansal dengesizlik ve borç sarmalının sürdürülemez noktaya geldiğini, bu durumun mali bağımsızlığımızı tehlikeye soktuğunu gördüğüm için adaylık kararımı bu dönemde aldım.

Finansal durumumuz her açıklandığında kendimizi mali anlamda, bir önceki tabloya oranla, daha sıkıntılı bir halde buluyoruz. Bizlere konsolide raporlar sunulmadığı için finansal tablonun bütününü göremiyoruz. Ama buna rağmen mevcut durumun sürdürülebilir bir durum olmanın ötesine geçtiğini düşünüyorum. En azından geçen hafta KAP’a açıklanan bağımsız denetim raporları bunu gösteriyor. Bu raporları incelemenizi özellikle rica ederim. Tüzük 37.madde İ bendi. Kaybedecek vaktimiz olmadığına inanıyorum. Yarın çok geç olabilir!

Camiamızın tarihi seçimlerinden birine girerken, en büyük dileğimiz ve arzumuz, kazanmak için her yol mübah anlayışının olmadığı, kavgadan beslenmeyen, şeffaf, adil, çok sesli, katılımcı bir ortamda Fenerbahçemize yakışır, seçim süreci yaşamamız. Seçim süreci ile ilgili üç noktaya dikkat çekmek istiyorum; Kulübümüzün personeli ile ilgili biz seçilince bütün personeli işten çıkartacağımıza dair yoğun söylentiler yapılıyor. Üzerinde yoğun baskı hisseden bordrolu personelin oy kullanmasını sakıncalı buluyorum. Personelimiz Fenerbahçe siyasetine alet edilmemeli. Ayrıca işini yapan, motivasyonu ve aidiyeti yüksek, konusuna hakim hiçbir personelin kaygı duymasına, korkmasına gerek yok.
Seçildiğimiz taktirde amatör şubeleri kapatacağımız dedikodusu söyleniyor. Bu iddiaların tam aksine, seçildiğimiz takdirde tüm amatör branşlara olan destek daha da artacaktır. Mümkün olan en kısa vadede engelliler ve e-spor olarak 2 yeni amatör şube açmayı kongre üyelerimizin takdirine sunacağız. Personel işten çıkartılacaktır ve amatör şubeler kapanacaktır hikayeleri yayarak hem kulüp personelimizi hem de sporcularımızı kulüp siyasetine dahil etmek camiamızın hayrına değildir.

Seçim süreci ile ilgili olarak dile getirmek istediğim son ve çok önemli konu ise kulübe bila bedel üye yapılması ve yüksek sayıda üyelerimizin aidatlarının ödenmesi. Bila bedel derken de üye olan kişinin üyelik bedelinin başkası tarafından ödenmesini kastediyorum. Bu süreçte özellikle ve bilhassa kulüp personelinin ailelerinin hedeflenmesini az önce belirttiğim nedenlerden dolayı son derece sakıncalı buluyorum.

Fenerbahçe’miz için çıktığımız bu zorlu yolda zaman zaman medyada yer alan bazı spekülatif haberlere de yanıt vermek isterim. Basında, Sayın M. Ali Aydınlar ile ekibimin kısa süre önce görüştüğüne yönelik bir iddia ortaya atıldı. Bu iddia kesinlikle doğru değil. Ne şahsım ne de ekibimden herhangi bir kişi haberlerde konu edildiği gibi Sn. Mehmet Ali Aydınlar ile görüşme gerçekleştirmedi. Kendisi ile ilgili 1 Kasım 2013’te yaptığım basın toplantısında ne söylediysem, bugün yine arkasındayım ve hala aynı noktadayım. O günden bugüne belki çok şey değişti ama benim sözüm değişmedi.

Başkanlık çalışmalarım için söz konusu reklam filminin yayınlanmasına yönelik FBTV’ye ya da herhangi başka bir yayın organına girişimimiz olmadı. Dolayısıyla FBTV’den yayınlanması konusunda ret yanıtı aldığımız haberleri doğru değil. Bugün başkan adaylığımda 2015’teki kararlılığımın yanında daha fazla heyecanla ve motivasyonla karşınızdayım. Çünkü geçmişe kıyasla bu yolda bir an önce ilerleme zorunluluğumuzu ortaya koyan, bize göre çok haklı nedenlerimiz var.

Başkan adayı olarak ben ve ekibim bu süreçte, adımlarımızı Fenerbahçe Spor Kulübü isminin beraberinde getirdiği yüksek sorumluluk ve bilinçle atıyor; olası her spekülatif, maksatlı yaklaşımdan özenle uzak durmaya gayret gösteriyoruz, göstermeye de devam edeceğiz. Sözlerimi bitirirken futbol takımımızın yarın çıkacağı önemli maça değinmek istiyorum. Fenerbahçemizin güzel bir skorla galip gelerek şampiyonluk yolunda önemli bir adım atacağına inanıyorum.

Tribünlerde hep beraber omuz omuza vererek, bu sezonu başarılı bir şekilde bitirebileceğimize inanıyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Şekip Mosturoğlu'nun ifadelerinden sonra cevap vermek için tekrar kürsüye çıkan Ali Koç sözlerine şöyle devam etti:

Sayın Şekip Mosturoğlu, sen beni çok iyi tanırsın. Benim içim dışım bir. Söylenecek şeyleri üçüncü şahıslara söyletmem. Ben lafımı kendim söylerim. Taşere etmem. Başkalarına söyletmem. Açık ve netimdir. Bana 'Hesapları kapatın' diyorsunuz. Şu odadaki bütün insanların içinde, söylediğini en iyi bilen sensin. Haber yaptırma, troller kullanma, belli başlı gazeteciler üzerinden gündem yaratma konusunu benden çok çok iyi biliyorsunuz sayın Şekip Mosturoğlu.

FB TV'ye ihtiyacımız yok dediniz, yine Twitter hesapları dediniz. Benim FB TV'ye ihtiyacım olup olmaması değil. Fenerbahçe'nin başkanlığına aday biri olarak, bir şey yapacaksam FB TV'de yapmayı tercih ederim. Olmazsa da ana mecralara kaymam. Mağduriyet yaratmaya ihtiyacımız yok. Siz oraya reklam verirsiniz, buraya reklam verirsiniz söylemlerini küçük buluyorum.

Gözlerinizin içine bakarak söylüyorum Şekip Bey. Kulüpte yoğun bir şekilde yeni üye kazandırma konusunda bir çalışma yok diyorsanız ya çift kişiliğiniz var ya da başka bir şey. Bugün bize gelip beni eşimi oğlumu üye yaptılar diyorlar. Oyumu bana vereceksiniz diyorsunuz. Bu doğru değil. Aidatımı ödemeye gittim ama ödenmiş diyen üye de var. Hayret ediyorum. Koç Holding'den üyeler geliyor diyorsunuz. Geliyorsa kendi parasıyla yapar. Sapla samanı karıştırmayın. Ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsunuz.

Tek aday sizsiniz diyorsunuz. Tarihe baktığımız zaman da başkanımız tarz olarak da hep son dönemeçte açıklamıştır. Karşıda rakip olsun olmasın, bu bir tarz meselesidir. Bu demek değildir ki tek aday vardır. Komiteler kurulmuştur, bu benim hoşuma giden bir durum. Gerçekten bakış açımızın çok farklı olduğunu düşünüyorum. Sağlıklı bir tartışma ortam, farklı vizyonlar bu camianın çıkarınadır. Ne kadar çok tartışırsak doğruyu bulmakta daha çok şansımız olur. Keşke bir taraftar komitesi de koysaydınız. Belki taraftarımızla daha çabuk iletişim sağlardık. Ama bana mağduriyet falan demeyin. Kimse kimseyi kandırmasın.

Ben personelim oyunu satar demiyorum. Ama personel bu kadar seçim ortamına sokulursa asıl burada sapla samanı karıştırıyoruz. Ne gerek var bunlara, ailenin 2 bin liraya üye yapılmasına. Gözümüzün üstünde kaşımız varken, aslında 'O zaman kaçtın, şimdi niye döndün' demek istiyordun. Ben kaçmadım. Sen değil misin ailene, çocuğuna nasıl sahip çıktığımı anlatan? 3 Temmuz'dan sonra kaçtığımı ima etmeniz... Ayıp ya. 3 Temmuz'dan sonra benim kaçtığımı iddia ediyorsunuz. Siz değil miydiniz 'Eşime, aileme sahip çıktınız' diyen! Bunları söylerken ağzım titriyor!

Hayatımda 2 kez ağladım. Belki bugün de ağlarım. Aziz Yıldırım'ın eşyaları kulüpte toplanırken ağlamıştım. Yemin etmiştim o gün, '1 saatte olsa Aziz başkanım tekrar buraya gelecek' demiştim. 3 Temmuz'dan 12-13 gün sonra kulübe geldim. Yönetim girişinden girdim. Her taraf kutu dolu. Bir taşınma hali var. Yukarı çıktım ne oluyor dedim. Başkan talimat verdi eşyalarını çıkarttırıyor dedi. O günü unutamıyorum. 1 saat dahi olsa Başkan buraya gelecek dedim. Geldi. Burdasınız. Sakın ha sakın benim 3 Temmuz'dan sonra kaçtığımı ima etmeyin. Asıl vefasızlık budur. Ayrıldıktan sonra da elimden geleni yapmaya çalıştım. Sonra şartlar değişti, aday oldum.

Başkanım lütfen size karşı vefasızlık yaptığımı söyleyenlere kulak asmayın. Sakın benim 3 Temmuz'da kaçtığımı söylemeyin. Benim gibi bir insanı 'hain' sıfatına sokmak ne demek? Hepimiz Fenerbahçeliyiz. Burada kavga, gürültü, nefret ortamı yaratmak, benim gibi bir insanı hain durumuna sokmak... Akıl sır erdiremiyorum. Hepimiz aynı gemideyiz.  Benim gibi bir insanı Fenerbahçe haini sokmak, buna akıl sır erdiremiyorum. Fikirlere katılır katılmazsınız, hepimiz Fenerbahçeliyiz. Önemli olan Fenerbahçedir. Herkes bunu istiyor. Buraya çıkıp dava arkadaşlığı yaptığımız, omuz omuza verdiğim insanlara cevap verdim, üzülüyorum, mecbur bıraktınız.
 

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime